Çünkü Cenk en az iki kişiyi santra noktasında tutar ve Hollanda üzerimize gelemezdi. Ancak Montelle bunu yapmadı. Değişikliklerde uyudu ve çok geç kaldı. Hem de Hollanda ikinci devre santrafor W. Weghorst'u oyuna alarak ikinci devreye başlamasına rağmen. Şimdi Merih olayına gelelim. Sonradan da maçı yorumlayayım.
Avusturya maçındaki gol atan ve yıldızlaşan Merih Demirel'in 'Bozkurt' işareti yapmış olması gündem oldu. Bu konuda 'Merih'e ceza verilip verilmeyeceği?' ile ilgili fikir ayrılıkları oldu. Bir kısım, "daha önce benzeri olaylar da oldu ve bu olayların failleri kınama ile cezalandırıld, dolayısı ile Merih de aynı cezayı alır" görüşündeyken bir kısım insan da, "Bozkurt' işareti bir siyasi partinin simgesidir, spor iyi temsil edilmemiş, futbola siyaset bulaştırmıştır ve mutlaka ceza almalıdır" görüşünü savundu. Yani herkes olaya kendi ideolojisi açısından baktı ve zihinler yine ikiye bölündü.
Sonuçta uefa Merih'e 'Milli Takımımızın maçlarından iki maç men' cezası verdi. Bu işin yanlışlığını savunanlar'dan ileriye gidenler de var, öyle ki, 'Milli Takım elensin, böyle temsil mi olur? Milli Takım bu futbolcularla turnuvada daha ilerlemesin' diyerek.
Şimdi 'Bozkurt İşaareti'nin ne anlama geldiğini belirleyecek sonra da olayı değerlendireceğim.
'Bozkurt' işareti ile ilgili mitolojik bir inanç var. Bu konuda 'Türklerin Bozkurt'un soyundan geldiğine inanılır'. Dediğim gibi bu mitolojik bir anlayıştır. Yani bilimsel bir geçerrililiği yoktur. Kaldı ki bu anlayış Kuran-ı Kerim öğretisine de ters bir durumdur. Bozkurt sadece, Türklerin Orta Asya'dan Anadolu'ya gelişi sürecinde kılavuzluk yaptığı anlamında bir semboldür. Bu baģlamda Türk petrolünün sembolü de Bozkurt'tur. Bozkurt özel anlamda da siyasi bir görüşün sembolüdür.
Merih Demiral her ne kadar 'ben bu işareti Türklerin Orta Asya'dan çıkışının sembolüdür diye yaptım' dese de buna kimse inanmaz. Çünkü bu işaret bir dünya görüşünün simgesi olarak anlaşılıyor. Ben bu işaretin yanlış olduğunu söylemiyorum. Bu ayrı bir durum. Herkesin göüşüne saygım var. Sadece millî bir maçta yapılmasının yanlış ve gereksiz olduğunu söylüyorum. Kendi faaliyetlerinizde her istediğiniz tarzda hareket edebilirsiniz ama şayet başkalarını ilgilendiren bir konuda örneğin Milli Takımda futbol oynuyorsanız alacağınız ceza herkesi ilgilendireceği için bu hareketin yersiz ve gereksiz olduğunu söylüyorum. Çünkü Avrupa'daki başarımızı gören uefa'daki etkili ülkeler bizi maçlardan diskalifiye etmek için bahane arıyorlar. Dolayısıyla onlara malzeme vermemek lazım. Deniyor ki 'onlar da Haç çıkartıyorlar'. Haç, onlara göre 'üçlü tanrı inancından dolayı üç tanrıya şükür ifadesidir'. Yani bir dua ritüelidir. Müslüman futbolcular da ellerini açıp Kur'an okuyarak dua ediyorlar. Bu nedenle haç işareti ile Bozkurt işaretinin aynı kategoride değerlendirilmesi doğru değildir.
Futbolcuarımız bu hataları niye yapıyor? Bunda Türkiye Futbol Federasyonunun ve onun etkili bir organı olan disiplin kurulunun suçlu olduğunu düşünüyorum. Neden mi? Şundan dolayı. Bizim üç büyük takımımızda oynayan bazı futbolcularımız zayıf rakip takımların yedek kulübelerine ya da futbolcularına olmadık hareketler yapıyor, seyirciye tahriklerde bulunuyor, yöneticiler, medya, etkili ve yetkililer devreye giriyor ve bu suçları işleyen futbolcular gerekli cezayı almıyor ya da aldıkları cezalarda indirim oluyor, affa uğruyorlar. Ama iş Avrupa'da böyle değil. Yani onları uluslararası maçlarda bu tür yanlışlara sevk etmekte bizim futbol federasyonunun, ceza kurulunun, tahkimin, medyanın ve biz seyircilerin suçu var. Onlara burada taparcasına davranıyoruz. Kendi tuttuğumuz takımaki futbolcularımızın yanlışını söylemiyoruz. Dolayısıyla Edirne ötesine gidildiğinde aynı serbest hareketleri orada sergilenince futbolcularımızın cezayı alması kaçınılmaz oluyor. Bana göre de Merih'e ceza verilmemeliydi. Ama kararları veren ceza kurulunu oluşturanlar biz değiliz ki. Bu konuda etkili ve yetkili olan rakip ülkeler uefa kurullarında etkili. Bu konuda Milli Takım mentörlerini de hatalı buluyorum. Onlar da futbolcularımızı bu konuda eğitmeli, sakin kalmalarını ve tahriklere kapılmamalarını onlara telkin etmeli ve yapacakları yanlışın takıma zarar vereceğini onlara hatırlatmalıydı. Burada da açık bir ihmal olduğunu görüyorum.
