Filiz Şimşek

Tarih: 18.12.2018 12:35

Arazi Gaspı

Facebook Twitter Linked-in

Şu an kısa tutmaya çalışacağım bir yazı yazmaya gayret etmekteyim. Genelde haddimi bilen, üslubu düzgün bir insanımdır fakat bu yazıda üslubuma hakim olamayabileceğimi şimdiden belirtmek lüzumu hissediyorum.

Evimizin bulunduğu arsayı 1978 yılında 200 m2 olarak Metin Kaya Çağlayan?dan satın almıştık. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra babama bir bakkal dükkanı açacak olduğumuzdan 100 m2?sini Metin Kaya Çağlayan?a geri satmamız gerekti.Benim ilkokulu bitirdiğim yıl şu anda oturmakta olduğumuz evin yerine bir ev yaptık.12 Yaşımdan beri 1996 yılında yanarak yerine yenisi yapılmış olan evde yaşamaktayız.

Kasap Çayırı denen bu yer Sarıyer?den Rumeli Feneri?ne giderken, Maden Mahallesi?nden sonra bir yer.Biz burada oturmaya başladığımızda toplasanız belki 50 tane ev yoktu.Halen Kasap Çayırı?nda çok fazla ev yok.Fakat etrafımız Acarlar, Turyapı Sarıyer Evleri, Koç Üniversitesi Batı Kampüsü, Emlak Konut Koru Evleri, Yonca Evleri, Sinpaş Boğaziçi Malikaneleri, Kiptaş Sarıyer Konutları, Medyakent Sitesi, Boğaziçi Park Evleri, Vadi Evleri, Noya Göl Evleri ile (Saymayı unuttuğum varsa kendilerinin aflarına sığınırım.) çevrilmiş durumda. Şu an içlerinde iskan ve tapu almış olanlar hangileridir bilemiyorum fakat Kasap Çayırı?nda 100 m2 olarak satışa sunulup, parası ödenerek normal, sıradan, dişinden tırnağından alınterini akıtarak satın alınmış olan arsalar ve Emlak Konut Koru Evleri?nin bulunduğu yer dışında burada tapulu hiçbir arazi yoktu! Saydığım tüm siteler  vaktinde hazine ve orman arazisi olan alanlara yapılmış olup, inşaat öncesi veya sonrasında resmi kurumlarla, kanunlarla sakıncalı durumları ortadan ya kaldırılmış ya da artık içlerinde oturanlar olduğundan haklarında çıkartılacak yeni yasaları haklı olarak beklemekteler.

*Onlar hakları olanı haklı olarak beklerken, artık nüfusu bu kadar kabarmış, çoğu köyden daha fazla, bazı ilçelerden bile daha büyük nüfusa sahip bu bölgenin halen bir mahalle muhtarı bulunmamaktadır. Aynı evde yaşayan insanların bir kısmı Zekeriyaköy Muhtarlığı?na, bazıları da Maden Mahallesi Muhtarlığı?na bağlı!

Yine haklı olarak evlerinin iskan sorununun halledilmesini bekleyen bu kadar insanın haklarını talep etmek hakları, fakat Kasap Çayırı?nda en az 100 m2 arsası olan insanların hiçbir hakları yok!

