Meridyen Eğitim Kurumları

Av. Dilara Başkan


KASTEN ÖLDÜRME SUÇU VE TÜRK CEZA KANUNUNDA GÖSTERİLEN ÖZEL GÖRÜNÜM HALLERİ

İlk yazım ile sizlere merhaba diyorum, hukuki konulardaki makalelerim ile sizlerle birlikte olacağız ilk yazımda Kasten öldürme suçu ve Türk ceza kanununda gösterilen özel görünüm hallerini kaleme aldım.


Kasten öldürme suçu, cezai yaptırıma tabi olması bakımından, insanlık tarihinin en eski suçlarından birisidir. Modern ceza kanunlarının bahse konu suçu en ağır cezai yaptırımlar ile tanımlaması insan hayatına verilen önemi ifade etse de insanlık tarihinde bu suçun karşılaştığı yaptırımın ağırlığının fazla olmasının sebebi toplumsal düzende yaratacağı ağır tahribatları engellemek, maktulün yakınlarının intikam hissiyle girişebileceği eylemler ile toplum düzeninin zedelenmesinin önüne geçmektir. Nitekim bahse konu suçun yaratacağı infial, korunan hukuki hak olan “yaşama hakkının” haklar hiyerarşisi içerisindeki konumu, normlar hiyerarşisinin tepesinde bulunan anayasanın “yaşama hakkı” ve “can güvenliği”ne ilişkin teminat niteliğindeki hükümleri gereği hem kasten öldürme suçunun yasaklanması hem de bireylerin hayatlarına yönelen eylemlere karşı koruma şeklinde pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesi noktasında kasten öldürme suçunu azami cezalandırma eğilimine sahiptir.

 KASTEN ÖLDÜRME SUÇU;

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 81. maddesinde “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” demek suretiyle kasten öldürme suçunu tanımlanmıştır. 

TÜRK CEZA HUKUKUNDA İŞTİRAK HALİ:

5237 sayılı TCK Dördüncü bölümde Suça İştirak başlığı altında iştirak halleri düzenlenmiştir. 5237 sayılı Kanunda dar anlamda faillik anlayışını benimseyerek suça iştirak hallerini sıralamak suretiyle düzenlemiştir.

5237 sayılı Kanun’da iştirak halleri; faillik, azmettirme, yardım etme şeklinde sıralanmış ve 40. maddede bağlılık kuralı ile bu statüleri belli kurallarla sınırlamıştır;

“(1) Suça iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler göz önünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.

(2) Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.

(3) Suça iştirakten dolayı sorumlu tutulabilmek için ilgili suçun en azından teşebbüs aşamasına varmış olması gerekir.”

Kanunun açık hükmü uyarınca taksirle işlenen suçlara ilişkin kanunda sayılı iştirak hallerinin uygulanarak kişinin cezalandırılabilmesi mümkün görünmemektedir. Kuşkusuz ki Türk Ceza Kanunu’nda gösterilen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış, fiil veya hareketsizlik hali ile suç teşkil eden bir sonuca sebebiyet verildiği durumda her failin kendi fiilinin yarattığı duruma ilişkin TCK m. 22/5 uyarınca cezalandırılabilmesi mümkün olacaktır. 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA MÜŞTEREK FAİLLİK:

Kasten öldürme suçu, birden fazla kişi tarafından işlenebilecek bir suç olup, suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesine müşterek faillik denir. Müşterek faillik; TCK m. 37’de düzenlenmiştir. 

“(1) Suçun kanuni tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur. ” şeklinde düzenlenmiştir. Müşterek faiilliğin şartları ise;

    Birden çok failin, fiilin icrasında müşterek hakimiyet kurarak gerçekleştirmesi,

    Birlikte suç işleme kararının bulunmasıdır.

