Tarih: 19.11.2020 10:08
(Özel) Genetik mRNA aşısı faydalı mı zararlı mı
Son günlerde korona virüs ile mücadele konusunda gündemi çokça meşgul ederek önemli bir aşama kaydeden “mRNA” olarak bilinen aşı gurubunun ne ölçüde faydalı veya zararlı olduğu merak ediliyor. Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr.Kaan Yılancıoğlu ise konuyla ilgili; “Üretilen aşılar, detaylıca incelenmeli, sorular sorulmalı, bu teknolojileri sorgulamaya bilim insanları devam etmeli, aşıların uzun süreli etkilerinin ne olacağı kimsenin bir fikri olmaz” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç.Dr.Kaan Yılancıoğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı “mRNA” aşı gurubu ile ilgili kaygılarını paylaşması, kısa süre içinde koronavirüse karşı geliştirilen aşıların güvenirliğini sorgulamaya başlanarak etkilerinin ne olduğu sorusu düşünülmeye başladı. Korona virüs ile ilgili vak’alar son günlerde tırmanışa geçerken, virüse karşı üretilen aşıların ne derece faydalı olduğu ise merak konusu oldu.
"Aşı en ince detayına kadar araştırılarak sorgulanmalı"
Korona virüse karşı 4 tip aşı üretildiğini belirten Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Kaan Yılancıoğlu; “Korona virüsüne karşı birçok çeşit aşı var. Bunlardan bir tanesi protein tipi aşılar, bir diğeri adeoviral aşılar, ötekisi en yeni jenerasyon olan mRNA aşıları, son olarak diğeri ise en eski teknoloji olan normal inaktive edilmiş virüsün oluşturduğu aşı gurubudur. Şimdi bu aşılar arasında bir seçim yapmak bize kalmış bir durumdur. Bu aşı gruplarından “ mRNA” aşıları günümüzde çok fazlaca tartışılmaya başlandı. Aşının bulunması önemli bir unsur, biyoteknolojik olarak bu tarz aşıların yeni teknoloji ile piyasaya çıkması bu kadar konuşulması, bilim açısından çok değerli ama bir taraftan da tabii ki kaygılarımızı da dile getiriyoruz. Çünkü bu teknoloji daha çok yeni bir teknoloji, biz bu yeni teknolojiyi düşünürken, en ince detaylarına kadar ne kadar güvenli olduğunu mutlaka araştırılması gerektiğini güvenlik testlerinin yapılması ve en önemlisi de uzun süreli ne olacağını kimse kestiremiyor. Dolayısıyla uzun süreli güvenlik araştırmalarının ve bunun mutlaka takibinin yapılması gerekli olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.
"Gelişen teknolojiyle yerli ve milli aşının bulunması şart"
Bulunan her yeni aşının 10 ile 15 yılda güvenilirliğini kazandığını belirten Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu; “Hastalığa karşı her yeni teknolojide bulunan aşının araştırılması gerekiyor. Örnek olarak bir aşının araştırılması 10 ile 15 sene kadar süren bir araştırma söz konusudur. Aşının güvenlik açısından neredeyse imkansıza yakın bir süreden geçtiğini bahsedebiliriz. Olumlu sonucu tamamlanan bir aşının 10 ile 15 yıl sonra piyasadan toplandığını biliyoruz. Salgın koşulları var, insanlar artık yoruldu. Ekonomiler çöküyor ve mutlaka bu salgından kurtulmamız gerekiyor ama bu durumun şu anlama gelmemesi gerekiyor yeni teknolojilerin güvendiklerinden tam olarak emin olmadan bunları kabul edelim gibi bir şey de demek olmuyor. Bu durum kısa süreli deneyler yapılıyor, kısa sürede bu aşının da çalışması için güvenlik testleri yapıldı. Yüzde 90-95 civarında etkin olduğu anlaşılmış, kısa süreli güvenlik testlerinde de bir sorun bildirilmedi. Bu çalışmalar güzel şeyler, güzel haberler ama yine de dediğim gibi detaylıca incelenerek, sorular sormaya, bu teknolojileri sorgulamaya bilim insanları devam etmelidir. Uzun süreli etkilerinin ne olacağı hakkında kimsenin bir fikri olmaz. Bende tüm bu durumlardan dolayı bazı kaygılarımdan bahsettim. Bende bütün bilim insanların kafasında olan soruları azıcık dahi olsa sordum. Bizde bir an önce yerli ve milli aşı ne olacak, yerli ve milli aşı ya ne zaman kavuşacağız. Bizim açıkçası en büyük derdimiz budur. Çünkü bizim bu teknolojiye, yerli ve milli teknolojiyle yerli ve milli aşıya ulaşmamız şart” şeklinde konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...