Trabzonspor'un bazı yerel medyasında ve basında Özkan Sümer'i Ahmet Suat Özyazıcı'nın önüne geçirmek gibi bir anlayış var. 75 ile 83 yılları arasında 6 defa şampiyon olan Trabzonspor'un efsane kadrosunu kuran efsane Başkan Şamil Ekinci ve yönetimi ile beraber büyük teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı'ydı. Bir de bu kadrodan hiç transfer olmayan Şenol, Turgay, Necati ve Dozer Cemil'dir. Zaten "Karadenizgücü, Martaspor, İdmangücü ve İdmanocağı'nın birleşerek Trabzonsporun oluşturulması fikri" Ahmet Suat Özyazıcı'ya aittir. Bu dönemdeki 6 şampiyonluğun dördü Ahmet Suat Özyazyazıcı ile kazanıldı. Özkan Sümer'in altyapının başına getirilip sonra Ahmet Suat'ın yardımcı antrenörü olmasında da Ahmet Suat Özyazıcı'nın parmağı var. Zaten Trabzonspor Belgeseli'nde Özkan Sümer bunu itiraf ediyor.
Efsane teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı en son Trabzonspor'un başına geldiğinde yaptığı bir işlem vardı ki büyük hataydı. Cep telefonları yeni çıkmıştı. Bir maç öncesi kampta futbolcuların cep telefonlarını toplatmıştı ki şu anda yorumculuk yapan Erman Özgür o futbolculardan bir tanesiydi. Bu komik uygulaması sonrasında Ahmet Suat Özyazıcı'ya, 'tabi bu aleti tanımadı, çünkü kendi döneminde yoktu' şeklinde hicivli bir eleştiri de yapılmıştı. Ve sonunda efsane teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı iç sahada bir Galatasaray mağlubiyetinden sonra aleyhindeki 'istifa' tezahüratlarını yiyerek göreve devam edemedi ve bu da sonu oldu. Çok iyi hatırlıyorum bu maçtan sonra Fatih Terim'e 'siz maçı aldınız, ancak Ahmet Suat Özyazıcı'ya "istifa" seslerine ne diyeceksiniz?' diye sorulduğunda Fatih Hoca da, 'biliyorsunuz bizim seyirci başarılı günleri çok erken unutur, futbol böyle bir şey' diyerek 'beyanatın nasıl verileceği?' konusunda da ders vermişti.
Özkan Sümer'e gelince. Ahmet Suat Özyazıcı'nın kurduğu efsane kadronun başına 'bazı özel girişimleri' ile iki defa şampiyon oldu. Sonra Galatasaray'a gelerek Türkiye Kupası'nı aldı. Milli Takım'ı çalıştırdı, basın'la kavga ederek -hatta basına karşı adaba mugayır- ifade kullanarak istifa etmek zorunda kaldı. Federasyonunda abaşkanlık ve Trabzonspor'da kulüp başkanlığı yaptı. Gerçi stadlarda tel örgüleri ilk defa Özkan Sümer Trabzon'da kaldırdı. Bir mağlübiyetten sonra hakemin haksız kararlarına kızarak güya 'Haluk Ulusoy'u federasyon başkanlığından indireceğim' düşüncesi ile Trabzonspor kulüp başkanlığından istifa etti, ısrarlara rağmen dönmedi ve takıma büyük zarar verdi. Özkan Sümer'in bu istifası 'farenin dağa küsmesi ancak dağın bundan haberdar olmaması' türündendi. Özkan Sümer sonradan pişman oldu ve yıllar sonra 'istifa etmiş olmam büyük hataydı, kulüp zarar gördü' diye de söyledi. Başkanlığı döneminde teknik direktör Samet Aybaba Trabzonspor'la bir tane Türkiye Kupası kazandı. Mehmet Ali Yılmaz, kulüp başkanı olduğu seksen dört yılındaki şampiyonluk akabinde teknik direktör olan Ahmet Suat Özyazıcı'yı görevden alıp onun yerine Özkan Sümer'i getirmişti. Sonradan Özkan Sümer onunla kavga edince Mehmet Ali Yılmaz, 'şampiyon hoca Ahmet Suat Özyazıcı'yı görevden alıp yerine Özkan Sümeri göreve getirmem, benim en büyük hatamdı' demişti. Şimdi geleyim Fatih Tekke konusuna.