Bizim 100 m2 arsamızın üzerindeki evimiz yanmadan önce, yani 1996 yılından önceki bir tarihte (Şu an tam tarihleri anımsayamıyorum.) hemen yanımızdaki parseli de (100 m2) Metin Kaya Çağlayan?dan satın aldık.Tapu dairesinde herhangi bir sorun yaşamadan, sonradan aldığımız arsa ile varolan tapumuz birleştirildi.Şimdi yine tam yılını anımsayamadığım bir süre sonra onun yanındaki parseli (100 m2) de satın aldık ve toplam arsamız 300 m2 olmuş oldu.Son parseli aldığımızda, bizim gibi başka komşularımızdan da, çoğunlukla ev ve arsalarına bitişik olan parselleri alanlar oldu.Bu toplu alım sonrasında, ödemelerimiz bittikten sonra gidilen tapu dairesinde değişen kanunlar yüzünden bizlere tapu verilemeyeceğini öğrendik.Yanlış bir bilgi yazmak istemem fakat sanırım büyük bir araziye sahip kişinin bu araziyi parsellere bölüp satamayacağı gibi bir kanun değişikliği.Bunun üzerine görüşülen Metin Kaya Çağlayan kendisini mahkemeye vermemizi, kendi avukatlarının bizim için de mahkemeye gireceklerini söyledi.Açılan davada özetle; Metin Kaya Çağlayan?ın bazı avukatları kendisini savunup ?Biz bu kişilere arsa sattık? dediler, diğer bazı avukatları da arsa alan bizleri savunup ?Biz bu arsaları bedelini ödeyerek satın aldık? dediler. Tapu ve belki başka dairelere yazıp bilgi alan mahkeme, bu arsaların satıldığını, kanunlarda olan değişiklik nedeni ile yeni sahiplerine tapu verilemese de kullanım hakkının bedelini ödeyerek satın alan kişilere ait olduğunu, başka kimselere satılamayacağını belirten bir zilliyet kararı verildi.

Fakat bu yerden kimsenin gözü hiçbir vakit eksik olamadı. Üslubuma hakim olacaktım ya, olamıyorum; gözleri çıksın İnşallah. Senelerdir  bu arazide yaşamakta olan, hem de zor şartlarda yaşamakta olan bizler, gidip bir yerlerde gözümüze kestirdiğimiz bir yerlere gecekondu kondurmadığımız, orman kesip içine kestiğimiz ağaçlardan avcı kulübeleri, şekerden, çikolatadan cadı kulübeleri yapmayı akıl edemediğimiz için olsa gerek, önüne gelen zaten sahipleri var olan bu araziyi elimizden almak istiyor! ?Çok mu sevdin burayı, gel kardeşim, pazarlığımızı edelim, gönlümü hoş et, al senin olsun hayrını gör?, diyesimiz var Vallahi.

Ama olmaz. İnsanlık tarihi böyle değil. Güçlü ülke isen; baharatı, kömürü, elması, petrolü için, bunları olup çıkarıp işleyecek bilgi, beceri ve maddiyattan yoksun ülkeyi sömürgeleştireceksin. Daha ileriki yıllarda, sömürgecilikten vazgeçildiği zamanlarda, kimyasal silah bahane edip işgal edeceksin, ekonomisi ile oynayıp kendine mahkum edeceksin, bölücülük veya olmadı askeri darbe çıkaracak, yine kendine mahkum edeceksin. Güçlü insan isen fakir gördüğünün elinden lokmasını bilabedel alacaksın. Çünkü buna hakkın var. Sen güçlüsün, güzelsin, zenginsin. Her şeyin en iyisine sen sahip olmak zorundasın. Belki bu yüzden fakirler zenginlerden 500 sene önce cennete gireceklerdir.

En son sanırım geçen yıl Mart ayında olabilir (Sarıyer Yerel Gazeteleri?nden bile takip edilebilir.) Kasap Çayırı?nın, bizim gibi Boğaz görmeyen alt kısımlarında CHP?li Sarıyer Belediyesi arazi kapamaya gayret etti. Bildiğim kadarı ile dava açmış olanlar var. Dava açmamış olabilir fakat yeri gasp edilmek istenenlerden biri hiçbir akrabalığımız olmayan Ramazan Şimşek. Kendisi bu arazideki tek müstakil tapu sahibidir.1000 m2 civarı Bakanlar Kurulu onaylı müstakil tapusu var. Sarıyer Belediyesi ?Tapusu olmayanlara biz tapu dağıtıyoruz? etkinliği kapsamında, Ramazan Şimşek?e 600 m2 bir tapu fotokopisi vererek, aslını para ödeyerek tapu dairesinden alması gerektiğini bildirdiler.

Son duruma gelmezsem konu çok, çok, ama çok uzayacak. En kısasından; çeşitli belediyeler, çeşitli kooperatifler, çeşitli inşaat firmaları, yoldan geçerken gözü ?A burada boş Boğaz manzaralı arazi varmış? ı gören gözler, sağolsunlar, ?Burası bizim olsun, para da vermeyelim, buradakiler zaten fakirdir, hadi onları kovup villa, site yapalım? arzusuna kapılmaktalar.

