Sahra-i Cedîd Camii'nde ve ondan ismini alan mahalle ve mezarlıkta adeta herhangi bir Anadolu kasabasındaki hava esiyor. Oraya gittiğinizde kendinizi Anadolu'da bir camideymişiniz gibi hissediyorsunuz. Sahra-i Cedîd Camiinde ve mezarlığında da bu havayı teneffüs etmek mümkün. İsmail Karaçam hocamız da bundan dolayı olacak ki Yüksek İslâm Enstitüsü/Marmara İlâhayata hocayken bu mahallede ikamet etti ve iyi biliyorum ki sabah, yatsı namazları ile hafta sonlarında dernekle anlaşmalı olarak bu camide fahrî olarak İmam Hatiplik de yaptı. Yani Sahra-i Cedid Camii'nin Erenköy'ün göbeğinde olmasi kimseyi yanıltmasın ve 'burası da Teşvikiye, Zincirlikuyu veya Levent Camisi gibi bir havadadır' diye düşünülmesin.
Peki Sahra-i Cedîd Camii ve bulunduğu mahalle bu havayı nereden yakaladı? Bana göre bu havayı burada geçmişten geleceğe yönelik olarak gerçek irşad hizmetinde bulunan gönül önderlerinden aldı. Bunların birkaç tanesini sayayım.
Erenköylü Sami Efendi. Nakşibendi kolundan olan bu gönül mimarı uzun yıllar burada gönüllere dokundu. Onunla ilgili polemiğe yol açabilecek herhangi bir söz ve herhangi bir davranış şimdiye kadar duyulmadı. Demek ki gerçekten Anadolu erenlerindendi.
Gerçek Muallim aynı zamanda Evlad-ı Fatihan da olan İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsünün eski hocası ve hocaların hocası Mahir İz. Kendisi büyük bir edebiyatçı ve tasavvufçu. Mahir İz'in yaz mevsimlerinde kiraladığı Emirgan'daki evinde ve özellikle Emirgan'da Çınaraltı'nda öğrencilerle yaz ve hafta sonu sohbetleri çok meşhurdur. Öyle ki bu sohbetleri öğrencilerin sonradan 'Yılların İzi Mahir İz' ismi ile kitap haline getirdiler. Hafız Alpcan Çelik Emirgan Camii İmam Hatibi iken kendisinden caminin okuma salonuna, sen de bir Evlad-ı Fatihansın bu odaya 'Mahir İz' ismini verin dedim ve o da bir tabela yaparak oraya astırmıştı. Merhum Emin ışık ve Mahmut Çamdibi hocalarımız anlatmıştı. Mahir İz bir defasında derste şöyle demiş, 'sakın ola bazı ahmakların yaptığı gibi camide vaaz ederken dışarıya laf atmayın, zaten onlar camide yok ki, siz camiye gelenlere İslam'ı öğretin'. Bir dönem Sarıyer edebiyat günlerini, Sarıyerli olarak 'Mahir İz'in anılmaması büyük bir eksikliktir' diyerek eleştirmiştim. O Mahir İz ki her maaşı aldığında kırkta birini fakirlere dağıtırmış.
Muhammed Hamdi Yazır. 'Hak Dini Kur'an Dili' tefsirinin müellifi ve eski Diyanet İşleri Başkanı. Yüzün üzerinde, belki de iki yüz'e yakın ilahiyat fakültesi var. Ama hala daha onun tefsiri üzerinde bir tefsir yazamadık. Akademik çalışmalarda kaynak olarak gösterilen ve itibar edilen bir tefsir kalemi aldı. Bunu zaten bilmeyen yok. Bazı radikaller tarafından "tefsiri talimatla yazdı ve bir dönem İttihat ve Terakki'yi destekledi" diye itham edilmesine bakmayın. O gün için büyük hizmet yapmıştı. Kur'an-ı Kerim meali yazması görevi verilen Mehmet Akif, 'benden yeterli olan Elmalılı var, o varken ben meal yazamam' diyerek bir kısım çalışmasını da ona teslim edip Mısır'a gittiğini biliyoruz.
Fethi Gemuhloğlu. Gerçek bir alim, bir hukukçu ve mutasavvıf. Anadolu'dan İstanbul'a gelen pek çok öğrenciye iâşe ve barınma desteği veren döneminin bir Ensar'ı. Bunun yanında ilmi donanımı ve müktesebatı olan pek çok kişiyi, 'sen artık sahaya inmelisin, kenarda köşede duramazsın, bu ilmin zekatını vermelisin, insanlık senden yararlanmalı' diye tetikleyerek sahneye çıkartan kişilik. Bayezid Camii'nden kaldırılan Mehmet Akif'in cenazesi geçerken İstanbul Üniversitesine koşup oradan aldığı bayrağı milli şairin tabutuna asmış ve o bayrağı da cenaze defnolduktan sonra hiçbir yetkiliye vermemiş olan dik duruşlu Fethi Gemuhluoğlu.
İsmail Karaçam hocamızın defin işleminden sonra bu büyük şahsiyetlerin kabirlerini ziyaret ettim. Bu âlim ve mürşîd şahsiyetlerle ilgili olarak bazı sosyal medya alanlarındaki ucuzdan şöhret sevdalısı saldırgan ve milletin tepkisini çeken sözüm ona sözde hocalar gibi rencide edici, herhangi birisini rahatsız eden âmiyane bir söz ve tavır duyulmadı. Bu hocalarımızın aleyhlerinde konuşan bir kişiye ben şimdiye kadar tanık olmadım, bundan sonra da olacağımı sanmıyorum.
O gün bu ziyaretleri yaptığımda zihnimden bunlar geldi geçti ve çok huzur buldum..



