Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


DİN GÖREVLİSİ BİR ARKADAŞIM ANLATIYOR

Bir mahalleye gidiyorsunuz, size hemen, 'hocam buranın halkı çok dedikoducudur, burada durulmaz, siz de durmayın, burdan gidin' derler, başka bir semte gidersiniz nakarat gibi aynı cümle ile karşılaşırsınız.


 Nereye gitseniz aynı. Ben de bu durumda hemen kızar, dedikodu etme be kardeşim, siz mi bizi yönlendireceksiniz, biz mi sizi? diyerek hep sert çıkış yaparım. Kendisi Kurra Hafız ve medrese mezunu çok iyi bir alim ve çok muhterem bir hoca yani Din Görevlisi bir arkadaşım anlatıyor.  Diyor ki, 'Fatih ilçesinde  İmam Hatip olarak çalışırken -ben de bu ilçeyi ve tarihi yarımadayı çok iyi bilirim, çünkü İstanbul Imam Hatip Lisesi mezunuyum ve söz konusu bu ilçede epey zamanım geçti-  görev yaptığım caminin yakınında bir  kilise vardı, bu kilisedeki papazla  zaman zaman sohbet ederdik. Bu papaz bir gün bana demişti ki, 'siz diyorsunuz ki "bizim dinimiz yani ıslam Dini,  hak dindir,  sizin dininiz ise yani hıristiyanlık, batıl dindir",  tamam, güzel de peki cemaate namaz kıldırıyorsunuz, namaz bitip camiden çıkan ve size tabi olarak namaz kılan cemaat hemen aleyhinize konuşuyor ve siz imam ve müezzinlerin dedikodusunu yapıyor, ben buna sokakta tanık oluyorum,  bu nasıl hak dine mensup olmak? Ve  bu nasıl müslümanlık? Müslümanlıkta dedikodu serbest mi? Bizde ise yani hristiyanlarda böyle bir şey olmaz, kiliseye gelen bizim cemaatimizden hiçbirisi bizim aileyhimizde  konuşmaz,  papazın, rahibin,  rahibenin dedikodusunu yapmaz, bir de siz din görevlileri de gördüğüm kadarıyla birbirinizi çekemiyor ve birbirinizin dedikodusunu yapıyor ve birbirimizi yemeye çalışıyorsunuz, bizim kilisedeki din görevlileri birbirimizin aleyhinde konuşmayız,  -gerçi hristiyanlıkta da mezhep savaşları oldu ve kuzey batı ülkelerinde katoliklerle protestanlar arasında zaman zaman çatışmalar olur ve kan akar-  sizin Cuma hutbelerinizi de  dinliyorum, çünkü siz hutbe okuduğunuzda sesiniz mikrofon aracılığı ile sokağa kadar taşıyor, her Cuma günü hutbenin sonunda, 'Allah; adaleti, iyiliği ve  akrabaya yardımı emreder, hayasızlığı, azgınlığı ve çirkin işleri yasaklar, O, bunları tutasınız diye size öğüt olarak veriyor' ayetini okuyorsunuz, -papaz burada Nahl Suresi'nin 90. ayetini kastediyor-, bu nasıl müslümanlık ki cemaat sizi, siz birbirinizi yemeye çalışıyorsunuz?, hocam inanın sizin adınıza üzülüyorum, müslümanlık böyle olmamalı' derdi. Söz konusu bu hoca arkadaşım diyor ki  'ben de bu durumda mahcup olurdum'. Ben de bu hoca arkadaşıma dedim ki; hocam içimizde tefrika oluşturup da bizi cemaatle ve görevli arkadaşlarımızla birbirine düşüren bunlar yani gayr-i müslimlerdir -burada samimi müslümanları hem ben ve hem de bu hoca arkadaşım tenzih ediyoruz ve bu hoca arkadaşım elbette bu durumu benden çok daha iyi biliyor-, 'hocanın dediğini yap ama gittiği yoldan gitme' tefrika cümlesini bunlar uydurdu ve bu söz bizim cami cemaatin dilinden sakız gibi düşmüyor, bir de biz Kur'an'ın dediğini yapmıyoruz, Peygamberimizi nasihatlerini dinlemiyoruz, biz kimiz ki?  Peygamberimizden sonra sahabe, 'siyasi erk uğruna yani yönetim bende olsun, ille de ben yöneteceğim'  diye hemen ihtilâfa düştü, şia, haricilik gibi ayrı fırkalar oluşarak bölünmeler oldu,  Sıffin, Cemel ve Kerbela vakalarında onbinlerce müslüman kanı aktı,  yani dünyalık işler bağlamında çok kötü bir mirasımız var,  Bir başka husus da şudur, Haseki Eğitim Merkezi Müftü ve Vaizler İhtisas Kursu'nda Fıkıh ve Feraiz dersleri hocamız Muhterem Mehmet Savaş çok tekrar ettiği bir nasihatı vardı,  'hasedi yani kıskançlığı on parçaya ayırmışlar,  bunun dokuz parçasını bizlere -buraya ben tüm  müslümanları da ekliyorum-, geriye kalan diğer  bir parçasını da diğer insanlığa vermişler,  bizimkiler de dönüp bakıyormuş ki hasetten/kıskançlıktan bütün insanlığa ayrılan  bir parçasından bize biraz daha düşmez mi?. Durum bu, biz böyleyiz. Ne diyeyim ki?  Elbette papaz da hayret eder. Okullarda mecburi olan bu kadar Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi dersi ile seçmeli Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed'in Hayatı ve Temel Dini Bilgiler dersleri, camilerde bu kadar sohbet, hutbe, vaaz ve cami dersleri var. Ama sonuç ortada. Herkes -uzak duranları tenzih ediyorum- birbirinin aleyhinde faaliyette ve dedikodusunu yapıyor, onu bunu çekiştiriyor. Gerçekten bu nasıl müslümanlık be kardeşim? Ben de anlamadım gitti..