Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


EKRAN TARTIŞMALARI ÇOK KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR

Ne dersiniz, 'tuz da koktu' mu acaba?. Topluma hitap eden bizlerde de bir sorun mu var yoksa?


Bir toplum, onları eğiten ve yönlendirenlerin halet-i ruhiyeleri ile doğru orantılıdır. Kimdir bilim ve ilim adamı?  Bilim adamı herhangi bir tarafın amigosu olmaz, hakkın/gerçeğin/doğrunun savunucusu olur. Bunu yaparken de ilmi ve akademik usüllerden ayrılmaz, nezaket ölçülerinden taviz vermez. Son söyleyeceğim sözü baş tarafta söyleyeyim, televizyondaki bazı tartışma programları, çok kötü örnek oluyor, milleti geriyor, toplumdaki her bir bireye ve  okullardaki öğrencilere de 'sanki doğrusu buymuş' gibi birbirini lafına atlamayı, birbirini dinlememeyi öğretiyor. Bir de bu işi kim yapıyor? Biliyor musunuz?. İyileri elbette tenzih ediyorum, şu gazete yazarı, şu baro ve araştırma şirketi başkanı, şu üniversite rektorü, bu fakülte dekanı, devletin emanet ettiği şu makam sahibi ve de Prof. Dr, Doç. Dr., Dr. gibi isminin önünde bir sürü ünvan olan kişiler, topluma kötü örnek oldukları için -iyileri tenzih ediyorum- bu tür kişilerin hepsini kınıyorum. Otuz beş  yıl içerisinde Sarıyer ve  Beşiktaş güzergahında on bir tane okulda derslere girdim, okullara gittiğimde ilk derste öğrencilere benim anlattıklarıma katılmayın, olumsuz eleştirin, aklınızı kiraya vermeyin, Gazi Mustafa Kemal'in dediği gibi, 'aklı hür, vicdanı hür, fikri hür' bireyler olun, ben eleştirilmekten ve eleştiren öğrenciden çok hoşlanırım, sakın ola 'hoca bize takar ve not vermez' diye düşünmeyin -aksini kimse söyleyemez ve hep böyle yaptım ki zaten bu tavrım öğrenciler tarafından çok sevilmiştir-,  ancak arkadaşlarınızdan birisi de konuştuğunda sözünü kesmeyin, lafa atlamayın, laf bitsin ondan sonra söz alın ve görüşünüzü çekinmeden ve aklınızı kiraya vermeden ortaya koyun, televizyondaki tartışmalar size örnek olmasın, hani güya kelli felli ve isminin önünde bir çuval dolusu ünvan olan kişiler birbirlerinin  lafına atlıyorlar ya, onlar  bir fikri münazara etmiyorlar ki aksine dalaşıyorlar diyerek, söz alarak konuşmayı, konuşanın lafını kesmemeyi, Kur'an ve Sünnet'ten örneklerle onlara öğrettim..

Şunu diyeceğim, bazı televizyon kanallarında Türkiye ve dünya konjektörü ile ilgili konular işleniyor, kadrolu elemanlar gibi programlarına hep aynı kişileri almışlar, yani her konuyu bunlar iyi biliyor, aspirin gibi her şeye bunlar çare.  Komedi, bir kişi her şeyi bilirler mi? Değişik fikir dünyasının fanatik amigoları gibi,  ben seyretmiyorum artık. Genç Hukukçular Platformu Başkanı Avukat  Muharrem Balcı Bey kendi sayfasında  bir televizyon kanalında geçenlerdeki bir tartışma programından görüntülü bir kesit sundu. Ben de söz konusu paylaşıma şu yorumu yaptım ve aşağıya alıyorum. 

Çok ayıp, ikisi de, profesör ünvanına sahip olan kişiler,  akademik olan insanlar fikri münazarada bulunurken birisi söyleyeceğini söyler,  diğeri de onu dinler ve sırasını bekler, söz ona verildiğinde de ona cevap verir, bunlar münazara yapmıyorlar, her ikisi de anlaşılıyor ki farklı kulvardalar ve kulvarlarında fanatik amigoluk yapıyorlar, bilim adamı sadece doğrunun tarafı olur, kaldı ki bilim adamı düşüncesini ortaya koyar ve bırakır, karşı tarafı kabul ve ikna için uğraşmaz, söylediğini alan alır, almayan da almaz, söylediği kabul edilmediğinde de sinirlenmez,  yaptıkları iş için  bir kelime var ki burada kullanamayacağım,  profesör adam bağırıp duruyor, ilim adamı  bağırır mı?, bilimsel sempozyumlarda oturumlar olur, oturum başkanı katılan bilim adamlarına söz verir, onlar da belirlenen sürede tebliğlerini sunarlar, sonunda da müzakereciler sunulan tebliğleri kendilerine verilen sürede olumlu ve olumsuz yönleri ile eleştirirler, tebliğ sunanlar da tekrar söz alarak teşekkür eder ve olumsuz eleştirilere de medeni seviyede açıklık getirirler ya. İşte bilim adamı her nerede olursa olsun  anlatacağı konuyu sakin bir şekilde ortaya koyar, söz konusu programda bir hocanın ağzından da 'bilmem ne bilmiyorsun' diye adaba mugayir bir kelime çıktı,  çok ayıp,  ben olsam öğrenciler karşısında yüzüm kızarır, her ikisini de kınıyorum, akademisyenliğe çok ayıp ettiler, sıradan olan program sunucusu da 'o kelimeye katılmıyorum' diyerek onları uyarıyor', yani koskoca profesörlere ders veriyor. 

Îsimlerinin önünde bir çuval dolusu ünvan olan insanlar böyle toplumun önde bağırır çağırırlarsa, birbirlerinin lâfına atlayarak sòzlerini keserlerse,  biz sokaklarda bağıran seyyar satıcılara, futbol müsabakalarında kavga ve küfür eden yönetici, antrenòr ve insanlara,  ileri geri konuşan yöneticilere, maçta rakibine  tekme atan futbolculara, verdikleri yanlış kararlar 'kasıtlıdır' diye hep tartışma konusu olan hakemlere niye kızıyoruz ki? Topluma öncü olan ve yön veren kişiler, 'ağızlarından çıkan sözleri kulakları duymalı'. Aksi takdirde, 'bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu' oluyor. Ne diyeyim, yoksa 'tuz da mı koktu?'..