Tarih: 15.11.2022 10:04
KKTC’nin 39. kuruluş yıl dönümüne özel belgesel
Kıbrıs Meselesini ve adadaki Türklerin yaşadıklarını yeniden hatırlatacak olan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Giden Yol” adlı belgesel, Lefkoşa’da düzenlenen lansman ile izleyiciyle buluştu. KKTC’nin 39’uncu kuruluş yıl dönümü öncesi gösterime giren ve büyük beğeni toplayan belgesel, yavru vatanda bugüne kadar yaşananları tarafsız bir şekilde kamuoyuna sunuyor.
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAM) yapımcılığı ve yürütücülüğünde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi katkıları ve iş birliğiyle gerçekleştirilen “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Giden Yol” isimli belgeselin lansmanı, Lefkoşa’daki bir otelde gerçekleştirildi. Tanıtım toplantısına, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı temsilen TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren, Kuzey Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Zorlu Topaloğlu, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları (BUEK) İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel, Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Eral Osmanlar, Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Toycan, KKTC Bakanları, her iki ülkeden bürokratlar, BAU MEDAM Direktörü Ağah Karlıağa ile akademisyenler ve vatandaşlar katıldı.
“Geçmişten günümüze ışık tutacaktır”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kutlanacak 39’uncu kuruluş yıl dönümü öncesi gerçekleştirilen lansmanın açılış konuşmasını yapan Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Eral Osmanlar, “Şahsım ve kurumum adına, üç gün önce Semerkant da düzenlenen 9. Türk Devletleri Teşkilatı Devlet Başkanları Zirvesinde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin gözlemci üye statüsünü almasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye şükranlarımızı iletmesini Sayın Meclis Başkanımız Mustafa Şentop beyefendiden istirham ediyoruz. Kıbrıs Türkü’nün, yani bizlerin şanlı hürriyet mücadelesini anlatan belgeselimizi bugün izleyiciyle buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Biliyoruz ki biz hikayemizi doğru anlatmazsak birilerinin yanlı tarih anlatımına maruz kalacağız. Şayet biz kahramanlarımızı yaşatmazsak yarın çocuklarımız tarihsel gerçekleri yanlış yerlerde arayacak. İşte bu bilinçle Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi ailesi olarak kahramanlarımızın yazdığı destanı bugüne ve yarınlara taşımak istedik. Biz, on yıllarca Rum mezalimine korkusuzca direnen; can vermiş, kan vermiş ama hürriyetinden vazgeçmeyenleriz. KKTC, meclisteki tüm tarafların ortak mutabakatıyla; Kıbrıs Türk Halkı’nın yediden yetmişe desteğiyle ve bağımsızlık aşkıyla kurulmuştur. Geçmişte bu kadar acı ve fedakarlık varken, bugün bizlerin yapması gereken, bu cennet vatanımıza ve 15 Kasım 1983 senesinde kurulan Cumhuriyetimize sahip çıkmak ve onu yüceltmektir. Lansmanını yaptığımız belgesel de bu amaçla hazırlanmış olup geçmişten günümüze ışık tutacak ve ölümsüz bir eser olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne kadar giden yolu anlatacaktır.” dedi.
“Acıları unutturmayacağız”
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Abdullah Eren de, “Kurum olarak dünyanın dört bir tarafındaki soydaşlarımıza hizmet ediyoruz. Bizim millet olarak bir özelliğimiz var, yaşadığımız acıları unutuyor, hatırlamak istemiyoruz. Belgeselde üç amacımız var, birincisi yaşadığımız acıları unutturmamak. İkincisi bu meseleyi dünyaya anlatmak. Üçüncüsü ise yeni yollar aramak zorundayız. Kıbrıs’ın gözlemci statüsü kazanması da yeni bir yoldur. Bu konuda herkes üzerine düşeni yapacak. Bundan sonra bizde, Türk topluluklarıyla Kıbrıs’ın ilişkisinde üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye devam edeceğiz. Türk topluluklarının Kıbrıs’ı çok daha iyi bilmesi ve tanıması bizim için çok önemli. Bu çalışmaları yapmalıyız ki, Cengiz Topel, Rauf Denktaş gibi adanın bağımsızlığı için emek veren birçok kişinin ne uğruna öldüğünü diğer Türk toplumlarına anlatmış olalım.” dedi.
