Meridyen Eğitim Kurumları

Dr. Ahmet Bekaroğlu


BİRİNCİL VE EN ÖNEMLİ İBADET

Daha önce başımızdaki virüs belası ile ilgili  iki tane yazı kaleme almıştım. Artık bu konuda daha yazmayacaktım.


Ancak dün bir müftü arkadaşımızın İmam-Hatip olan oğlunun, babasını dinlemeyip aşı olmamakta direnmesi sonucu yoğun bakıma girdiğini duyunca bir yazı daha yazmaya karar verdim. Evet 'aşı olma'  konusunda  uzmanlar ve yetkililer uyarıyor ve çok çaba sarfediyorlar. Maalesef ki her alanda olduğu gibi tıp alanında da üç beş tane muhalif doktorun 'asla aşı olmayın' çağrıları, özellikle de genç ve de güya 'eğitimli olduğunu' iddia eden bir kesimi de etkiliyor.

Bu virüs, 'salgın mı? yoksa 'laboratuvar ürünü mü?' olduğu konusunda uzmanlar iki yıldır görüşlerini belirtiyorlar.  Bu virüs şayet salgın ise; bu beni memnun eder, sevinirim, çünkü bu salgın geçer,  insanlık da gelecek yıllarda rahat eder. Şayet insan ürünü ise ki benim görüşüm bu şekildedir, o zaman yandık, çünkü istendiğinde bir virüs icad edilebiliyor demektir. Gerçi 'burhanınızı getirin' (Neml Suresi, 64. ayet)  ilkesi gereğince somut delil olmadan herhangi bir konuda görüş belirtmemek gerekir.  Dediğim gibi somut delilim yok, sadece kanım var ki o da;  salgın olan bir hastalık, iki ayda dünyanın her kıtasında,  her ülkesine, hatta her şehrine yayılamayacağı'dır. 'Çin'in Vuhan şehrinde ortaya çıkan bu virüs 'savaşta düşmanlara karşı kullanılmak amacıyla icat edildiği, ancak korumadan çıktığı ve yayıldığı' konusunda görüşler var ki bu görüşler de yabana atılır değil. Söz konusu bu virüsün 'mutasyona uğradığı/şekil değiştirdiği ve varyantları olduğu' konusuna da katılmıyorum.  Bence bu virüsü imal edenler, dünyanın belirli bölgelerine yeni virüs bırakıyorlar ve diyorlar ki 'virüs şekil değiştirdi'. Yani süper güçler Irak ve İran savaşında olduğu gibi başka ülkelere yıllar boyu -sanırım bu savaş sekiz sene sürmüştü- silâh satarak yeterince para kazanamıyorlar. Bunun yerine taktik değiştirerek, önce bir virüs icad etme, sonra da bundan korunmak için ilâç ve aşısını üreterek dünyaya pazarlama ve bu şekilde bütçelerini doldurma yolunu seçtiler. Çünkü bakıyorsunuz, 'falanca aşıyı olmaz isen ülkeme giremezsin, ya da ille de şundan  aşılanacaksın' dayatması ile karşı  karşıya kalıyorsunuz.   Her ne ise, diyelim ki bu virüs  salgın ya da insan ürünü ve  bu konuda insanlığın kastı ve kötü niyeti var. Buraya hiç itirazım yok.  Ancak burada iyi niyetli olan bir kesim var onlar da tıp uzmanlarıdır. Yani doktorlar diyor ki, 'biz bu vahşete karşı insanlığı nasıl koruruz'. Bu düşünce ile ilaç da ürettiler,  aşı da.  Bana göre  yanlışa düştüğümüz bir yeri var,  o da;  doktorları da insanlığı katletmek için virüsü icat edenlerle aynı kategoriye alıyoruz.  