Tarih: 07.05.2020 14:10
"Oruç hem kalp hem ruh sağlığına iyi gelir"
Kardiyoloji Uzmanı Dr. Begüm Öztürk, doğru bir şekilde tutulan orucun hem kalbe hem ruh sağlığına iyi geldiğini söyledi.
Doğru şekilde tutulan bir oruçta günlük kalori alınımının kısıtlanması ile insulin duyarlılığı artmakta, strese dayanma kolaylaşmaktadır. Hatta ayda en az bir gün oruç tutanlarda bile damar sertliğinin daha az olduğu bildirilmiştir diyen Medicana Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Begüm Öztürk orucun kalp hastaları için olumlu bir diğer yönünün de psikolojik etkisi olduğunu ramazan ayında oruç tutan kişinin, olumsuz duygu, düşünce ve davranışlardan uzak durduğunu, ibadet ederken ruhunun temizlendiğini ifade etti. Ulaşılan manevi huzur, kalp hastalarında sıklıkla görülen depresyonun giderilmesi açısından önemli olduğunu da vurguladı.
Dr. Begüm Öztürk şunları söyledi: "Ramazan ayı ve izleyen ay süresince kalp hastalıklarına bağlı hastaneye yatış oranında diğer aylara göre artış olmadığı saptanmıştır. Sağlıklı insanlarda orucun kalp damar hastalıklarını artırıcı bir etkisi olmadığını gösterilmiştir.
Ancak, sıcak ve uzun yaz günlerinde oruç tutmak pek çok kalp hastasında sorun yaratabilir. Aşırı sıvı ve tuz kaybı, kan basıncında aşırı düşmelere, baygınlık gelişmesine yol açabilir hatta kalbin beslenmesinin bozulması sonucunda kalp krizi ve kalp yetersizliğine neden olabilir. Bu durum yaşlı hastalarda daha da belirgin olabilir.
Ramazan ayı ile birlikte kalp hastalığı olanlar ‘Oruç tutmamda sakınca var mı?’, ‘Oruç tutarken ilaçlarımı nasıl kullanmalıyım?’ gibi sorularla sıkça başvurmaya başladılar. Aslında kalp hastaları için oruç tutabilir ya da tutamaz şeklinde bir genelleme yapmak doğru olmaz. Çünkü kalp hastalıkları daha doğrusu kalp-damar hastalıkları çarpıntı gibi basit ritim bozukluklarından ileri evre kalp yetersizliğine kadar geniş bir dağılım göstermektedir. Dolayısıyla kalp hastalarını bireysel olarak değerlendirerek karar vermek gerekir. Yani tüm kalp hastaları oruç tutamaz diye bir genelleme doğru değildir, hastalığın tipi ve şiddetine göre göre karar verilmesi gereklidir.
Oruç tutulan iklim, sahur ile iftar arasındaki süre, iftarda ve sahurda yenilen gıdaların türü ve ne kadar yendiği ile ilaçların içilme düzeninde bozulma olup olmadığı da kişinin sağlık durumunu etkilemektedir.
Genel olarak, kurallarına uygun oruç tutan kalp hastalarında, oruç tutmayan kalp hastalarına kıyasla Ramazan ayı süresince hastalığın farklı seyretmediği, anlamlı kötüleşme olmadığı bilinmektedir. Hatta kurallarına uygun tutulan oruç, hastalarda yararlı sonuçlar doğurmaktadır. Örneğin hipertansiyon hastalarında, ilaçlarına devam etmek koşulu ile oruç tutmak kan basıncında düşmeye ve zayıflamaya yol açmaktadır. Burada önemli olan kalp damar sağlığını göz önünde bulundurarak oruç tutmaktır, yani kullanılan ilaçların aksatılmadan devam edilmesi ve iftar- sahur döneminde doğru beslenilmesidir. Ancak kalp hastaları, oruç tutma kararını mutlaka kendilerini izleyen hekime danışarak almalı ve onun önerisi doğrultusunda davranmalıdır. Çünkü pek çok hastada oruç tutarken ilaç tedavisinin tekrardan düzenlenmesi, doz ayarlaması gerekecektir.
Oruç tutarken beslenme ve uyku düzeninde meydana gelen değişiklikler kalp hastalarının durumunu etkileyebilmektedir. Bu nedenle oruç tutmak isteyen kalp hastaları öncelikle doktorlarına danışmalıdırlar. Genel olarak durumu kontrol altında olan kalp hastaları doktorlarının önerileri doğrultusunda ilaç alım saatlerini düzenleyerek ve bazı beslenme kurallarına uyarak oruç tutabilirler.
Ancak kontrol altında olmayan kalp hastaları ile son 1 ay içinde: Kalp krizi geçirmiş, Koroner damarlarına stent takılmış, Bypass ameliyatı olmuş, Kalp yetersizliği nedeniyle hastaneye yatıp çıkmış hastalar oruç tutmamalıdır.
Kalp hastaları oruç tutarken; Ramazan ayı süresince yeterli ve dengeli beslenmeye özen gösterilmelidir. Ramazan ayında öğünler; sahur ve iftarda iki ana öğün ile iftardan sonra 1-1.5 saat aralıklarla iki ara öğün şeklinde düzenlenmelidir. Hastalar iftarda çok hızlı bir şekilde yemek yememelidir. Bu durum kalp ve damar sistemini olumsuz etkiler. Hastalar günlük hayatlarında dikkat ettikleri tuz ve su alımı kısıtlamalarına aynı şekilde devam etmelidir. Ramazan ayında yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır".
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...