Tarih: 01.05.2020 14:00
Prof. Dr. Nükhet Çıkrıkçı: “Ulusal eğitim sistemimiz önemli bir deneyim kazandı”
Covid-19 pandemisi nedeniyle online sisteme geçen eğitim sistemini değerlendiren Prof. Dr. Nükhet Çıkrıkçı, sürecin Türk milli eğitimi için büyük bir deneyim olduğunu ifade ederek, “Yüz yüze eğitime geri döndüğümüzde bu deneyim çok işimize yarayacak” dedi.
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi nedeniyle Türkiye, 23 Mart tarihinden itibaren uzaktan eğitime başladı. 31 Mayıs tarihine kadar uzatılan uzaktan eğitim süreci nedeniyle Liselere Giriş Sınavı (LGS) ve Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nın (YKS) durumunun ne olacağı da tartışma konusu oldu. Süreci değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi Ölçme ve Değerlendirme Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. R. Nükhet Çıkrıkçı, pandemi döneminde online ve uzaktan eğitim uygulamasına geçilmesinin Türk milli eğitimine bu konuda büyük bir deneyim kazandırdığını söyledi.
“Altyapımız zaten vardı”
Türkiye eğitim sisteminin bilgisayar destekli uzaktan eğitim konusunda halihazırda azımsanmayacak düzeyde bilgi, altyapı ve deneyim sahibi olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Çıkrıkçı, “Uzaktan eğitim süreci, hem temel eğitim, orta öğretim hem de yüksek öğretim düzeyinde sürecin aksamasına meydan vermeden büyük ölçüde yürütülebiliyor. Bu süreç, eğitimin her kademesindeki online eğitimde güçlü ve zayıf yanlarımızı bize hızlı bir biçimde göstermekte. Bu konuda fotoğrafı iyi çekmek ve sonrasında da bu fotoğrafı iyi okumak gerekir. Bunun yolu da süreç devam ederken başta üniversitelerin, araştırma kurumlarının yapacakları araştırmalarla veri toplamaktır. Topyekûn deneyimlediğimiz bu süreçte, online eğitim uygulamalarının olanaklarından, sınıf içi-yüz yüze eğitim öğretim ortam ve koşullarını zenginleştirmek ve pekiştirmek üzere daha yaygın biçimde nasıl yararlanabileceğimizi görüyoruz” diye konuştu.
LGS ve YKS nasıl olacak
Pandemi süreci nedeniyle 25-26 Temmuz tarihlerine ertelenen YKS ve henüz uygulama tarihi konusunda belirsizlikler taşıyan LGS ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Çıkrıkçı, her iki sınav için de yapılması düşünülen tarihlerde salgının yavaşlayacağı tahmin edilerek yüz yüze sınav yönteminin hedeflendiğini, bunun için hem Milli Eğitim Bakanlığı hem de ÖSYM’nin salgın koşullarında yüz yüze sınavın olabilirlik koşullarının iyice çalışılarak uygulamaya koyulacağını açıkladı. LGS’de sadece birinci dönem konularının sorulacağını hatırlatan Prof. Dr. Çıkrıkçı, “Akıllara doğal olarak bu sınırlamanın, sınavın ölçme gücünü sınırlayıp sınırlamayacağı, ya da sınavın öğrencileri okullara seçmedeki isabetliliği etkileyip etkilemeyeceği sorusu geliyor. Bu soruya “etkiler veya etkilemez” biçiminde hemen net yanıt vermek zor. Bunun yanıtını ölçme alanında yordama geçerliği çalışmaları yaparak vermek mümkün. Bununla birlikte, akademik başarıyı ölçme genel ilkeleri bakımından, bir testin kapsamı, dersin kapsamındaki konuları ve kazanımları ne denli temsil edici soruları içerirse, sınav o ölçüde geçerli kabul edilir. Halk arasında, LGS sınavı olarak da anılan bu sınavın amacı, öğrencisini seçerek alan okullara, temel eğitimdeki öğrenmeler bakımından daha yeterli ve yetkin öğrencileri seçmektir. Bu noktada, konu kapsamı daraltılmış testlerle bu amacın bir ölçüde zedeleneceği söylenebilir” ifadelerini kullandı.
“LGS ve YKS için ortak çözüm ‘ortak kazanımları’ ölçen sorularda”
Sorunun çözümünün öğretim programlarında her sınıf düzeyinde bulunan “ortak kazanımlar”ın ölçülmesinden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Çıkrıkçı, “Özellikle Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanında öğretim programlarının sarmal yapısı gereği, konudan bağımsız olarak sınıflar arasındaki ortak kazanımlar bulunmaktadır. Bu ders alanlarında 5-8 sınıfları arasındaki ortak kazanımları tespit etmek ve bunları ölçecek sorularla sınav yapmak, uygun bir çözüm olacaktır. Bunun yanında hazırlanan soruların şimdilerde yeni nesil sorular olarak adlandırılan, sorunun çözümünde öğrencinin üst düzey düşünme becerilerini (yorumlama, analiz, problem çözme, çıkarımda bulunma vb.) kullanmasını gerektiren türde hazırlanması da testin seçme gücünü artıracaktır. Türkçe, matematik ve fen bilimleri alanında hazırlanacak bu tür soruların zorluğu da sorunun üst düzey düşünme becerisini ne denli gerektirdiğine bağlı olarak artar. Böylece sınavın seçme ve öğrencileri başarılarına göre geçerli ve güvenilir biçiminde sıralama gücü de yükselir. Benzer kaygılar üniversiteye giriş sınavı için de geçerlidir. Aynı çözüm yolu bu sınav için de önerilebilir. Yani, sorular temel akademik becerileri yoklayacak ve öğrencinin yanıtlarken üst düzey düşünme süreçlerini kullandıracak şekilde hazırlanırsa sınavın seçme ve sıralama gücü artar” şeklinde konuştu.
"Koşullar çözüm arayışına itiyor"
LGS’ye 1 milyonun, YKS’yi oluşturan Temel Yeterlilik Testi (TYT), Alan Yeterliliği Testi (AYT) ve Yabancı Dil Testi’ne (YDT) toplam 2 milyonun üzerinde öğrencinin gireceğini hatırlatan Prof. Dr. Nükhet Çıkrıkçı, “Dolayısıyla bu sınavın sonuçları sadece öğrencileri değil, onların yanında ailelerini ve öğretmenlerini de etkiliyor. Ancak herkesin bildiği gibi her kriz beraberinde yeni fırsatları da getirir. Salgın koşulları, eğitim-öğretim ve sınav uygulamalarının olabilen en iyi biçimde yürütülmesi için bizi çözüm arayışlarına zorluyor, problemlere etkin ve pratik çözümler bulmamızı gerektiriyor. Dolayısıyla şimdi yere düştüysek bir avuç toprakla ayağa kalkmanın yolunu da bulabiliriz, bulacağız. Bu konuda bilim ve deneyim, eğitim sistemimiz için en önemli yol gösterici olacaktır” dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...