Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


KUR'AN KÜLTÜRÜNE SAHİP OLMAK ÇOK FARKLI

Hz. Ali'ye atfedilen bir söz var, 'kişi bilmediğine düşmandır' diye. Bilmeyen ve okumayanın yapısı çok statiktir/durağandır, asla denamik/yeniliğe açık olmazlar


İnsanlık geçmişte bunun sıkıntısını yaşadı, günümüzde bizler aynı sıkıntıyı yaşıyoruz, gelecek dönemlerde de aynı sıkıntın yaşanacağı görülüyor.  Deriz ya, 'okumuş cahil' diye. Asla bilgi ve eğitim karşıtıyım gibi anlaşılmasın. Hayatım okullarda ve camide geçti. Anlatacağım konu, üniversite okumayan ama kendisi çok okuyan, Kur'an mealini defalarca okuyan ve de okumaları için başkalarına da dağıtan bir halk bilgesinin üniversite diplomasına sahip birisine verdiği derstir. Dün akşam beyin kanamasından vefat eden orta yaşlı birisinin evine Kur'an okumaya gittik, benim izin günüm olmasına rağmen iznimi yaktım,  adetim olduğu üzere programın sonunda Yasin ve Mülk surelerinden birkaç tane ayetin açıklaması yaptım. Katılanlara beş dakika dedim ama on beş dakika oldu tabi. Yani surelerden  bir özet geçtim. Konuşma sonunda Yasin Suresi'nin ikinci sayfası içerikli olarak konuyu şuraya bağladım.  Söz konusu sayfada anlatılır ya ki Antakya bölgesi olduğu söyleniyor, geçmiş dönemlerde bölgeye elçiler geliyor ve onlar da toplumu bilgilendiriyorlar,  ama bölge halkı 'dedelerinin dini üzere yaşamaya alıştığı ve geleneklerin bozulmasını istemedikleri için bu elçilere tepki göstermişler. Bu olumsuz manzarayı gören  şehrin merkezinden birisi çıka gelmiş ve kendisinin de beraber yaşadığı topluma demiş ki, 'bu elçilere tabi olun, sizden ücret de istemiyorlar'. Söz konusu toplum bu bilge kişinin dediğini yapmaları şöyle dursun, o cesur yürekliyi orada öldürmüşler. Yasin Suresi'nin ikinci sayfasında anlatılan bu konunun kahramanı olan kişinin Habib-i Neccar olduğu kaynaklarda anlatılır ki kendisinin ismi ile Antakya'da bir cami var ve türbesi de oradadır. Olayın gerçekleştiği kabul edilen Antakya'daki bu aalandaki Habib-i Neccar Camii'nin Anadolu'da ilk camilerden olduğu da söylenir. Bu konu üzerinden yani Habib-i Neccar hadisesi üzerinden sentez yaparak  dedim ki; toplumun içinden çıkan uzmanları yani en iyi hukukçuları, ilahiyatçıları, yer bilimcileri, gök bilimcileri, vs. dinleyin. Çünkü İslâm Dinine göre  birincil ve en önemli ibadet; bilim üretmek ve bilime inanmaktır. Bunun için Kur'an'ın gönderilişi 'Yaratan Rabbı'nın adı ile oku..' (Alak Suresi, 1-5. ayetler)de de anlatıldığı gibi 'OKU' emri ile  başlamıştır. Aksi takdirde başka bir konunun öneminin vurgulaması ile başlardı. Çünkü eksiklikler ve cahillik/bilgisizlik ancak okumak sureti ile giderilebilir.  Son günlerde bir aşı karşıtlığı çıkmış ve bazıları, 'eylülden itibaren aşı olanlar ölecek, kısırlaşacak, aşıya cips ya da bilmem ne kattıar ve bizi uydudan takip edecekler, aşının içinde ne olduğunu bilmediğim için aşı olmuyorum' diyor. Ki bunların çoğu da güya tahsili olanlar.  
       Programda daha başka şeyler de söyledim. Tabi aşağıdaki konuyu anlatmadım, şunu söylemek istiyorum.

         Aşı olanlar da yeniden bu hastalığa yakalanabiliyor ama hastalığı hafif atlatıyorlar. Aşı olmayanlar ise, hastalık sırasında çok sıkıntı çekiyorlar. Çevremizde bu nedenle vefat edenler de var, yoğun bakıma girip çıkanlar da. Aşı olmayan ve hastaneye düşen bir öğretmene ailesinden bir büyüğü demiş ki 'dünyada aşı olan beş milyar insan ölür, sen de çok akıllısın ya bu dünyada tek başına yaşarsın'.  Bu öğretmen de, 'aşının içinde ne olduğunu bilmediğim için aşı olmadım' diyor. Bunu duyan bir ev hanımı da bana demişti ki, 'biz çocuğumuzu bunlara mı emanet edeceğiz?' Bu konuda amiyane ifade ile bir halk deyimi var ama buraya almayacağım, herkes bu deyimi biliyor zaten. Kur'an bize cahiliye dönemine neden anlatıyor?  Her dönemde cahil/bilgisiz olabilir diye. Söz konusu kişiler, okumadıkları için bilgi edinmezler,  bilenleri de dinlemezler,  bilgi anlatanlara sert tepki gösterirler.  Cahiliye Dönemi on beş asır önce yaşandı ve dönemi geçti diye düşünmeyelim. Her nerede aynı durum yaşanıyorsa ve her kim de çok çağdaş olduğunu iddia etse de, oraya cahiliye/blgisizlik dönemi yeniden geri dönmüş ve o kişi cahiliye/bilgisizlik dönemini yaşıyor demektir. Başta da dediğim gibi, Hz.Ali diyor ya 'kişi bilmediğine düşmandır' diye. İşte bu sıkıntıyı yaşıyoruz..