Bizim evin karşısında Metin Kaya Çağlayan?ın kendisinin ikamet etmekte olduğu, içerisinde 4 katlı bir villa, 2,5 kat müştemilat, yüzme havuzu bulunan arazisi vardı. Birkaç yıl önce bir takım borçları yüzünden banka el koydu. Sanırım o bankaya da BDDK el koydu. Herhangi bir el koyandan Evkur satın aldı. Evkur satın aldığı 4 katlı villayı ve müştemilatı beğenmemiş olacak ki, 4 katlı villayı günde 24 saat çalışarak yıktı. Yerine başka ve şahsi fikrim mimarisi bu araziye hiç de uymayan, görgüsüzlük abidesi bir başka 4 katlı malikaneyi, yine günde 24 saat çalışarak inşaa etti. Müştemilatın da içini bilemem ama dışında bazı değişiklikler yaptı. Arazi gözlerini doyurmamış olacak ki, alt ve üst taraflarındaki 2 kamuya ait yolu kapattı. Bu inşaatlar sırasında, sabaha karşı 02:00-03:00 civarı 4 hazır beton aracı ile beton döktükleri gece, cinnet geçiren insanların psikolojisini tam olarak anladım ve önüme gelen, adresini, telefonunu bulduğum her yere kendilerini şikayet ettim.

*Mahalle muhtarı talebinden sonraki ikinci dileğim; hiçbir firmanın günde 24 saat çalışarak inşaat yapamamasıdır.  

Bu yapıda bildiğimiz kadarı ile halen düzenli olarak yaşayan kimse bulunmamaktadır. Gelgelelim bu malikane için muhtarı olmayan mahallemizde çeşitli rivayetler konuşulmaya devam etmektedir. En yaygın olanı; binanın Türkiye?ye döndüğünde Fethullah Gülen?in yaşaması için inşaa edildiğidir. Belki de bu yüzden; asıl mesleği faizle para kazanmak olup inşaat firması olmadığından ?Ben yaptım, oldu? demeyen Evkur firması  da Kasap Çayırı?nın Boğaz gören kesimine gözünü dikti.Hayır yani görenin gözünün kaldığı yere onlar neden göz dikmesinler değil mi? Bizimkisi de laf.

Devamlı olarak ölüm döşeğinde, ağır hasta olduğu söylenip, bir zamanlar Türkiye?nin arsa kralı olarak bilinen Metin Kaya Çağlayan, Marmaris köylülerinin ya da Kasap Çayırı?nda çoğunluğu Almanya?da çalışan gurbetçilerin ahlarını çokça aldığından  mıdır can veremez iken, bundan ?Acep benim sonum nice olur?? demeyi akıl etmeyen oğlu, babasının vergi borçlarını ödemesi karşılığında Kasap Çayırı 298 no.lu adada kendilerinde kalan parselleri ve sınır taşları ile yol olduğu belirlenmiş, asfalt dökülmüş, fakat hiçbir zaman tapuda yol olduğu gösterilmemiş yerleri Evkur?a satmış! Evkur ne yapsın? İçinde (Yine tam sayıyı hatırlayamadığım; 62 veya 68) hak sahipleri varmış, 13 tane ev ve içlerinde yaşayan insanlar varmış. Kime ne? Fethullah Gülen gerçekten bir gün ülkeye dönecek olursa kendisine yakın bulunmak isteyecek sevenleri için şimdiden ikametgah ayarlamak faydalı olacaktır. Bunun içinde de en uygun yer tabii ki o malikanenin karşısındaki Boğaz manzaralı arazi!

Ben yazarken daraldım. Allah okuyanın yardımcısı olsun. Sonuç; geçenlerde polis emeklisi İsmail Biri arsasının vergisini ödemeye çalıştığında arsasını bulamıyor. Komedi gibi ama değil. Adam gerçekten vergi dairesinde filan arsasını bulamıyor. İnternette araştırıyor ve ertesi gün arsasının Çağlayan Adliyesi?nde davası olduğu bilgisini ediniyor. Konu komşu toplanıp ne olduğu hakkında hiçbir bilgilerinin olmadığı bu duruşmaya gidiyorlar. Evkur firmasının üstün zekalı avukatı 62 veya 68 hak sahibinin en azı 100 m2, en fazlası 800 m2 olan yerlerini kendi arazilerine katmalarının hakları olduğu, bunu çok istedikleri, buna çok ihtiyaçları olduğu, o hak sahiplerinin hakları ile ilgili bilgi kırıntılarının dahi olmadığı, zaten onların fakir olduklarından karın açlığına kömür madenlerinde çalıştırılmalarında hiçbir mahzur olmadığı gibi bir dava açmış.

