İki dakika sonra bir vatandaş geldi yetmişli yaşlarda,omzunda büyükçe bezden bir torba, elinde ise bir baston. Bastonu ters tutması demek, adamın cami adabının mevcut olduğunun kanıtı! Adam oturur oturmaz “Ah, of, ah, of” demeye başladı. Sağa sola bakınıyor, “ah, of” demeye devam ediyor. Camilerin sempatik adamı Cüneyt adamın yanına giderek bir sandalye uzattı. Cüneyt gidene kadar adam kendine sandalye bulup oturdu. Oturur oturmaz konuşmaya başladı. Cüneyt bir şeyler sordu adam “Kulağım işitmiyor, duymuyorum” dedi birkaç kez. Bana sağ dizini gösteriyor ve “çok ağrıyor dayanılacakla gibi değil. Ameliyat oldum ama ağrı dinmedi, bakalım ne kadar daha devam edecek” dedi ve tabii oflamaya, poflayama devam etti. “Ah, oflar” arasında bir süre devam etti. Sonra cebinden çıkardığı cep telefonu ile oynamaya başladı. Ne hikmetse adamın ne oflaması kaldı ne poflaması! Enteresan değil mi?
İnsan şaşırıyor, nasıl böyle bir şey olabilir diye… Adam ağrıdan kıvrım kıvrım kırılıyor ama bir cep telefonuna bakışı ile ne ağrısı kalıyor ne sızısı. Çok merak ediyorum bu vatandaş cep telefonu ile oynayan oğlu veya kızına, ya da torunlarına hoşgörülü davranabiliyor mu telefonu kullanma konusunda? Yoksa evde kral olup elinde kırbaçla çocuk mu kovalıyor. Tabii benim bu düşüncem çok abartılı da ama yine de çok düşündürücü değil mi. Buna telefonla oynama değil de hasta için telefon terapisi desek nasıl olur? Ya da Cep telefonunun Kerameti! Acaba hangisi daha uygun?