Merak ediyorum, belediye başkanlığına ve meclis üyesi listelerine müdahale edemeyen etkisiz ilçe başkanları ve yönetimi, ne rapor hazırlayacak.
İlçesinde olan bitenden sorumlu, genel başkanını temsil eden bu kişilerin ne söyleyeceklerini merak ediyorum.
Acaba belediye başkan adayı ve meclis üyelerini belirlenirken devre dışı kalmalarını nasıl izah edecekler. Seslerini, il başkanına yada genel merkeze duyuramamanın kabul edilir bir açıklaması olabilir mi?
Maalesef her ilin ve ilçenin baskın bir grubu oluyor ve kendi amaçları doğrultusunda partiye verdikleri zararın farkına varamıyorlar..
Ben bunları “horoz dövüşçüsü” olarak adlandırıyorum.
Dövüşe giren benim horozum olsun, gerisi ne olursa olsun.
İlçelerde en iyi neticeyi alacak, seçime katkı sağlayacak kişiler yerine, kendilerine boyun eğecek veya gruplaşmaya destek olacak adayları öne çıkararak partiye onarılamayacak zararlar verdiler
Ne yazık ki kendi il ve ilçelerde söz sahibi olması arzuları, partinin menfaatlerinin önünde yer aldı ve almaya devam ediyor.
Bu durum partilerin, sahip olduğu belediyelerde olsun diğer belediyelerde olsun hiç değişmedi.
Bugün gelinen durum ortada…
31 Mart seçimlerinde elde edilen başarısız sonuçların nedenleri çoğaltmak mümkün. Birçok bileşen bir araya geldi ve il ve ilçe horoz dövüşçülerinin eliyle son darbe vuruldu.
Düşük emekli maaşları, hayat pahalılığı, önüne geçilemeyen kira artışları, kiracılarla birlikte ev sahiplerinin de göz ardı edilemeyecek mağduriyetleri, menfaat çatışmaları, halktan uzaklaşmak ve daha birçok neden listeye eklenebilir.
Sonuç olarak bu horoz dövüşçülerinin lider ile halk arasına koydukları bariyer partilerin bu seçim sonuçlarını almasına neden oldu.
Tabi partiye kurulduğu günden beri, il ve ilçeler bazında, canla başla hizmet eden, ancak günümüzde görüşleri beğenilmeyerek dışlanan partilileri, asıl “hafıza”ları da unutmamak gerekir. Bu insanlar halk ile kurulan bağlantının en güçlü halkalarıydı. Çok bilmişlik ve kibir ile dışlanan bu gruba ne kadar ihtiyaç olduğu, alınan kötü sonuçlarla tescillenmiş oldu.
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a halkın olan inancı ve güveni hala tam. Yapılması gereken etrafında bulunan bu menfaat gruplarının bir an önce uzaklaştırılmasıdır.
Ak Parti’nin kurucu değerlerine döndüğü ve halkla tekrar bütünleştiği gün hala tek seçenek olduğu ortadadır.