*Şimdi ben ne mi istiyorum? İlk tercih; bizi şimdi ve sonsuza kadar rahat bıraksınlar istiyorum. Bugün bunlar olmasa yarın başka biri, illaki bizi burada rahat bırakmayacaklarsa, bugün itibari ile, annemin üzerine 200 m2 hisseli tapusu, daha geçtiğimiz martta meyve ağaçları ektiğim ve tapusu verilmeyip ödeme senetleri olan  100 m2?lik kısmı olmak üzere toplam 300 m2 arsamız ve üzerindeki  105-107 m2 evimiz için, pazarlık paysız 1.600.000,00-TL. ödesinler. Bunun dışında çeşitli bahaneler, bugün başka, yarın onlar araziye sahip olunca işlerine gelecek şekilde değiştirilip başka olacak olan kanunlar ile, kibarcasını bulamıyorum, dolandırılmayalım istiyorum. Satmak gibi bir niyetim olmayan bir evi neden vereyim? Daha geçen yıl diktiğim 17 tane meyve ağacının meyvelerini neden yemeyeyim? O son aldığımız ve tapusu verilmeyen, ödeme senetleri ile bizim olduğu ispatlı arsanın senetlerinin ödendiği parada, çocuk yaşta iken kazandığımız kız kardeşim ve benim paramız var. Alakasız gelse de yazacağım. Rumeli Feneri?nde midye, salyangoz ayıklanıp Fransa ve Japonya?ya ihraç edilen bir fabrika vardı. Kardeşim ve ben ortaokul ve lise yıllarında tüm yaz tatillerimizi orada çalışarak geçirdik. Çok pis bir koku olurdu. Midye ve salyangozlar buhar kazanlarında pişirilirdi. O buhar bir yandan, bütün gün deniz suyunun içinde olan el ve ayaklar bir yandan, orada çalışan hemen hemen tüm çocuklar seneler sonra ciğerlerinden tedavi gördü. Bende de oranın acısı 26 yaşımda çıktı ve ciğerlerimden tedavi oldum. O tapusu verilmeyen arsada orada kazanılmış para var. Abartısız ve seviyesizce söylüyorum ki; orada çalışırken insanın sadece alnından değil, tüm vücudundan ter damlıyor. Komşunun da komşuda hakkı olduğu düşünülürse, ben sadece kendi yerimizi değil, komşularımın da haklarını kimseye helal etmem. Bizimle konuşulmadan, hakkımız verilmeden, mahkeme kararı imiş, Belediye rayici imiş, hiç biri umurumda değil. Vergi, tapu dairelerine ne ibra ettiklerini bilmiyorum fakat burada arazi, bina, daire fiyatları milyon dolarlar üzerinden konuşuluyor, metrekare fiyatları binlerce dolar ile ifade ediliyor. Ha ?Bunlar paradan anlamaz, ne verirsek sevinir, çıkar gider, yerlerini bize terk ederler? diye düşünüyorlarsa hayal kuruyorlar. Bir şekilde işlerini bu dünyada halletmeye kalkarlarsa Vallahi, Billahi, Tallahi; bu işe karışan her kes ile, Allah?ın sahibi olduğu günde,  günahları ve sevapları birbirine eşit şekilde karşı karşıya getirilsek, yeminler ediyorum ki ?Cehennemin dibinde yansınlar ve hiç oradan çıkmasınlar? demek niyetindeyim. İnşallah Allah bana bunu unutturmasın, onlara rahim sıfatı ile bakmasın.

 

  

KASAP ÇAYIRI`NDAKİ ADAM
Filiz ŞİMŞEK
 
 
 
Ek alanı
 
 
 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
... ...