Meridyen Eğitim Kurumları

Nesrin Akkoç


NAYLONCUUU GELDİİİ HANIIMMM…!

Merhabalar Sevgili dostlar, okurlar ve çok değerli halkım.


Uzun süredir yine sağlık nedeniyle sizlere yeni bir şeyler yazamadım.  
 

Ben Sizleri çok özledim tek, tek HEPİNİZE EN İÇTEN SEVGİLERİMİ YOLLUYORUM.
 

Yazılarımı öyle karalamış olmak için  yazmak benim pek tarzım değil. Bu yüzden bazen uzun aralarım olabiliyor ve zaman zaman yazılarım gecikebiliyor. Anlamlı bir yazı da her zaman çıkamayabiliyor.  
 

Beni yayın sahibi can dostum hep anlayışla karşıladı.  
 

Kendisine teşekkürü borç bilirim.
 

Sizlerin de  beni anladığınızdan eminim.
 

Umarım size nostalji gezisi yaptıracak bu yazımı beğenirsiniz.
 

Yazın  dayanılmaz sıcağında, hayal ettiğiniz sevinç rüzgarları size uğrasın ve tüm dileklerinizi getirsin.
 

Geçen de kafama   nayloncular takıldı. Ne alaka diyeceksiniz? Bilmem! Nostalji diyelim. Düşünürken bir ara, çocukluğuma inmiştim. Oradan bir anekdotu paylaşmak istedim. O dönem de ben 3/5 yaşında olabilirim kapı önünde biz çocuklar otururken ,   Mahalleye nayloncular gelir. Teyzeler bazen evden eskileri verir, bir naylon leğen alır. Bazen de para verirdi. Biz çok çocuktuk seyrederdik o zaman evlerde Naylon yok
 

,Naylon poşet yok, File var  
 

Naylon Bardak yok, Cam veya bakır, alüminyum bardak var
 

Naylon Tabak yok, Porselen veya kalaylı Bakır tabaklar var
 

Naylon, sentetik elbise yok, Mis gibi Sümerbank’ ın Çiçekli Pazeni, Basması var,  
 

Zenginlerin İpek kumaşları, Pamuk satenleri var.  
 

Naylon yok her şeyin doğalı var. O zaman.
 

Demem şu ki kapılara yollaya yollaya, Hanımmm Nayloncuuuu geldi!! diye duyura duyura kulağımıza pelesenk ettiler, Sonra yavaş yavaş organik olan ne varsa alıp Naylonu yerine kakaladılar.
 

60 lı yıllar! Bu sistemin bir parçasıydı.  
 

Önce Annelerimizi ele geçirdiler!  
 

Zaten bir topluma ulaşmak, Kadınlardan geçmez miydi?
 

Psikoloji de kadınlar en çok duyduklarına inanırlar.  
 

Yani kulak çook önemli. Ve bu bir gelenek oldu her hafta nayloncu geldi evde ki en doğal şeyi , doğal olmayanla değiştirip gitti.
 

Biz hanımlar değişikliği severiz. Yeniliklere açığızdır.  
 

Ufak tefek birkaç değişimin Evrene ne büyük zararlar vereceğini nereden bilebilirdik ki?
 

Ve Tabii ki ilk hedef Annelerimizin Yüreğinden ektiği Papatyaları, Manolyaları, Kasımpatıları, Hercai menekşeleri, Sümbülleri, Sardunyaları doğal teneke kutularında ölüme mahkum bıraktılar.  Yerine plastik Çiçekleri verdiler.  
 

Bu çiçekler, hemen evin baş  köşesinde yerini aldı.  Bu ilk adımdı.  
 

Kısa bir süre sonra   Naylona ( Plastiğe ) teslim olacaktık.
 

Ama ne olursa olsun ,
 

her şeye rağmen, Kar’ın veya kayaların içinden fışkıran kardelenler ,Yüksek binaların arasına sıkıştırılmış evlerin pencerelerinden,

fışkıran Menekşeler, Begonviller, Kasımpatılar, Papatyalar ,Sümbüller, Ve sessiz çığlığı ile Zeytin ağaçları hep olmuştur.
 

Ve daima olacaktır.
 

Tüm çirkinliklere inat!
 

Ve ; ( Plastik )  naylon kaplar, Naylon poşetler, Naylon ayakkabılar, naylon elbiseler, naylon pencereler , naylon masalar, naylon sandalyeler, naylon halılar, naylon malzemeler, naylon, naylon, naylon ve  o kadar aldı yürüdü ki bu naylon sevdası adeta tüm yaşamımızı zehirli bir sarmaşık gibi sardı. Ve yaşamda bir kare naylonsuz, plastiksiz  bir şey kalmadı .
 

Maalesef! Doğada yüzyıllarca kaybolmuyor! ( Toprağı zehirliyor ) Olsun  çok ucuz ama,  o zamanlar!
 

Hatta o kadar Naylon hakim oldu ki her şeyimize yediğimizden mi? Giydiğimizden mi?
 

Kullandıklarımızdan mı?  
 

Yavaş yavaş insanlar da naylonlaştı.  
 

Naylon ( Plastik ) insanlar her yeri sardı.  
 

O Naylon olan insanlar;
 

Suni, bir o kadar da farkındasız ve iddialı. Boş vermişlik, umursamazlık ve sahte kahkahaları bariz özellikleri. Bazen neye güldüklerini kendileri bile bilmez…!!  Gülelim de…  Günü yaşayalım da … Anı yaşayalım da …EEEE SONRA????
 