Bir de uefa asbaşkanı Servet Yardımcı'nın yeni dönemde Futbol Federasyonu Başkanı olma olasılığı yüksek. İddialara göre ki ben ben bu iddiaların doğru olacağına ihtimal vermiyorum -ama İddia yalanlanmadı- Merih'e iki maç ceza verilirken uefa ceza kuruluna herhangi bir tepkisin olmaması da mevcut bu federasyonuna yıpratma amaçlı olduğu yönündeydi. Yine iddialara göre, mevcut Futbol Federasyonu Başkanı'nın Hollanda maçına giderken eski uefa as başkanı ve futbol federasyon başkanı Şenes Erzik'e bu konuda serzenişte bulunduğu da basına yansıdı.
MAÇA GELİNCE
Merih'in olmaması büyük bir eksiklikti. O'nun yerine oynayan Samet belirli bölümlerde iyi oynadı ve golü de attı. Artık Milli Takım maçlara alışmıtı ve bu turnuvaya ısınmıştı. Kalecimizden en uçtaki futbolcuya varıncaya kadar gerçekten iyi mücadele veriyorduk. Fransız hakem insiyatifini hep Hollanda'dan yana kullandı. Adeta Hollanda'nın on ikinci adamı gibi oynadı. Hollanda ikinci devre W. Weghorst'u oyuna alarak üzerimize geldi ve golü de buldu. Burada bizim antrenörün yapacak olduğu Cenk'i oyuna alması olacaktı. Çok geç kaldı. Cenk iki kişiyi santrada tutardı. Ama o bunu ancak seksen üçüncü dakikada iß işten geçtikten sonra yaptı.
Bedavadan maçı kaybettik. Biz bu Hollanda'yı geçip İngiltere'yi de yenebilir ve finale kalabilirdik. Büyük bir fırsat teptik. Rakip kaleye dikine giden Kerem Aktürkoğlu'nu, orta sahaya Okay'ı ve gol vuruşları iyi olan Cenk'i ve yıpratıcı forvet Semih'i çok geç oyuna alındık. Cenk santrafor'a geçtikten sonra pozisyon üzerine pozisyon bulduk. Son bir fırsat olarak Semih de oyuna alındı ama, "Atı alan Üsküdar'ı çokan geçmişti". Kenan'ın Kerem'den Salih'in Okay'dan ne üstünlüğü var? İlle de Hamit'in dediği mi olacak? İlle de lejyonerler futbolcular mı oynayacak?
Montella'nın 4- 6- 0 düzeni iflas etti.
Yazık hem de çok yazık oldu.Maçı Montella verdi. Hollanda ikinci devre W. Wghorst'u oyuna alınca biz de hemen Cenk'i oyunu almalıydık. Cenk santra vuruşundan da geri gelmemeliydi Böylece orada iki kişiyi yanında tutar ve Hollanda üzerimize öyle rahatça gelemezdi. Kaleye dikine giden Kerem Aktürkoğlu'nu seksen beşinci dakikada oyuna almak intihar etmek demektir. Orta sahada da Okay'ı ikinci devrenin başında hemen oyuna almalıydık. İrfan Can Kahveci'yi yarım saat oynatmalıydık. Montella Hamit'in etkisinde ve ondan çekiniyor. Montella Adana Demirspor'da da iyi başlamıştı ancak sonradan rezil etmişti. Bizim Milli Takım ona dört beş gömlek büyük geldi. Yazık oldu Biz İngiltere'yi de geçer finale kalırdık. Birinci Dünya Savaşı'nda bir hristiyan ülke olan Almanya ile ittifak kurarak diğer hristiyan ülkeler birliğini yenmeye çalıştık. Sonunda hüsran yaşadık. Bir hocamız diyor ki 'bu itilâf devletlerin taktiğiydi ve almanya bizden görünüp onlara çalıştı'. Bu Avrupa şampiyonasında da hristiyan yabancı bir teknik direktörle yabancı takımları yenmeye çalıştık. Buradan uyarlama yaparak diyorum ki Montella da bizden göründü ama Hollanda'ya çalıştı. Komedi. Sonu elbette hüsran olacaktı.
İsmail ve Orkun'un olmaması eksiklikti. Diğer etkili silâhlarımızı -bu ifadeyi, etkili futbolcularımız anlamında kullanıyorum- yedek kulübesinde tuttuk ancak cepheye sürmedik. Maçı nasıl kazanacaktık ki? Eşyanın tabiatına aykırı olurdu. Bizim Montella'nın ellerine su dökemeyeceği teknik direktòrlerimiz var. Mustafa Denizli, Şenol Güneş ve Fatih Terim'i geçtim. Bu üç isim üst düzey teknik direktördür. Sergen Yalçın, Ersun Yanal, Okan Buruk, Aykut Kocaman gibi. Bu Montella gibi sıradan antrenòr bizde dolu. Milli Takımın başına kısa vadede Sergen Yalçın teknik direktör olarak getirilmelidir.
Montella da teşekkür plâketi ile yolcu edilmelidir. Zaten yeni Futbol Federasyonu Başkanı'nın da bunu yapacağını düşünüyorum.
Çünkü Cenk gibi bir santrafor varken oynatılmaması hazmedilebilecek bir durum deģil..