Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


FUTBOL'DA DİNDARLIK

Antalya'da düzenlenen bir teknik direktörlük kursuna giden sevdiğim ve kendisinin de beni sevdiğine inandığım bir arkadaşıma telefon etmiş ve şöyle demiştim.


 'Ahlak Bilgisi dersine ben gireceğim, federasyon antrenörlük kursu müfredatına böyle bir ders koydu, hatta hazırlık kampında futbolcularınıza da 'Ahlàk Dersi' vereceğiz, senin çalıştıracağın takımların bu dersine ben gelirim, ücret de istemem, aksi takdirde futbolda dönen dolapları düzeltemeyiz''. Bu arkadaşım da, 'hocam, çok doğru söylüyorsun, ama nerede o günler?' cevabını vermişti.
      Federasyon başkanı kalktı ve 'bahis oynayanlarla beraber futbolu temizleyecek'miş. Ben de söylüyorum, bu anlayışla ve sadece ceza uygulayarak hiçbir şeyi temizleyemez. Bugün 'önemli bir kulüp zarar görecek, bazı isim yapmış futbolcular zarar görecek' diyerek dünkü maçı örtmeye mi çalışıyor? Sen dünkü maçta kalecinin yediği golü gördün mü? Ne anlatıyorsun? Her tarafta kirlilik var. Bir defa ortadaki parayı elde etmek için herkes saldırıyor. 
      Federasyon başkanı söyledi 'ahlak sorunu var'. Evet bu doğru da bunu nasıl gidereceğiz? Şöyle manzaralar görüyoruz. Herhangi bir futbolcuu güya çok dindar olduğunu sanıyor ve maçı yarıda kestiriyor, gidiyor orucunu açıyor. Bazen de 'namaz kılıyorum' diye Cuma namazında görüntü veriyor. Evet namaz ve oruç farz. Ancak senin namaz kılman, oruç tutman, kendinle ilgilidir. Namazı kılıp orucu tuttuktan sonra bu ibadetler seni kötülüklerden alıkoyması lazım. Bu ibadetler bizi kötülük işlemekten koruması gerekir. Şayet bu ibadetler bizi kötülükten korumuyorsa orada bir sıkıntı var demektir. Yaptığımızı ibadetlerde şuurumuz yok demektir. Ee, tamam namaz kılıyorsun, oruç diyorsun ne güzel. Ama sonra maçta bir sürü çirkeflik yapabiliyorsun. Bir sürü hileye başvurabiliyorsun. Ne anladık bundan? Bu nasıl dindarlık? Ne fayda gördük senin bu dindarlığından?
      Bu nedenle bir futbolcunun maç esnasındaki dindarlığı, kaytarmadan alın terini ortaya koyarak aldığı paranın karşılığını verecek şekilde çalışması ve böylece dinin 'çalışmak' kavramını işletmesidir. Teknik direktörünün ayağını kaydırmak için kaytarmamasıdır. Teknik direktörün maç esnasındaki dindarlığı formayı hak edene vermesidir yani adil olması ve dinin 'Adalet' kavramını çalıştırmasıdır. 'Falanca teknik direktör gitsin de onun yerine ben ben geleyim' diye şantaj yapmamasıdır. Hakemin maç esnasındaki dindarlığı da gördüğünü çalması ve renginden dolayı kulüpleri kayırmamasıdır. Yöneticinin dindarlığı, teknik kadro ve futbolcuların ücretlerini ödemektir. Seyircilerin dindarlığı, rakibe küfür etmeden takımını desteklemektir. Medyanın dindarlığı fanatikleşmeden maçları kamuoyuna  olduğu gibi yansıtmaktır. İyileri tenzih ediyorum ancak sporun özellikle de futbol branşında hileler aldı başını gidiyor. Pastayı kapmak için her yola başvurulabiliyor. Namaz kılan kılmayan, oruç tutan tutmayan fark etmiyor. 
      Bazı vatandaşlar diyor ki, 'alkol haram olsa devlet satar mı?' 'Pyango haram olsa devlet bilet satar mı?' Evet ideal olan alkol ve piyango gibi dinen yasak olan hususların kamuoyuna arz edilmemesidir. Ne yazık ki ediliyor. Benim buna müdahalem söz konusu değil. Ancak ikisi de haramdır. Bahis de haram, iddia da haramdır. Bir de bu bahis olayı çıktı. Yasal yoldan bahis oynanabiliyormuş. İşe bak? O da kumar. Yasal olmayan bahisi oynamak suç. Tamam da iddianın ve bahisin girdiği bir alan zaten dini açıdan kirli. Ahlaki güzelliğe erişmedikten sonra bu iş düzeltilemez. Birisinin hatırına yapar. Arkaşının hatırına maçı bırakır. Başkasına bahis oynatır. Bu nedenle 'pansuman tedbir' almamalıyız. İşi kökünden düzeltmeliyiz. Hem cazaî müeyyideler uygulansın ve hem de federasyon başkanının da şikayet ettiği 'ahlak sorununu' halletmek için eğitim verilsin. Kul hakkı olanın 'hakkını yediği kişiden helallik almadığı sürece cennete gidemeyeceğini' zihinlere aşılamak şarttır.
     Özetle, eğitim kurumlarında ahlakı güzelleştirecek şekilde eğitim vermektir..

LÖSEV BAĞIŞLARINIZ İÇİN