Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


BU İŞİN ŞAKASI YOK

Bu iş bitmeyecek.  Deniyor ya 'virüs şekil değiştirdi ve yeni varyantları görüldü, artık olduğumuz aşılar onlara tesir etmiyor' diye.


 Bana göre hep palavra laflar, süper güçler artık silah satıp ülkeleri birbileri ile savaştıramıyor ve para kazanamıyorlar. Bunun için dünyanın değişik yerlerine yeni virüs bırakıyorlar.  Neden mi?  İlaç ve aşı satarak para kazansınlar  diye.  Onun için bu iş bitmeyecek gibi görünüyor.  Biraz kinci mi olmalı acaba? Ben çok kinciyimdir, yamuk yapan adamı asla af etmem ve silerim. Hani 'yumuşak atın çiftesi çok sert olur' diye bir atasözü var ya. Bu damar bende annem kanalından var. Dinen doğrumu; elbette asla değil. Ama ben de peygamber değilim ki, nihayetinde bir insanım. Virüse karşı belki bir işe yarar diye bunu söylüyorum.  Hiç unutmuyor ve her an olabilirim diye tedbiri de asla elden bırakmıyorum. Evde, sokakta, okulda, camide, hatta yazın denize girerken bile asla maskesiz dışarı çıkmsdım. Ama yeterli değil. Her türlü tedbire rağmen bir yerden size de bulaşabiliyor.   Bana göre İnsan eli ürünü olan bu mel'un virüs ki bazılarına göre -salgın hastalıktır-, her ne ise; mümkün mertebe tedbirleri elden bırakmadan iyi korunmalıyız. Daha bu sabah namazı, okul servisi çeken bir zat arkada maskesiz namaz kıldı. Ne diyeceksiniz ki. Her gün insanlarla kavga mı edeceğiz? Kimisi bu işe inanıyor, kimisi de inanmıyor. Biz, işte böyle değişik düşüncelere sahip karma bir topluluğuz.  Sanki 'bu işi atlattık' gibi bir hava var.  Oysa ki maske, mesafe ve hijyenik kurallar çok önemli. Gittiğim esnaflarla kavga ediyorum.  Fırında, markette,  kahvehanede, çay ocağında, vs.,  ne maske, ne eldiven kullanılıyor, ne de dükkàn sahibi ya da tezgâhtarlar, ellerini dezenfekte ediyor. Paraya tutuyor,  maskesini elliyor, öksürüyor ve  o şekilde ekmeği tutarak  satış yapıyor. Dün bir kiloluk alış veriş yaptım, adam öksürüyor, balgam atıyor, bu şekilde aldığım ürünü çöpe attım ve otuz liram çöpe gitti. Bu iş eğitim ve kültür meselesi. Kısa sürede böylesi kişileri eğitemezsiniz. Enerjiniz boşuna gider, sinirlenir ve hasta olursunuz. Caydırıcı tedbirler olmalı, çünkü biz korkmadan iş yapmayız. Tarihin derinliklerinden beri asker milletiz, genlerimize işlemış, sert tedbirler olmadan bir türlü hiaya gelmiyor ve biraz gevşeklikte hemen dağıtıyoruz. Aşı olursunuz ya da olmazsınız, ben onu bilmem -olunması yönünde çok yazı yazdım-, ben aşı oldum. İsteyen de olmaz, ama virüsten iyi korunmalı.  Bir yerde haberiniz olmadan virüs sizi yakalayabiliyor. En son İlmar 84'den  yani Marmara İlahiyat 84 mezunu dönem arkadaşım Kırşehir Müftüsü Mehmet Yaman, şu anda entübe durumda. Ankara'daki il müftüleri toplantısına bir gün katılabildi ve rahatsızlığı nedeni ile erken ayrıldı. Telefonla görüştük ki devamlı görüşürüz,  bu konuşmamızdan sonra hastaneye düştü.  Yani 'aşı oldum, virüs kapmam' diye bir garanti de yok. Kendisi aşı olmuştu. Şunu söyleyeceğim,  iki yıldır uygulanan tedbirleri erken ihmal ettik gibi.  Bana göre yanlış yaptık, hemen normalleştik gibi. Somut örnek verir isem; maçların ful halde oynanması, metro, otobüs, gemi ve uçaklarda vs. yan yana oturulması gibi.  Okullarda öğrenciler yan yana oturuyor, hem de kırk kişilik sınıflarda. Çoğu kişi tokalaşmaya başladı, 'aşılıyız, bir şey olmaz..' deniyor, siz tokalaşmadığınızda adam bozuluyor. Ben cenaze namazlarında cemaatle yan yana gelmiyorum, ayrı yerde kılıyorum. Cum'a ve kalabalık namazlarda hemen maske değiştiriyorum.  Bence  bu kış mevsimi ve Ramazan ayı da geçmeli ve gelecek yaz başından itibaren eski hale dönülmeli idi. Ben her gün filasyonda çalışıyorum, bulunduğum mahallede vakalar sıfır iken şu anda yüze yaklaşmış durumda.  Ama 'insan' kavramı, nisyan kökünden geliyor ya. Yani  çok erken unutuyoruz. Unutkan bir yapımız var. Başımıza  gelmeden anlamıyoruz. Aman dikkat. İnsan biraz kinci olmalı sanki. Çünkü kinci olanlar; unutmazlar. Mehmet Yaman aradaşıma ve tüm hastalara şifa diliyorum..