Tarih: 13.11.2021 13:18
Türk Devletleri Teşkilatı bölgeye heyecan getirdi
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Devlet Başkanları 8. Zirvesi’nde Türk Konseyi’nin adının "Türk Devletleri Teşkilatı" olarak değiştirilmesi heyecana neden oldu.
Azerbaycanlı analist Turan Rzayev, özellikle zirvede alınan dört kararın önemli olduğunu söyledi. Bu sadece örgütün ismiyle ilgili değil, aynı zamanda isme paralel olarak statüsünün değiştirilmesiyle de ilgili olduğunu belirten Rzayev, "Dünya pratiğine bakarsak, bugün birçok uluslararası ve bölgesel örgütün farklı isim ve statüler altında oluşturulduğunu, daha sonra isimleriyle statülerini değiştirdiğini görebiliriz. Örneğin, ’Avrupa Çelik ve Kömür Topluluğu’ olarak kurulan ve bugün ’Avrupa Birliği’ olarak bildiğimiz Avrupa’da çelik ve kömür endüstrisinin örgütlenmesi, ekonomik ilişkilerin oluşmasını içeriyordu. Ancak bugün ’Avrupa Birliği’ sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal, yasal, kültürel, siyasi, diplomatik ve bir anlamda askeri konuları da içermektedir. Bu anlamda Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi’nin adının ’Türk Devletleri Teşkilatı’ olarak değiştirilmesine, önümüzdeki yıllarda örgütün ’Avrupa Birliği’ benzeri bir kuruluşa geçişinin de eşlik edeceğini söyleyebiliriz" dedi.
Türkiye’nin uzun yıllardır Avrupa Birliği’ne katılmaya çalıştığını, ancak çeşitli sebeplerle suni engellere ve çifte standarda maruz bırakıldığını ifade eden Rzayev, "Ancak her seferinde başvurusu başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu nedenle, Ankara, Avrupa Birliği’ne katılmak yerine, Avrupa ülkelerinin zamanında yaptığını yapmak, yani ortak bir dil ile benzersiz bir Türk devletleri teşkilatı oluşturmak istiyor. İkinci olarak, Türk Devletleri Teşkilatı’nda Türkmenistan’a gözlemci statüsü verilmesine karar verildi. Bu önemli bir olaydır. Çünkü Türkmenistan, diğer Türk ülkelerinden farklı olarak uluslararası kuruluşlara, askeri ittifaklara ve hatta ikili ilişkilere kapalı bir ülkedir. Diğer Türk ülkeleri bağımsızlıktan sonra birçok uluslararası kuruluşa üye olup dünyaya entegre olsalar da Türkmenistan’da durum böyle değildi. Ne yazık ki, Aşkabat’ın temkinli dış politikası, köklü Türk ülkeleri için aynıydı. Bu anlamda Türkmenistan’ın örgüte üyeliği bugün çok önemli bir olaydır" diye konuştu.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’e nişan verilmesi
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e Karabağ Zaferi dolayısıyla Türk Konseyi adına "Türk Dünyası Ali Nişanı" verilmesini de değerlendiren Rzayev, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türk dünyasının en büyük ödülü ile ödüllendirilmesi, Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın büyük kişiliğine, Türk dünyasındaki liderliğine, uluslararası arenada ve Türkçe konuşan ülkeler arasındaki yüksek itibarına önemli bir katkıdır. Bölgede kalıcı barış ve istikrara yol açan tarihi zafere eşsiz katkısına layık bir övgü. Bu madalyanın aynı zamanda bir zafer işareti olduğunu da belirtmeliyim. Yani bundan sonra bu madalyayı alacak olan Türk liderin en az 44 günlük bir savaş zaferi elde etmesi gerekiyor. Bütün bunlara rağmen, madalyanın kendisiyle ilgili bir noktanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Madalya üzerindeki yazıları İngilizce yazmak doğru değil. Mesele şu ki, bu ’Türk Dünyasının Ali Nişanı’dır. ’Türk Dünyasının Ali Nişanı’nın üzerine eski Türk alfabesi ile yazmak daha yerinde olacaktır."
Türk Devletleri Teşkilatı Barış Gücü
Konseyin 20 yıllık bir plan belirlediğini vurgulayan Rzayev, "Teşkilata yeni üyelerin ve gözlemci üyelerin katılımı. Gelecekte, teşkilat içinde nüfusa sahip birçok kuruluşun veya Türk olmayan ülkelerin gözlemci olarak kabul edilmesi muhtemeldir. Örneğin Rusya Federasyonu iyi bir örnektir. Örgüt içinde ortak para birimi konusu, vize uygulamasının kaldırılması ve gümrük vergilerinin düşürülmesi ve hatta tamamen kaldırılması önümüzdeki 20 yıl için örgütün ana konuları olabilir. Pek çok uzmanın aksine, artık Türk ülkelerinin veya ’Türk Devletleri Teşkilatı’nın ortak bir orduya değil, ortak bir barış gücüne ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Yani ortak bir ordunun oluşturulması uzun zaman alır ve dünya toplumu tarafından farklı anlaşılabilir. Ancak, üye devletlerin tek bir barış gücünün varlığı, hem örgütün uluslararası arenadaki prestijini artırabilir hem de çeşitli çatışma yataklarındaki çatışmaları çözebilir. Prensip olarak Türk ülkeleri, özellikle Türkiye bunu ayrı ayrı yapıyor. Türkiye’nin Karabağ dahil birçok bölgede barışı koruma faaliyetleri takdire şayandır. Bu anlamda önümüzdeki 20 yıl için bu fikir gündemde olmalıdır. Bu olursa, Karabağ gibi çatışmalarda Rusya’nın değil Türk Devletleri Teşkilatı’nın barış gücü askerlerinin konuşlandırılmasına tanık olacağız" değerlendirmesinde bulundu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...