Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


HER AN TEYAKKUZDA OLMALIYIZ..

Son paragrafı başa alayım.


 

Malüm  ata yurdumuz Orta Asya'dan çıkıp 24 Ağustos 1071'de Ahlat'a konuşlanıp  26 Ağustos 1071'de de Malazgirt Zaferi ile 'Anadolu'ya geldiğimizi'  dünyaya haykırdık.  Sonra da Peygamberimizin sevgisine mazhar olmuş İstanbul'a kavuştuk. Belli ki bunu hazmedemeyen batılılar onlarca haçlı seferleri düzenleyerek bize 'Orta Asya'ya geldiğiniz yere geri dönün' demek istiyorlar.   Daha yakın tarihte bu nedenle ülkemizi işgal eden düşmanlarımıza karşı Kurtuluş Savaşı'nı verdik ve 30 Ağustos 1922'de de bu muharebeden  zaferle çıktık.  Açıktan 'haçlı seferleri yapıyoruz' demeseler de o günden beri  ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar dahili ve harici işbirlikçilerin de yardımıyla söz konusu haçlı seferlerinden farksızdır.  Bunun için çok dikkatli olmalıyız. Çünkü haçlı seferleri bitmez, sadece yöntemleri değişir.
        Cumhuriyet;  çoğulun isteğine göre yönetim şekli demektir. Cumhuriyetin  önemli dayanaklarından olan demokrasi ise, devleti yönetecek olan hükümeti belirlemek için halkın özgür iradesi ile istediklerine yönetimi belirli bir süre emanet etmesidir.  Cumhuriyetin bir diğer dayanağı olan ve batı kökenli bir kavram olarak neşet eden lâiklik; batıda özellikle de fransa da 'dünyevi yaşantının şekillendirilmesinde dini saf dışı bırakmaktır' diye anlaşılsa da bu tanım İslam dinini asla kapsamaz. Çünkü İslam Dini, dünyevi hayattan soyutlanmış bir kavram değildir.  İslam Dini tam aksine olaylara yön veren, fert ve topluma bir sürü görev yükleyen  öğretilerden oluşmaktadır ki bunu Kur'an-ı Kerim'i ön yargısız okuyan herkes rahatlıkla görebilir. Yani kişiye, 'abdest al, oruç tut, doğru terazi ile tart, sözünde dur, doğru söz söyle .. 'gibi fert olarak görevler yüklerken, 'hiçbir cana kıymayın, birbirinizin özel hallerini araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın, iyiliklerde yardımlaşın, kötülüklerde yardımlaşmayın, onlarla işler konusunda istişare et, onlar işlerini şua ile belirlerler..' gibi hususlarda da toplumu sorumlu tutmaktadır.  İslâm Dini açısından lâikliğin bir anlamı da, peygamberimizin  çeşitli inanç guruplarına yönelik olarak Medine Sözleşmesinde, İkinci Mehmet Nam-ı Diğer Fatih'in, fetihten sonra İstanbul halkına yönelik olarak uyguladığı ve anayasamızda da 'değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek' ilkekerden biri  olarak yer aldığı şekli ile, kişinin inanç ve ibadet hürriyetinin  sağlanmasıdır (Bakara, 2/256; Kâfirun, 109/6). Başta da belirttiğim gibi yönetim erkine sahip olmak,  sadece ve sadece milli iradenin teveccühünü kazanmakla mümkündür, elde edilebilir ve edilmelidir de. Milli iradenin teveccühünü kazanmadan güncel ifadesi ile 'demokratik yöntemler dışındaki yollara başvurmak'; demokrasiyi inkitaya uğratmak olduğu kadar milletin iradesini de yok saymaktır. Bu bağlamda demokrasi tarihimizde gerçekten demokratik olmayan müdahaleler oldu. Söz konusu müdahale girişimlerinin sonuncusu da 15 Temmuz'da yaşandı. Ancak 'Egemenlik, Kayıtsız ve Şartız Milletin olduğu' için, söz konusu müdahale girişimine milletin bizatihi kendisi yüzlerce şehit ve gazi vermeyi göz önüne alarak 'dur' dedi.  Bu sebeple gerek 15 Temmuz'da, gerek Çanakkale'de ve gerekse de Kurtuluş Savaşı'nda, hata daha nice yerlerde,  Malazgirt'te, vs. hayatlarını feda eden şehitlerimize rahmet,  gazilerimize de sağlık ve afiyet diliyorum.  
       Baştada belirttiğim gibi burada şunu  tekrar edeyim. Dış güçlerin bu topraklar üzerindeki emelleri bitmez ve bitmeyecektir de. Bu nedenle yeni 15 Temmuzlar ve yeni Kurtuluş savaşları yaşamamak için Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabe'deki 'dahili ve harici bedhahların olacaktır'  tembihini  asla unutmamalıyız. Yani her an teyakkuzda olmalı ve tetikte beklemeliyiz. Çünkü bu topraklara sahip olma ve korumak kolay değildir..