Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


ÇOK ÜZGÜNÜM

Dün sabah için 'İsrail'in İran'ı vuracağı' haberleri yayıldı. Yazılı ve görsel basında bu konuda haberler vardı. Vurmayınca, cesaret edemedi dedim. Ve herkes gibi ben de sevindim.



      Bu konuda dayanağım şuydu. İran beş bin yıllık bir geçmişi olan devlettir. Pers İmparatorluğu. Böyle bir deneyimi var. Maalesef bu sabah vurdu hem de çok anlamlı bir günde. Müslümanların birlik ve beraberliklerini ilan ettikleri haftalık toplantılarının olduğu cuma günü sabaha karşı.  Cuma gecesi. Bu aslında çok anlamlı bir mesaj.
      Hem müslüman bir ülkeye vurulmuş olması beni üzdü ve hem de hedefte biz varız diye üzüldüm. Türkiye var. Çünkü onların bu saldırganlığı gösteriyor ki zihinlerinin tahtında müstetir. Onlara göre 'arz-ı mev'ud/vaat edilmiş topraklar hikayesi' gün begün gerçekleşiyor. Adamlar topraklarını genişletiyor. Tabi biz müslümanlar bölük pörçük haldeyiz. 'Şia' ve 'Sünni' diye iki ana gruba ayrılmışız. Şia, kendi içinde onlarca fırkaya, sünnilik de, kendi içinde o kadar mezhebe ve tarîkate/cemaate bölünmüş. Öyle ki bunlardan bazıları arasında sertliğe varacak şekilde rekabet de var. Müslümanların bu bölük pörçük halini ifade etmek için Cumhurbaşkanımız vaktiyle İran Cumhurbaşkanı ve Suudi Arabistan Kralı ile yaptığı devletler arası görüşmenin basın toplantısında onlara hitaben kamuoyuna şöyle açıklama yapmıştı -videosu google ve yutupta var-, 'benim 'şiîlik' diye dinim yok, 'sünnîlik' diye de bir dinim yok, benim 'İslâm' diye dinim var, biz İslâm ortak paydasında buluşalım, mezheplerimizi önceleyerek birbirimizle kavga etmeyelim, Benim kitabım Kur'an-ı Kerim, Peygamberim de Hz Muhammed Aleyhisselam'dır'. Bu çok önemli bir tespitti ve çok doğruydu.
      Müslümanlar onlarca cemaate ve onlarca mezheplere bölünerek birbirini yeyedursun. Siyonistler günbegün topraklarını genişletiyor. Çok tehlikeli ve kritik günlerdeyiz. Bu bölük pörçüklük için Mehmet Akif diyor ya, 
     'Sen, ben desin efrad aradan Vahdet'i kaldır, 
      Milletler için işte kıyamet o zamandır'.
      Ne şiilik işe yaradı ve ne de sünnilik. Adamlar Filistin'de beş yüz bin insanı doğradı. Şimdi de İran'a saldırdı. Esas amaç biziz yani Türkiye. Müslüman kardeş Irak'a bakın. İran'a hava sahasını kapattı. Zaten geçmişte haçlıların oyununa gelerek sekiz sene onlarla savaşmadı mı? Aynı oranda İran da Irak'la savaştı haçlıların oyuna gelerek. Yirmi yedi yıl sonra Dağlık Karabağ'ı geri aldığımız gibi bir gün bu sorunları çözer miyiz? diye düşünüyorum. Namık Kemal'in,
      'Ecdadımızın heybeti, maruf u cihandır, 
      Fıtrat değişir sanma, kan yine o kandır' diyebileceğimiz günler gelir mi?
      Gelir umarım. Ama yakın zamanda bu siyonistlere ve onları destekleyen hristiyanlara 'durun, bu kadar da olmaz' demesi ve olaylara müdahil olması için yahudilere göre kral Davud'un soyundan, hristiyanlara göre de onların peygamberi Hz. İsa mesih olarak gelecek ya. Bir türlü geldkleri de yok -tabi böyle bir durum yok, bu bir israiliyyat bilgisi olarak bizim kaynaklara bulaşmış, bu konuda vaktiyle en çok yazı kaleme alanların en başında gelenlerden birisiyim ki bu yazılarım halen gogulda mahfuzdur, bu konu şu anda gündemimiz değil--. Bir de bu kadar katliam, mesih bekleyenlerin ifade ettikleri üzere söz konusu mesihin 'gelip de katliamlara müdahil olacağı Kudüs ve çevresinde gerçekleşiyor' ama nedense bu mesih de bir türlü gelmiyor. Yahu bir gelse de bunlara 'bir durun' dese. Yakın geçmişte basına yansıdığı kadarı ile 'Türkiye'de bir sürü cemaati biz kurduk' diye yabancı bir istihbarat itirafta bulunmuştu. Bu da çok ilginç. Bütün bunlar biraz daha bölük bölük olsun ve yesinler birbirlerini, rüzgârları gitsin/güçleri kaybolsun.
      Kardeşlerim her gün gözlerimin önünde. doğranıyor. Ben de müslüman olduğumu söylüyorum. 
      Bunun hesabını veremeyeceğim. Onun için üzgünüm..

LÖSEV BAĞIŞLARINIZ İÇİN