Hangi takımı tutarsak tutalım bu önemli değil. Maçları ya da özetlerini seyrediyoruz. Fatih Tekke Hoca'yı ben seyrettim, futbolculuğu müthişti. Ligimizde gol kralı oldu, Türkiye Kupası'nı aldı. Zenit'de uefa kupasını kaldırdı. Belki süper kupası da vardır. Futbolculuğu ve golcülüğüne şapka çıkartırım. Aslında talihsizlikler yaşamamış ve ayağı kırılmamış olsaydı çok daha büyük bir santrafor olacaktı. Bunda futbolculuğundaki hırçınlığımın da etkisi var. Teknik direktörlük döneminde ise 'bu yine hırçındır' demesinler diye oldukça olgun bir görüntü vermeye çalışıyor. Bu da çok fazla ve yapmacık. Bence biraz daha heyecanlı olması lazım. Açıklamalarına gelince şunu söylemek gerekir. Çok gereksiz çıkışlar yapıyor. Mesela bir antrenman öncesi 'bu parfüm kokusu kimden geliyor?' diye bir futbolcuyu çağırıp onu kokluyor. Çok komik. Veya Karagümrük maçından sonra söylediği 'beni az kalsın kovduracaklardı' gibi laflar mide bulandırır. Yani bulunacağı herhangi bir yerde ömrü fazla sürmez. Eğer kendisi bir şeyleri beğenmiyorsa bunu net söyler, dik durur ve işi kendisi bırakır. Yönetime bir mesaj vermek istiyorsa 'kurduğunuz kadroyu beğenmiyorum, sizle böyle konuşup anlaşmamıştık' diyerek medeni şekilde hareket eder ve sonunda da gereğini yapar. Böyle olup olmadık çıkışlar hiç iyi değil. Güya çok tecrübeli bir teknik direktörmüş görüntüsü vermeye çalışıyor ama daha yaptığı ve kazandığı bir şey yok. Dur bakalım, dün bir bugün iki.
Fatih Tekke güç zehirlemesi olmuş. Öyle bir insanı bir yere getirirsin de hemen kendisini tanrı olarak ilan eder ya. Aynen kendisi. Bir laf var ya, 'kendime bir yer edeyim, gör sana sonra neler edeyim'. Bu tavrı sadece futbol alanında değil, her meslek branşında görebilirsiniz. Fatih Tekke de böyle olmuş. Trabzonspor'a teknik direktör olmuş ya. Hemen güç zehirlemesi ile gereksiz ve anlamsız bazı açıklamalar yapıyor. Ayrıca yanlış değişiklikler yapıyor. Oyuncu değişikliği takıma ivme kazandırmak ve oyundan düşen takımı canlandırmak için yapılır. Fatih Tekke ise kendisini ayakta tutan sağ kanat ve santraforu oyundan alıyor, yerlerine de cansız adamları oyuna sokarak üç farklı galibiyeti neredeyse riske ediyor. Bazı maçlarda da olmadık puanlar kaybediyor. Böyle boş ve anlamsız konuşacağına önce kendisine çekidüzen versin. Trabzonspor'u tutalım ya da tutmayalım bunlar yanlış ve gereksiz açıklamalardır. Trabzonspor'a gelen bu antrenörlerden bir tanesi de akıllı ve yerli yerinde konuşamaz mı? Bunlar niye hep saçmalar? Anlaşılır gibi değil.
Dediğim gibi bu tür saçma sapan açıklamalar ona yakışmıyor. Hiçbir teknik direktör maç kaybettiğinde bile böyle dengesiz açıklamalar yapmaz. Bence nasıl konuşacağına dair bir mentörden destek almalı. Yoksa sonu iyi olmaz.
Benden söylemesi..
