Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


HEMEN KISAS

 Gün geçmiyor ki yeni bir kadın cinayeti, ya da başka bir cinayet işlenmesin. İki gün önce de yeni bir kadın cinayeti ile başbaşa kaldık.


Şimdi öldürülen bu genç kızın anne babasını kim teskin edecek? Bu anne baba ve öldürülen bu kızın akrabaları ne yapacak? Genç, bu kadar  akli dengesi yerinde olmayan kişi yaşayacak,  filiz gibi bir insan ölecek.  Aslında bunu savunmak cinayettir.  Ben düşündüğünü Özal'ın ifadesi ile 'açık ve seçik söyleyen' birisiyim.  Bu konuda kimseden çekinmem,  şu darılır,  onun hoşuna gitmez gibi bir hesabım olmaz, hiç ona buna bakmam, asla takiye yapmam,  hiçbir zaman da  şuradan şu gelir diye bir beklentim olmaz, aksi takdirde  kendimle çelişirim.  Bana göre en büyük cinayet; idama karşı gelmektir. Çünkü bu anlayışla cinayetler bitmez.  Yine bir kadın cinayeti. Yahu, caydırıcı olur, idam uygulansın dediğinde, aslında Kur'an-ı Kerim'le sorunu olan ve çağdaş olduğunu iddia edenler, 'idam vahşettir, insanlık suçudur' diye itiraz ediyorlar. Tamam da bedavadan  ölenin hakkı ne olacak?' dediğinde diyorlar ki, 'insanları eğitirsek cinayetler işlenmez'.  Tamam insanları eğitelim ama olmuyor, beceremiyoruz, insanları yeterince eğitemiyoruz.  Örgün ve yaygın eğitim kurumları olarak hep sınıfta kaldık. Cinayetleri engelleyemiyorsak eğitim eylemi devam edecek ama onun yanında cezai müeyyideler de uygulanacak. Bu konuda Kur'anda 'sizin için kısasta hayat vardır' (Bakara, 2/179) ve  'cinayetlerde size kısas yazıldı' (Bakara, 2/178) buyruluruyor.  Niye biliyor musunuz? Caydırıcı olsun diye. Niyeti kötü olan korksun ve keyfi şekilde kimse kimseyi doğramasın diye. 'Kısasta sizin için hayat var' demek, katletme sevdasında olan; 'kısas olacağından korkar, kötü düşüncesinden vazgeçer, böylece sizin de hayatınız kurtulmuş olur' demektir.  Cezalar onun için var.  Bu tür cinayetleri işleyenlerin şöyle düşündüğü kanısındayım,  'nasıl olsa yarın öbür gün bir af çıkar ve indirim alırım,  raporum var derim'. Kişinin raporu var ve davranışlarından sorumlu değil. Böyle bir şey olabilir mi ya? Psikolojik sorunu olan ve  hasta olan kişi sadece kendisi ile Allah arasındaki namazı ve orucu gibi ihmal edildiğinde sadece kimseye zararı olmayan, kamuyu ilgilendirmeyen ritüellerden/ibadetlerden sorumlu değildir. Yani kişi sadece kamuyu bağlamayan davranışlarından sorumlu olmaz. Ama kamu ile ilgili davranışlarından sorumludur. Yok  'deliydi, ne yapalım vurdu ve öldürdü'. Böyle bir şey olabilir mi ya? Yani adamın çocuğu deli diye gelecek birisinin kızı ya da oğlunu öldürecek. Çözüm olarak diyorum ki; derhal idam geri gelsin ve devlet/yargı kısası uygulasın.  Kur'an'da belirli suçlara 'şu yanlışını yapma,  yaparsan cezası budur' diye cezaların uygulanmasının farz kılınması;  caydırıcı olması ve suçların işlenmemesi açısından önceden tedbir almak amaçlıdır. Başka bir ifade ile cezalar; insanların hayat hakkının sağlanması, insanların yaşaması açısından önerilir. Devletin vatandaşına karşı en önemli görevi; can ve mal güvenliğini sağlamasıdır. Bunun sağlayabilmesinin en önemli yöntemi de 'kısası uygulanmsı'ndadır.  Kimsenin avukatlığını yapmıyor ve  'İslam Dini  tam yaşanıyor ya da uygulanıyor' anlamında bir şey de demek istemiyorum.  Kurallar ona ya da buna uygulanıyor, ayrı bir olay, ancak hac ve umre için ya da başka bir amaçla Suudi Arabistan'a gidenler bilir,  bu süreçte 'aman bir yanlışım olur, iftiraya uğrarım da anam ağlar' diye korkudan titriyoruz.  Ya da bir esnafla tartıştığımızda 'polise söyleyeceğim' dediğimizde esnaf,  شرطة Şurta/polis ismini duyduğu zaman korkudan titriyor.  Kimse kusura bakmasın, 'idam insanlık suçudur' demek bedavadan öldürülen insanlara zulüm ve cinayetleri tetiklemektir. Ne olacak şimdi? Bir tane hasta yüzünden bir kadın da gitti. Böyle bir şey olabilir mi ya? Bir değil, iki değil, bu nedir ya? Başta da dediğim gibi ben düşüncesini açık ve seçik söyleyen birisiyim, asıl cinayet; idama karşı gelmektir..