Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


OLUMSUZ ELEŞTİRENLER SAMÎMİ DEĞİL

Eleştiri yapanlar teravih namazlarına gelmiyorlar, şayet gelseler camiler dolar ve taşar.


'Teravih farz değil, nafile ve önemi de belli' gibi tartışmalara gerek duymuyorum, eleştirenler samimi değil demek istiyorum. Korkunç bir iki yüzlülük var yani.  Güya bu çok sofu kimselerin bu  iki yüzlü tavırlarını Neyzen Tevfik'in dilinden,

'Senin aşkınla gönlüm süt limanlık yâ rasülellah,

Kalın geldi fakire müslümanlık yâ rasülellah'

dizeleri ile öğrenmiş ve hemen Neyzen Tevfik'in hayatını okumuş, onun Kırkağaç'lı  'Şair Eşref'in hiciv sanatında geçtiği' söylenen şiirlerini edinebildiğim kadar bazı yayınlanmış eserlerden okumuştum.

 Sosyal medyada özellikle de muhafazakâr kesimden  'Diyanet İşleri Başkanlığı ve Başkanına karşı  "teravihler evde kılınacak, aşı olmak orucu bozmaz" açıklamasından dolayı çok yüklenildiği' için sinirlendim.  Bir defa gün içerisinde yiyip içtiğimiz bir gıda ya da içecek türü orucu bozar, biz normal zamanda aşı içmeyiz ki orucu bozmuş olsun,  bunu anlamayacak ne var yani?  Ayrıca  otuz  sene önce camilerin yarıdan çoğu doluluk oranında Teravih Namazı kılardık, ama son otuz yıl içerisinde televizyon ekranlarında 'Tevarih’e ne gerek var? böyle bir namaz yok, olsa olsa nafile namazdır, çok da önemi yok' gibi açıklamalar cami cemaati üzerinde etkili olduğundan Teravih namazlarında -Kadir Gecesi hariç-  üç safla  başlayıp bir safla bitirir olduk,  yani 'Teravih Namazı niye camide kılınmıyor?' diye eleştirenler samimi değiller, şayet bu eleştiri sahipleri Teravih Namazına gelseler,  camiler eski dönemlerde olduğu gibi dolar ve taşar.  Söz konusu eleştirel sözlerde Hendek Savaşı sırasında münafıkların/iki yüzlülerin peygamberimize gelerek,  وما هي بعورة 'evleri güvende olduğu halde'  'ان بيوتنا عورة 'evlerimiz güvende değil' mazereti ile savaştan kaçmak için mazeret üretme (Ahzab, 33/13), ve  فإذا ذهب الخوف سلقوكم بالسنة حداد 'korku gidince de sizi sivri dilleri ile incitme'  (Ahzab, 33/19) tavrını göstermelerinden çok da farklı değildir.  Hatta bu iki yüzlüler Yesrib Şehri'nin etrafına  hendek kazılması için karar verildiğinde, 'güya savaşmak istedikleri ve hendeğe ne gerek var?'' bahanesi ile "bırak bizi de gidip cephede savaşalım" diye bir de peygamberimizi suçlama tavrına girmişlerdi. Teravih'e gelmeyen ve bir de 'aşının oruç bozmadığını bilen bizim mollalar', güya çok takva oldukları kılığına giriyorlar. Bırakalım bu tavırları, artık bu tarz etkili olmuyor. Dolayısı ile her geçen gün artan vakalar nedeni ile ve Covid 19'la mücadeleye katkı sunmak anlamında Diyanet İşleri Başkanlığımız, örnek ve öncü olmuştur. Bu tavrından dolayı başkan Prof. Dr. Ali Erbaş Bey'i kutluyorum..