Cemil Özbalta

Tarih: 29.11.2024 16:26

Devlet Aklı

Facebook Twitter Linked-in

Neden?, Niçin? Ne amaçla? söylendi diye bir türlü, bilmece haline gelen, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Apo gerekirse Meclis’te HDP sıralarında konuşsun” cümlesini çoğu kimsenin çözemediğini görmekteyiz.

Devlet aklı bu; devlet her söylediği şeyi, anında anlaşılabilseydi, devletin güvenliğinin bir anlamı kalır mıydı?

 Devlet aklı bin düşünür, bir söyler ki ülkenin entelektüel kesiminin düşüncesini, halkın düşüncesini ve farklı siyasi hareketlerin üslubunu çözsün ve geleceğe dair kurguladığı oyunun adımlarını buna göre atsın.

Sayın Devlet Bey’in ortaya attığı tez, kendi başına karar alıp “Buyurun, bunu uygulayın” diyebileceği bir olay değildir.

İlk duyduğumda ben bile şaşkınlığımı gizleyemedim. “Ne yapıyor, ne diyor, ne yapmak istiyor?” diye düşünürken, MHP’li arkadaşlarımızın şaşkınlığını düşünemiyorum bile.

Bunca şehit, çocuk, köylü, öğretmen ve memurun kanını nereye koyarak konuştu?

Aslında ülkesini düşünen, mantıklı her insanın çözeceği, içi kan ağlasa da zorlanarak kabul edebileceği bir öneri. Bu çözüm sürecinin arkasına bakıldığında…

Dünyadaki savaş oyunlarının yaklaşık, tamamının  Ortadoğu ve Türkiye üzerinde oynandığını görüyoruz. 

Bugün Rusya-Ukrayna savaşı dâhil, tüm bu oyunların Ortadoğu üzerine kurgulandığını görmekteyiz.

Rusya’nın Ortadoğu’daki özellikle Suriye ve İran ittifakı, ABD ve İsrail için önemli ve aşılması zor bir duvardı. ABD ve Siyonist sermaye, önce Ukrayna’yı, tıpkı fareye kediyi boğdurtmaya çalışır gibi  gaza getirerek Rusya ile boğuşmaya itti. Rusya, Ukrayna ile uğraşırken Ortadoğu’yu zayıflattı. Sonra aynı güçler, İsrail eliyle İran üzerine oynamaya başladı. Önce İran Genelkurmay Başkanı’nı Irak üzerinde, uçağını düşürerek hedef aldılar. Sonra Cumhurbaşkanını kendi evinde helikopteriyle birlikte düşürdüler. Daha sonra Lübnan’da İran’ın uzun yıllardır Ortadoğu’yu dizayn ettiği Hizbullah lideri Nasrallah’ı, onun kuvvet komutanlarını ve karargâhlarını yok ettiler. Hatta deneme amaçlı İsrail, Suriye’nin başkenti Şam’ı bile vurdu. Ancak Şam yönetimi bir tek mermi atamadan sineye çekti.

                Türkiye, bu oyunları görerek, geçmişteki tüm sıkıntılara rağmen Şam yönetimiyle uzlaşı aradı. Ancak Esed, çeşitli bahaneler öne sürerek Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tekliflerini geri çevirdi.

Suriye rejiminin bu teklifleri neden geri çevirdiğini anlamak için Esed’in eğitimini nerede tamamladığına ve eşinin nereli olduğuna bakmak gerek.

Ortadoğu’dan arındırılmış bir Rusya, zayıflatılmış bir İran, bölünmüş bir Suriye bize gelecek açısından ne düşündürür? Sıranın Türkiye’ye geldiğini anlamamak saflık olmaz mı?

Savaş borazanlarının seslerinin ülkemize kadar geldiğini gören devlet aklı, elbette ki her türlü tedbiri almak için her adımı atacaktır.

Peki, Türkiye bu hamleler karşısında nasıl tedbir almalı?

Nasıl hamleler yapmalı?

Ülkemiz, yaklaşık 40 yıldır verdiği terör mücadelesini bitirebilmiş mi? Böyle bir savaşın içine girersek içeride ne ile karşılaşabileceğiz?

Bütün bu soruların cevabı, “Sayın Devlet Bahçeli’nin o sözlerinin içinde saklı”. Siyaseten kendini akıllı görenler düşünsün, çözsün. Halkın çözemediğini de devlet gerekli açıklamaları zamanla yapıp aydınlatacaktır.

Ülkemizin batısında, kuzeyinde, güneyinde ne varsa doğusunda da aynı yatırımlar yapılmasına,  insanlarımız aynı haklara sahip olmasına rağmen Kürt meselesi adı altında doğumuzla uğraşılmasının altında ne yatmaktadır?

Vatansever Kürt kardeşlerimizin bizden daha çok vatanına sahip çıkacağından şüphemiz yoktur; bunu hayatımızın her anında görmekteyiz. Ancak PKK ile iş birliği yapan bazı ayrılıkçı grupların dış mihraklarla hareket etmesinin önlenmesi ve olası bir Türkiye-İsrail-ABD savaşında kalenin içinin sağlam alınması gerekir.

İşte devlet aklı burada devreye giriyor. Her şeye rağmen yaraya tuz basıp, o acıyı çekmesine rağmen “Gel konuş ve örgütü dağıt” demek zorunda kalır devlet.

Devletler, geleceğini dizayn ederken öfkeyle değil, mantıkla hareket etmek zorundadır. 

Devlet aklı unutturur ama unutmaz; uyuyan bir volkan gibidir. Sabrının sonuna gelindiğinde nerede, nasıl patlayacağını iyi hesap eder.

Ülkemizde bazı dışa bağımlı siyasi partiler bu mantığı anlasa da kabul etmeleri mümkün değildir.

PKK’nin “siyasi kanadıyla” kol kola seçime girmelerine rağmen PKK’nın silah bırakma çağrısına olumsuz bakan bir akıl ile bu ülkenin savaşa girebileceğini düşünebiliyor musunuz?

Düşmanı karşınızda ararken, arkanızdan gelen hançerlere çare aramak, devletin en doğal hakkıdır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “Sayın Devlet Bey’in söylediklerinin arkasındayız” demesi, müşterek bir aklın harekete geçtiği, devlet aklının planlaması anlamına gelir.

Şanlı tarihimizde görmekteyiz ki, üç bin yıllık Türk devletleri zaman zaman yapılarında zafiyet gösterse de güçlü liderler zamanında devletler yüz yıllarca ayakta kalmış; halkları ve ümmetleri zalimler karşısında muhafaza etmiştir.

Zalimlerin en zalimi, alçakların en alçağı Siyonist Yahudilere karşı insanlık bir imtihandadır. Bu zamana kadar insanlık, sınıfta kaldığına şahitlik etmekteyiz. 

Ancak Türkiye hariç, yıkamadıkları kaleyi her taraftan Amerikan üsleriyle çevirdiler, belli ki büyük bir savaş bizi beklemekte.

Mesele, bu oyunu Rabbin izinden giderek, büyük oyun kurucu ve kurgulayıcı  Rabbinle beraber başlarına yıkabilmekte.

Buna Türkiye hazır mı? Halk olarak biz bilmiyoruz, hazır mı?

Yukarısı ve onların da üzerinde olan Rab en iyisini bilir. Allah, ülkemizi ve bu ümmeti korusun ve muhafaza etsin.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
... ...