Bugün, hakları için direnen, emekleriyle dünyayı var eden tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Ancak ne yazık ki, kadınlar hâlâ eşitlik ve adalet mücadelesi vermek zorunda bırakılıyor.

Kadına yönelik şiddet, her geçen gün daha da derinleşen ekonomik kriz ve kadın istihdamındaki eşitsizlik, ülkemizin en yakıcı sorunları arasında yer alıyor. Kadınlar, hem çalışma hayatında hem de toplumsal yaşamda ayrımcılığa maruz kalıyor; emeği değersizleştiriliyor. İşsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik en çok kadınları etkiliyor.

Oysa eşit, adil ve demokratik bir toplumun temeli, kadınların özgürce, güven içinde yaşayabildiği bir düzenle mümkündür. Kadınların haklarını savunmak, şiddete ve sömürüye karşı durmak, hepimizin sorumluluğudur. Bizler, kadınların yaşamın her alanında hak ettikleri yeri alabilmeleri için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

8 Mart, yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda dayanışmanın ve mücadelenin günüdür. Hayatın her alanında emeğiyle var olan tüm kadınların önünde saygıyla eğiliyorum. Kadınların eşit ve özgür olduğu bir dünya için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz.