Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


MUSTAFA ÖZTÜRK'Ü ÇÜRÜTMEK İÇİN..

Prof. Dr. Mustafa Öztürk'le bir defa Marmara İlâhiyat'ın kafeteryası girişinde karşılaştım, bir sınıf arkadaşım kendisine, 'sizin için proje diyorlar' deyince o da, 'onlara göre Allah da proje' cevabını vermişti.


 Güzel fikirleri de var ama 'Kur'an'ın Tarihselliği' ile çıkışının ilim dünyası ve halk nezdinde tepkiler aldıktan sonra 'Kur'an anlam olarak Allah'tan peygamberimize vahy edildi  ve lâfız olarak da peygamberimizden bize tebliğ edildi, çünkü Hicaz bölgesindeki toplumun örf ve adetleri de bize anlatılıyor, bazı beşeri sözler de içeriyor' içerikli videosu gündemde. Halk herkese gelip sorduğu gibi bendenizi saki büyük hoca olarak görenler de gelip soruyorlar, öyle ki bunlar içerisinde 'gördünüz mü? siz bize doğrusunu anlatmıyordunuz' diyenler de var. Son sözümü Karadenizliliğin verdiği acelecikle en başa alayım.  Gelenekçi İlâhiyatçılarımız bu halleri ile Prof. Dr.  Mustafa Öztürk'ü, çürütemezler. Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün söz konusu videodaki görüşüne katılmak mümkün değil,  ama başka çok güzel fikirleri de var tabi.  Burada iki konu var  gelenekçi ilâhiyatçılar, bin beş yüz  senedir 'nasih ve mensuh kavramlarını' Kur'an-ı Kerim'in olmazları  diye kabul ederler ise, yani 'Kur'an'da hükmü kalkmış ayetler vardır' diyen gelenekçi anlayış Mustafa Öztürk'ü asla eleştiremez, hükmü kalkmış ayet Kur'an'da varsa o zaman -elbette değil tabi-   Mustafa Öztürk de söz konusu videodaki görüşlerinde haklı olabilir. Bana göre Kur'an-ı Kerim'de 'nasih ve mensuh ayet olamaz, düşünün hükmü olmayan ayetler; Kur'an'da yer alıyor, bu ayetler hüküm olarak geçersiz ama söz konusu ayetleri namazda okuyoruz ve okuduğumuz hükmü olmayan ayetlerle o namaz geçerli oluyor.  Böyle bir çelişki, böyle bir komedi olabilir mi? Kur'an-ı Kerim, bundan münezzehtir, yani gelenekçi anlayış yanlıştadır, 'Kur'an-ı Kerim,  anlam ve lafız itibarıyla Cenabı Hak tarafından Cebrail Aleyhisselam aracılığıyla Peygamberimiz'in şahsında insanlığa  vahy edilmiştir', bunun aksini söyleyen yani, 'Kur'an-ı Kerim mana itibarı ile Cenab-ı Hak tarafından vahy edildi, lâfız itibarı ile peygamberimizin fem-i saadetlerinden sadır oldu' diyen Prof. Dr.  Mustafa Öztürk de elbette yanlışın içerisindedir.  Tekrar ediyorum; 'nasih ve mensuh' kavramını kabul eden gelenekçi ilahiyatçılar da yanlıştır,  Kur'an-ı Kerim'in anlam itibarıyla vahy olundu, lafız olarak Peygamberimizin fem-i saadetlerinden sadır olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Öztürk de yanlışın göbeğindedir. Ben gelenekçi anlayışın 'nasih ve mensuh kabulüne' katılmıyorum ve Mustafa Öztürk'ü eleştirme hakkım var. Kur'an'da nasih ve mensuh ayetler olduğunu' kabul edenlerin Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ü; eleştirme hakları yoktur, olamaz da. Çünkü, kendi argümanlarını önlerine koyar. Kaldı ki, Kur'anda geçersiz ayetler olduğunu kabul etmiş olsam, Mustafa Öztürk'ün 'Kur'an, mana olarak Allah'tan peygamberimize ve lâfız olarak da peygamberimizden bize geldi, çünkü Mekke ve Medine yörelerindeki gelenek ve göreneklerinden, onun bunun sözlerinden  bize örnekler sunuyor'  sözünden rahatsız olmam. Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün söz konusu yayınlanmış videosundaki konuşmasına  cevap olarak,   'Din İşleri Yüksek Kurulunun açıklamasını okudum, güzel de vatandaş bu sefer de, 'Nasih ve Mensuh' konusunu dile getiriyor ve diyorlar ki, 'Kur'anda geçersiz ayetler var, diğer ilâhiyatçılar böyle söylüyor, onların tezi doğru da Mustafa Öztürk'ün tezi niye anlış olsun ki?'