Tarih: 26.01.2021 09:24
(Özel) Orman Genel Müdürü Karacabey, “Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür”
İSTANBUL (İHA) – Çam ağaçlarının doğaya en çok oksijen sağlayan türlerden olduğuna dikkat çeken Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, “Ormanlar yandığında yanan ağaçlara baktığımızda en çok çam ağaçları görülüyor. O zaman çam ağacı dikmeyelim mantığıyla bakılıyor. Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür. Her türlü bitki ve canlı kendisi için en uygun yaşama alanı orası olduğu için oradadır” dedi.
Türkiye sahip olduğu iklimsel çeşitliliğin etkisiyle farklı türlerde birçok bitkiye ev sahipliği yapıyor. Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey de ormanlarda yer alan ağaç türlerine ilişkin bilgi verdi. Karacabey, iğne yapraklı türlerin oksijen üretimine en çok katkı sağlayan türlerden olduğuna dikkat çekerek konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Ormanlarda daha çok çam ağaçlarının bulunmasıyla ilgili konuşan Karacabey, “Ormanlar yandığında yanan ağaçlara baktığımızda en çok çam ağaçları görülüyor. O zaman çam ağacı dikmeyelim mantığıyla bakılıyor. Ancak Ankara’ya yakın Kızılcahamam ve Bolu’da ülkemizin fosil ormanları var. Oradaki kalıntılara baktığımızda o ağaçların çam ağacı olduğunu görüyoruz. Deniliyor ki; ‘Ülkemizin coğrafyasına uygun bir ağaç türü değil’. Bilimsel ve doğru olmadığını söylemek için bu açıklamayı yapıyorum. Çam ağaçları ülkemizin doğal bitki örtüsüdür. Sarıçam, Karaçam ağaçlarıyla kaplı doğal ormanlarımıza baktığımızda ülkemizin ormanlarının yüzde 51’ine denk geliyor. Bu ağaçların burada bulunmaları tesadüfi değil. Her türlü bitki ve canlı kendisi için en uygun yaşama alanı orası olduğu için oradadır” dedi.
"Bitki haritasında bir takım değişiklikler yaşanmaya başlandığı bilimsel bir gerçek"
Tabiatta oluşturulan tahribatların çeşitli olumsuzlar olarak döndüğünü belirten Karacabey, “Kuraklık, iklim değişikliği, gibi etkenlerle bitki haritasında bir takım değişiklikler yaşanmaya başlandığı bilimsel bir gerçek. Yanan alanların ağaçlandırılması olmak üzere yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarında bu hususu göz önünde bulunduruyoruz. Saf ibreli ağaçlarla, çam, sedir gibi ibreli ağaçlarla ağaçlandırma yapmak yerine, yapraklı ağaç olarak ifade ettiğimiz ceviz, badem, ahlat, mahlep, yabani armut, kuşburnu, alıç gibi meyvesi olan orman ağaçlarıyla yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarını zenginleştirmeye çalışıyoruz. Yapraklı diye ifade ettiğimiz bu ağaçlar hem meyve vererek en başta oradaki yaban hayatının gıda ihtiyacını karşılarken hem ekonomik değeri ile bölgedeki vatandaşlarımızın ekonomisine ve beslenmesine katkı sunacak ağaçlar oluyor. Sadece çam dikmiyoruz” açıklamasını yaptı.
Vatandaşlara çevreye daha duyarlı olmaları çağrısında bulunan Karacabey, şunları kaydetti: “Öncelikle 2020 yılında yaşanan felaketler oldu. Depremler yaşandı, sel çığ felaketleri, yangınlar yaşandı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyorum. Bu tür felaketlerin ülkemizden bir an evvel uzaklaşmasını Rabbim’den niyaz ediyorum. Pandemi döneminde sağlık çalışanlarımız çok büyük sıkıntılar yaşadılar özellikle. Geleceğe Nefes Projesi ile sağlık çalışanlarımız için fidanların sahiplenilmesini sağladık. Orman yangınları açısından zor bir sene geçirdik. Tüm şehitlerimize özellikle 118 orman şehidine Allah’tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum” dedi.
“Doğalın dışına taşımaya kalkarsak biyolojik çeşitliliği ciddi zarara uğratırız”
Ormanlarda çam ağaçlarının çoğunlukta olmasının zaman zaman vatandaşlar tarafından merak edildiğini ifade eden KTÜ Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Salih Terzioğlu, “Ormanlarımızın önemli bir kısmı genel olarak çam diye tanımlanan ağaçlardan oluşuyor. Çam ormanları Türkiye’de en geniş orman oluşturan cins olarak değerlendirebiliriz. Güncel olarak çok tartışılan bir konu olması itibariyle özellikle kızılçam ormanlarımızdaki yangına olan hassasiyet nedeniyle zaman zaman kimi değerlendirmelerle karşılaşıyoruz. Bu ormanların değiştirilmesi yönünde bazı insanlar görüşler öne sürüyorlar. Doğruluğu tartışma konusu, biz şunu çok net biliyoruz. Çam olsun, diğer türler olsun bunlar birer canlı ve her canlının yaşayabildiği bir hücre söz konusu. Belli değerler içerisinde yaşayabiliyorlar. Bu ormanlar oradaki ekolojik dengeye uygun olarak yüzlerce, milyonlarca yıl yaşayagelmiş ormanlardır. Eğer biz bu ormanları doğalın dışına bir noktaya taşımaya kalkarsak biz biyolojik çeşitliliği ciddi zarara uğratmış oluruz” dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...