İşin en vahşi durumu ne biliyor musunuz? O da şudur;  tıp uzmanı olmadığı ve  kendi uzmanlık alanı farklı olduğu halde 'bilmediklerinizi bilenlere sorun' (Nahl Suresi, 43. ayet)  ilkesini çiğneyerek "sakın ola aşı olmayın, çok yakında kalp rahatsızlığından öleceksiniz, kısırlaşacaksınız, doğuramayacaksınız, sizin kanınıza bilmem ne yüklenecek ve uzaktan takip edileceksiniz'  diye  özellikle genç kesimi etkileyen bazıları var. Bunlar da her alanda olduğu gibi tıp alanında da muhalif olan  bir iki doktorun paylaşımlarını dayanak olarak alıyor. Ve maalesef ki bu kişiler, kandırdıkları insanların hayatları ile oynuyorlar. Kişinin kendisi aşı olmayabilir,  ancak,  'aşı olmayın' diyerek bir sürü insanı etkilememeli. Ben iki yıldır filyasyon gurubunda çalışıyorum, nice aşı olmayan insanların komaya girdiğini, aşı olmadığı ve hasta olduğunda ısrar ederek 'ilaçları kullanmayı reddedip' komaya girerek vefat edenleri -bu şekilde en son bizim cami dernek başkanımızın kızı vefat etti- çok gördüm. Dediğim gibi kişi aşı olmayabilir, ama başkalarına 'aşı olmayın' diyemez, kamuoyuna açıklama yapamaz. Devlet buna izin vermemeli diye düşünüyorum.  Kardeşim şu andaki sağlık uzmanlarından, bakanı'ndan, insan şüphe eder mi?  Bakın Sağlık Bakanlığı öyle bir 'Bilim Kurulu' oluşturdu ki,. işi 'ey iman edenler, Allah size emanetleri/işleri ehil olanlara vermenizi emrediyor' (Nisa Suresi, 58. ayet) ilkesi gereğince uzmanlarına teslim etti. Yani bu konuda uzmanlığı/liyakati/yeterliliği baz aldı, bu konuda uzmanların inancına, görúşüne asla bakmadı. Öyle ki Bilim Kurulu'ndaki hocalara bakıyor ve konuşmalarından anlıyorum ki dünya görüşleri çok farklı olan uzman doktorlarımız da var. Bu arada bilim kurulu dışında nice uzmanlarımız var ki 'bir cana hayat veren, tüm insanlığa hayat vermiştir' (Maide Suresi, 32. ayet) inancı ile gecesini gündüzüne katarak çalışıyorlar.  Filasyon çalışmaları sırasında çok karşılaştığım olay var.  Sadece birini anlatayım.  Aşı olmayan, test olmaya gitmeyen ama bütün covid-19 belirtilerini gösteren  kişilere, 'niye aşı olmuyorsunuz?' diye sormuştum. Demişlerdi ki, 'yakında aşı olanlar kalp rahatsızlığından ölecek'.  Onlara demiştim ki, peki bu devlet deli mi ki bütçeden onlarca milyon dolarlar akıtıyor, ilaç ve aşı ithal ediyor, biz vatandaşlarına bedava dağıtıyor,  bu devlet ölüm mü satın alıyor? Devlet madem 'vatandaşlarını öldürmek istiyor'  öyle ise aşı ve ilaç ithal etmez,  masrafa girmez, dövizler bîtçede kalır ve vatandaşlarını masrafa girmeden öldürür.  Bu çok bilmişler buna cevap verememiş ve susmuşlardı. Bunlar farklı iş yerlerinde çalışan kişilerdi  onlara demiştim ki, 'ya tekrar her taraf kapanır yani tam kapanmaya geçilir ise' ne yapacaksınız? Aşı olmayanların  savunmalarına bakın ve çelişkiyi görün, demişlerdi ki, 'toplumun belirli kesimi aşı olduğu için toplum bağışıklık kazanır, artık daha hiçbir yer kapanmaz'. Şimdi devlet ne yapsın?  Bütün tedbirleri alıyor, ama bunu uygulanacak olan benim yani vatandaş. Başarı alınan tedbirleri uygulamakla doğru orantılıdır. Yani iş vatandaşın eğitim seviyesi ile doğru orantılı. Şöyle bitireyim; dinimiz 'Yaratan Rabbı'nın adı ile oku..' (Alak Suresi, 1-5. ayetler) emri ile bilimsel çalışmayı başlatır, bilimin üretilerini kendi ürünü gibi görür. Bunun için İslam Dini'nde birincil ve en önemli ibadet; bilim üretmek ve bilime inanmaktır. Bunun için Kur'an-ı Kerim 'Oku' emri  ile başlamıştır. Aksi takdirde başka bir öğreti ile başlardı..