Kanun koyucu bu durumu 5237 sayılı Kanunun gerekçesinde şu şekilde örneklendirmiştir;

“Suç ortaklarının iştirak katkılarının karşılıklı olarak tamamlamadığı durumlarda da müşterek faillik mümkündür. Bazı durumlarda failler, her bir fail suçun kanuni tanımındaki bütün unsurları tek başına gerçekleştirmek üzere anlaşabilirler. Örneğin bir kişiyi öldürmek için aralarında anlaşan üç kişi, amacın gerçekleşme ihtimalini daha da yükseltmek için, aynı anda mağdurun üzerine ateş eder. Mermilerden bir kısmı mağdura isabet eder, bir kısmı ise etmez. Bu durumda olayda bütün suç ortakları suç işleme kararına dayanarak aynı yönde hareket etmektedirler. Bu suç ortaklarının ateşlediği mermilerden sadece bir tanesinin mağdura isabet edip ölümüne neden olması halinde bile, tamamlanmış kasten adam öldürme suçundan dolayı bu kişilerden her biri müşterek fail olarak sorumlu tutulur.”

Kasten öldürme suçunda müşterek failliğin, suça yardım edenin statüsünden ayrılması gerekmektedir. Bu iki farklı hukuki sıfatın ayrılmasını sağlayan en önemli husus suçun icra hareketlerinin ve fiilin gerçekleşmesinde failler arasında bulunan ortak hakimiyetleridir. Bu açıdan her bir fail, suçun işlenmesine ilişkin sonuca etki eden, fonksiyonel bir katkıda bulunmakta ve suçun doğmasına neden olmaktadır. 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA YARDIM ETME:

Kasten işlenen bir suça ilişkin, suçun failine, maddi ve/veya manevi nitelikte destekte bulunan, TCK m. 40 gereği yardım eden olarak sorumludur. Yardım etme TCK m. 39’da şu şekilde düzenlenmiştir; 

“Madde 39- (1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi halinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hallerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak.”

Yardım etme kastının olmadığı ani gelişen durumlarda, taksirle suça katılan kişiler, kendi kusurlu fiillerine göre cezalandırılır. 

Yargıtay fiilin icra hareketlerine katılıp katılmama kıstasını yardım etme ve müşterek faillik ayrımında önemli bir kıstas olarak gözetir. Buradaki önemli hususlar, kişinin fiilin icra hareketlerine katılıp katılmadığı ve fiil üzerinde müşterek hakimiyet kurulup kurulmadığıdır. Örneğin; Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2004/284 E. , 2004/1572 K. sayılı bir ilamında bu hususa değinmiştir; “Sanık Cumhur’un azmettirici mahiyetteki öldürme eylemine uyarak, sanık Metin’in Mesut’u boğması eylemine diğer sanık Sezer’in fer’an, sanık Sezer’in Eyüp’ün boynunu kesme eylemine de diğer sanık Metin’in fer’an katılmış sayılmasının icap ettiğinin tartışılabileceği ortamda her iki sanığın asli maddi fail olarak cezalandırılması yasaya aykırıdır.” 

KASTEN ÖLDÜRME SUÇUNDA AZMETTİRME:

TCK madde 38.; “(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır.” Hükmüyle azmettirme suçu kanunen bir yaptırıma bağlanmıştır. Nitekim madde gerekçesinde; “Azmettirme, bellirli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan kişinin başkası tarafından suç işlemeye karar verdirilmesidir.” şeklindedir.

 Görüleceği üzere azmettirme suçun işlenmesi açısından salt bir yardım değil ,suç işleme konusunda fikri olmayan kişiyi suç işlemeye karar verdirme gibi somut bir olguyu ifade eder. Halihazırda kişide suç işleme kararı mevcut ise azmettirme söz konusu olamaz. 

            Kasten adam öldürme suçu, ister bıçakla isterse silahsız işlenmiş olsun cezası en ağır olan suçlardan biridir. Bu nedenle, gerek soruşturma evresinde gerekse kovuşturma evresinde tüm deliller titizlikle toplanmalı, müdahili veya sanığı savunan ceza avukatları adil yargılanma ilkelerinin somut ceza davasında uygulanmasını titizlikle gözetmelidir. TCK’de açıkça gösterilen bu suç için şüpheli veya sanık sıfatına sahip olunmaması toplumsal açıdan en büyük temennimizdir.                                                                                                                       

 Av. Dilara BAŞKAN

av.dilarabaskan@gmail.com