Sıradan, özensiz, sevgisiz ve çok küstah! Baksan sadece et parçası!
 

Her türlü sevimsizliği kendinde hak görüp herkese zarar veren ve örselenmiş ruhuyla plastik cerrahi de çare arayanlar!  
 

O canım bedenlerini, yüzlerini, ruhlarını bile plastiğe teslim etmişler  !  
 

Naylon insanlar!  
 

O sahte yüzleriyle Çevre’ ye hava atanlar. Patlayacakmış gibi sahte naylon dudaklar, sahte gülümsemeler, hatta bazen o kadar gerilmiştir ki  sahte bile gülümseyemeyenler. ..!
 

Kendilerinden başka hiçbir kaygıları olmayanlar, Naylon saatlik karmaşık ilişkiler , Bir başka canlıya asla saygı duymayanlar, Ona yaşam alanı tanımayanlar hep bana, hep bana nayloncularrrr .
 

Bilmem şu kadar M2 evlerinde, soğuk buz gibi, donuk anlamsız  bakışlarıyla, sahiplerinin heveslerine kurban edilmiş baş köşede ki naylon çiçekler! Naylon İnsanların, Naylon çiçekleri !
 

Bu dönemin en acı sonucu ‘’nayloncuuu geldi  hanım ‘’la başlayan ve İnsanı naylonlaştıran bir sisteme yenik mi düştük  ne ?  
 

Ne dersiniz?
 

Hepimiz şikayetçiyiz,
 

Ne ara bu kadar ucuzladı her şey?
 

Ne ara çirkinleşti?
 

Ne ara çoğaldı bu garip tipler ?  
 

Bu gençlere ne oldu?
 

İnsanlara ne oldu?
 

Yediklerimiz de naylon varmış?
 

Aziz Nesin Haklıymış!!! ( Rahmet ve hürmetle analım )
 

Vs Vs .Üstelik, Enflasyon tavan yaparken ne ara evlerimiz , yüreklerimiz, ruhlarımız, çocuklarımız hatta yaşamımızın tümü bu kadar ucuzladı ve naylonların esiri  oldu?
 

İnsan görünümlü naylon ruhlu varlıklar.  
 

Sizler beyinlerinizi plastiğe teslim etseniz de, Hayatı naylonlaştırsanız da, YA DA NAYLONLAŞTIRMAYA ÇALIŞSANIZ DA…  
 

Durun bekleyin !

Naylonlarrrrr, Nayloncular Sizlere inat Teneke kutularda tomurcuklanan Nergisler, Papatyalar var, Hercai Menekşeler,
 

Kardelenler var kayaların ta ortasından çıkan.
 

Zeytin ağaçları var ,Siz kestikçe inadına kuduran çoğalan.  
 

Size inat hayat devam ettikçe asla bitmeyecek.
 

Halen yüksek binaların arasına sıkıştırılmış güneş bile görmeyen evlerin pencere demirlerini süsleyen güneşe selam veren,
 

yeniden tomurcuklanan çook çiçeklerimiz var.  
 

Siz yok etmeye çalışsanız da görmezden gelseniz de...
 

Sürülerin çoğunluğu bir şey ifade etmez hele bir de o plastik, düşünce  ve  beyinlerle bir arpa boyu gidemezsiniz. Çünkü; malzemeniz yok.
 

Sürülerin her zaman bir başa ihtiyacı vardır. Ve Asiller geç te olsa kazanır her zaman sahtelerin yanında.
 

Bu da geçecek mutlaka biz Millet olarak neleri atlattık. Neler gördük neler!
 

Bu Halk er geç aydınlanacak. Ve aydınlanmanın ışığında karanlık yok olacak.
 

Gerçek olan bir tek  şey var , Her şeyin naylonu da İnsanın, Çocuğun, Kardeşin, Arkadaşın , ilişkilerin, eğitimin, dinin yok olup gidecek.  
 

Nasıl bir dönemden geçiyorsak!
 

Bu Halk öyle ya da böyle M. Kemalin açtığı yolda, kurduğu Ülküde ve onun o muhteşem ışığında aydınlanmanın bir yolunu bulacaktır.  
 

Ve her zaman tarihte olduğu gibi ışıl ışıl ,yıldız gibi parlayacaktır.
 

Ve  Asil olan o ışığın varlığında Sizin karanlığınız bir anda yok olacaktır.
 

Bir kesime etki etseniz de;  
 

Bu ülkede az da olsa Öyle can çiçekler var ki, Öyle Kardelenler,
 

Öyle saf, temiz yürekli ,köklü zeytin ağaçları  var ki,  
 

Siz daha çook rüyanızda darı görürsünüz.
 

ÖZETLE;
 

Her daim o çiçekler doğallıkları ve güzellikleri ile yine teneke kutularda, Büyük binalara sıkıştırılmış minik evlerin pencere parmaklıkların da, kayaların en sarp yerlerinde, Dağın en tepesinde daima, hayata, sahtelikten uzak , tüm  içtenlikleriyle gülümseyerek açacaklardır.  
 

Zeytin ağaçları da her geçen gün sınırsızca çoğalacaktır.
 

Ve İnsanları sevgisiyle saracaktır.
 

HAYATINIZA GERÇEK VEYA MECAZİ BAĞLAMDA NAYLON OLAN HİÇ BİR ŞEYİ SOKMAMANIZ DİLEĞİMLE,
 

DOĞAL DA GÖRÜŞMEK ÜZERE ESEN KALIN..!
 

Sevgilerimle