Meridyen Eğitim Kurumları

Ali Büyükasar


KOSOVA VE BALKANLARDA TÜRKOLOJİ

4. yüzyılın sonlarında başlayan kavimler göçü sonunda Hunlar, Bulgar Türkleri, Avarlar, Uzlar, Peçenekler ve Kuman-Kıpçaklar asırlarca Balkanlarda yaşadılar ve bölgede derin izler bıraktılar. 14. asırda ise Balkanlar Osmanlı hâkimiyetine girdi ve Balkan savaşlarına dek asırlarca Türklerin yurdu oldu


. Bütün Balkan Türkleri Osmanlı idaresinde diğer Balkan milletleriyle birlikte tam beş yüz yıl boyunca barış içinde kardeşçe yaşamışlar ve bu coğrafyada zengin bir Türk kültürü ve edebiyatı vücuda getirmişlerdir.
Türk Osmanlı izleri, oralarda yaşayan ve Türkçe konuşup yazan insanlarla; tarihî eserlerle bugün de canlı olarak devam etmektedir.

Kosova, 1912 Osmanlı egemenliğinden sonra Türk dili ile yapılan eğitim hakkına uzun yıllar sahip olamamıştır. 1912 ve 1940’lı yıllar arasında bölge, çok kültürlü, çeşitli milletlerden oluşan ama Sırpların egemenliğinde bir yönetim biçimi benimser. İktidar problemleri ve kültürler arası çatışmalar sebebiyle Türklerin anadildeki eğitimini etkilemiş, tüm eğitim seviyelerinde Türkçe eğitim çok sınırlı olarak devam etmiştir. 1945 yılında, Eski Yugoslavya Federasyonu’nun kurulması ile birlikte bu federasyon içerisinde yer alan milletler kendi dillerinde eğitim hakkını tekrar kazanmaya başlamışlardır. Kosova, Eski Yugoslavya Federasyonu içerisinde önce özerk bir bölge olarak resmen tanınmıştır.

İkinci Dünya Savaşı’nda Yugoslavya toprakları Alman ve Bulgar güçlerinin işgaline uğradığında, savaş sonrasında bütün halklara eşit hakların tanınacağını söyleyen Tito’nun önderliğindeki Yugoslavya Halk Kurtuluş Savaşına diğer uluslarla birlikte Türkler de katılmışlar ve büyük kahramanlıklar göstermişlerdir. 1944 sonrasında kurulan Yugoslavya’nın federal yapısında Cumhuriyet statüsünü kazanan Makedonya, Kurtuluş Savaşı sonrasında uygulanan azınlık haklarını belli çerçeveler içinde Türklere de vermiştir. Bunun bir sonucu olarak yörede Türk okullarının yeniden açılması, Türkçe basın ve yayınlarına izin verilmesine paralel olarak Makedonya Türk edebiyatı da, uzun bir suskunluk devresinden sonra yeniden canlanmaya başlamıştır.

Yugoslavya’nın 1952’den itibaren Arap dünyası ile siyasi, iktisadi ve kültürel ilişkileri olumlu yönde gelişmeye başladı. Bağlantısız ülkeler topluluğunun kuruluşuyla da bu ilişkiler doruk noktasına ulaştı. Böylece, Türkçe öğrenimini kolaylaştırmak amacıyla kurulan bölümler önem kazanarak öğrencilerin daha çok terçih ettikleri bir kürsü haline geldi. Böylece bölüm; Türk Dili ve Edebiyatı, Arap Dili ve Edebiyatı ve Oryantal Filoloji adı altında üç grupta faaliyetlerini yürütür hale geldi. Öğrenciler ilk iki yıl Türkçe ve Arapça’yı beraber okumakta, üçüncü sınıfta yine iki dili öğrenmeye devam etmek üzere Oryantal Filolojiye ayrılmaya başladılar.

Kosova anadilde eğitim hakkına gecikmeli de olsa 1951 yılında sahip olabilmiştir. Başlangıçta ilk ve orta okullarda Türkçe eğitim görmeye/vermeye başladıktan sonra, sıra yüksek öğretime gelmiştir. 1991 sonrası dönemde Türkçe eğitim veren kurumlarda azalma dikkati çekmektedir. Günümüzde yüksek öğrenim düzeyindeki Türkoloji eğitimi bir tek Priştine Üniversitesi, Filoloji Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde yapılmaktadır. 1999 yılında, Bolonya Anlaşması çerçevesinde bölümün ders ve düzeninde değişmeler olmuş yeni uygulamalar yapılmış, 2001-2002 yılından itibaren, şu anda geçerlikte olan program yürürlüğe girmiştir. Balkanlar Türkiye Türkologları tarafından çalışıldığı gibi, 20. yüzyılın başından beri Avrupa Türkologlarının da ilgisini çekmiştir. Siyasi şartlar uygun olduğu müddetçe, Balkanlarda yaşayan Türkler de Türkoloji çalışmaları yapmışlar ve önemli Türkologlar yetiştirmişlerdir. Bugün de Balkan ülkelerinde birçok Türk asıllı Türkolog vardır. 1990’dan sonra Balkan Türkolojisi kurumlaşmaya da başlamıştır. Başta Belgrad ve Priştine olmak üzere bazı Balkan şehirlerinde Şarkiyat ve Türkoloji bölümleri vardır.