.  Yani daha önce de belirttiğim gibi 'hükmü  olmayan bir ayetin namazda okunduğu ve o namazın nasıl kabul olduğu?'  konusunu dile getiriyorlar.  Bakara Suresinin 106. ayetindeki,  'bir ayetin hükmü yürürlükten kaldırılır veya unuttulursa; mutlaka daha iyisi yahut benzeri yerine konur' buyruğunu; Kur'an-ı Kerim muhtevasında değil de önceki kitaplarda bulunan ve müntesipleri tarafından tahrif edilmiş hükümlerin ilgası olarak anlama zorunluluğu var.  Bu bağlamda da Tevbe Suresinin 60 ayetindeki zekât verilecek sınıflardan  müellefe-i kulüb kavramına Hz Ömer'in 'müslümanlar artık sayıca çoğaldı, Kur'an-ı Kerim ilk geldiği günlerde müslümanların nüfuzlarını elde edebilmeleri için sayı çokluğuna ihtiyaç vardı,  onun için gayr-i müslimlere de zekat veriliyordu, bugün için buna gerek yok  müslümanlar çoğalmıştır' gerekçesiyle askıya almasını; ayetin Kur'an'dan çıkartılması değil de muamelatla ilgili hükümlerin ictihada tabi olduğu anlamında anlaşılmalı. Alkolle ilgili gelen (Nisa, 4/43; Bakara, 2/219; Maide, 5/90-91) dört ayeti de; ayetlerin nâzil olduğu dönemlerde iliklerine kadar alkol ve uyuşturucunun bulaştığı kişiler için böyle bir günah işlediklerinde inkâr etmedikleri sürece ibadetten mahrum olmadıkları ve bu günahtan sayılmaları için her an fırsatları olduğu, çünkü 'tevbe kapısının yeis hali başlangıcına kadar sürede açık olduğu' bağlamında tedrici bir  eğitimle bu illetten kurtulma hazırlığı anlamı taşıdığı ve aynı metodun günümüzdeki alkolikler için de geçerli olduğu ama alkolün kesinlikle Maide Suresindeki  90 ve 91.  ayetlerle ham olduğu bağlamında anlamamız gerektiği tarzında anlatılmalı  -ki bendeniz konuyu  böyle anlatıyorum-  Prof. Dr. Mustafa Öztürk gibilerin toplum üzerindeki olumsuz etkisini tedaviye katkımız olsun. Şu deniyor, 'Mustafa Öztürk bir kişi, ilâhiyatlarda asistandan profesöre kadar dört bin kişi daha var, halk üzerinde hiçbir etkisi olmaz'  demeyelim. Aksaray'da esnaf olan Marmara Ilâhiyatta sınıf arkasaşım arıyor ve diyor ki, 'kim bu adam, videoyu seyreden esnaf başıma üşüşüyor, Diyanet ve  İlâhiyatlar  ne yapar?'. Yani epeyce kişinin kafası karışıyor ve onun bazı sözleri 'kalplerinde eğrilik olanların'  (Al- İmaran, 2/7)  işine yarıyor. Bendeniz;    'Kur'anda geçersiz ayetler var' diyen diyenlerden de, Prof. Dr. Mustafa Öztürkden de beriyim. Kendisi de bir tefsirci olan Prof. Dr. Mustafa Öztürk'e diğer tefsirciler, tutarlı ve onu çürütücü bir açıklama yapmalı. Meselâ Din işleri Yüksek Kurulunun açıklamasında "Kur'an'da beşeri sözler var", ithamına, örneğin Yasin Suresini  ikinci sayfasındaki -Habib-i Nacar olduğu süylenen-  رجل/kişinin 'bu elçileri niye dinlemiyorsunuz?, sizden ücret bile istemiyorlar' çıkışındaki sözlerin Cenabı Hak tarafından bir daha aynı hataya düşülmemesi için önceki dönemlerde  yaşanan olaylardan verdiği bir örnek olduğu,  dolayısı ile  Yüce Yaratıcı'dan onay aldığı ve ayet hükmünü taşıdığı' gibi anlatılması gerektiği,  Pavus'un kendi sözlerini İncil'e bulaştırdığının aksine  Peygamberimiz tarafından Kur'an'a herhangi bir söz karıştırıllmadığı ve Kur'an'ın bu töhmette kalmaması için de 'Peygamberimizin kendi döneminde hadislerin yazılmasını yasakladığı,  bunun için hadislerin Peygamberimizin vefatından bir iki asır sonra derlenmeye başladığı gibi açıklamaları görmedim. Şimdilik bu kadar. Herkese; hayr'lı çalışmalar..