“Öğretici ve kalıcı bir eğitim materyali olacaktır”
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz ise, “Belgeseldeki en temel amacımız, Kıbrıs’ta yaşanan siyasal ve sosyal sorunun detaylarına inerek KKTC’nin yapay ya da vassal bir devlet olmadığını ortaya koyarak Kıbrıslı Türklerin haklı mücadelelerini açıklığa kavuşturmaktır. Türklerin her zaman adada uzlaşmaya ve barışa en yakın olan taraf olarak her seferinde zeytin dalını uzattığının kavranmasını ve Türkiye’nin uzun vadeli planlarında Kıbrıs’ın önemi ve yeri hakkında bilgi sahibi olunmasını sağlamaktır. Bu bağlamda, özellikle gençlerin tarihsel perspektif içerisinde Kıbrıs sorununun gelişim sürecini, hangi tür engeller ile karşılaşıldığını, ne bedeller ödendiğini özümsemeleri ve Kıbrıs Türkü’nün haklı davasını içselleştirmeleri kaçınılmaz bir gerekliliktir. Hazırlanan belgeselin bundan sonraki nesiller için öğretici ve kalıcı bir eğitim materyali olması bizler için önem arz etmektedir. Özellikle ortaöğretim ve üniversite düzeyindeki derslerimizde bir eğitim materyali olarak kullanılmasından mutluluk duyarız.” dedi.
“Kıbrıs hem yar, hem de yaradır”
İstanbul Taksim’deki saldırıyı kınayarak konuşmasına başlayan TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop da, “Kıbrıs bizim için hem bir yar hem de bir yaradır. Kıbrıs bizde Kanlı Noel’in, Şehit Pilot Cengiz Topel’in, Binbaşı Nihat’ın masum ailesinin ve nice vatan evladının acı yarasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne giden yolun ne kadar engebeli ne kadar dolambaçlı olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Bu devletin ve halkının bugünlere gelmesinde nasıl kan, gözyaşı ve alın teri döküldüğünü de biliyoruz. Kıbrıs Türkünün mücadelesi ve tarih bunu bize defalarca göstermiştir ki; Türk Milleti esaret altında yaşayamaz, bağımsızlığından ve vatanından asla vazgeçemez. Dünya bunu Kıbrıs Türkünün onurlu duruşuyla bir kez daha, çok yakından görmüştür. Hamdolsun ki bu topraklarda sancak yere düşmemiş, ezan sesi dinmemiştir. Kıbrıslı kardeşlerimiz çözüm için her türlü gayreti gösterdi ve ortaya hep güçlü bir irade koydu. Rum tarafının ve Yunanistan’ın adımı ise uzatılan barış elini itmek oldu. İstikrarı ve iş birliğini baltalamak oldu. Eşitlik temelinde bir çözümü reddetmek oldu. Türkün hakkını hiçe saymak oldu. Çözüm yolunu hep tıkadılar. Çünkü çözümü samimi olarak asla istemediler. Kıbrıs Türk halkı; şehitlerinin kanıyla, canıyla, hayatıyla bedel ödemiştir ve her bir ferdinin fedakârlığıyla kurduğu bu devletten de asla vazgeçmeyecektir. Türk halkı Kıbrıs’ta azınlık olmayı, haklarından vazgeçmeyi veya Rum tarafının tahakkümü altına girmeyi asla ve asla, hiçbir şekilde bir lahza bile olsun kabul etmedi, etmez ve etmeyecektir.” dedi.
“Milli şuur ve birliğin güçlenmesi adına önemli bir çalışma”
TBMM Başkanı Şentop, sözlerinin devamında, “Kıbrıs’ta çözüm ancak eşit ve egemen iki devlet ile mümkün olacaktır. Bu yoldan dönmeyeceğiz. Ada’nın asli unsuru olan Kıbrıs Türkü’nün kendi vatanında azınlık yapılmasına hiçbir zaman izin vermeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkının Kıbrıslı Rumlar kadar egemen eşit olduğunu tüm dünyaya kabul ettireceğiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da birçok farklı platformda tekrarla altını çizdiği üzere artık bizim için Kuzey Kıbrıs, Güney Kıbrıs yoktur, sadece ve sadece bağımsız, eşit ve egemen devletler vardır. Bu noktada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye statüsü elde etmesi, anayasal adıyla uluslararası bir teşkilatın parçası olması haklı davamızda muzafferiyetimiz için milat niteliğinde bir aşamanın geçilmesi anlamına geliyor. Bu karar bizim Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için sürdürdüğümüz çalışmalarımızda motivasyonumuzu arttıracaktır. Artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti adına Ada’nın gerçekliklerini izah eden Türk Milletinin her bir ferdi daha güçlü, daha yüksek sesle ve daha özgüvenli bir şekilde konuşacaktır. Ayrıca, herkes şu gerçeği de açık bir şekilde bilmeli ve her daim hatırlamalıdır ki Kıbrıs davasının sahibi Türk milletinin tamamıdır, Türk milletinin her bir ferdidir. Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’ne Giden Yol belgeselini; Kıbrıs Türkü’nün milli şuurunun ve birliğinin daha da güçlenmesi bağlamında önemli bir çalışma olarak addediyorum. Bugün birlikte lansmanını yaptığımız “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine Giden Yol” gibi filmlerin, özellikle gelişen teknolojiden, sosyal medyadaki yeniliklerden faydalanılarak hazırlanacak projelerin, çabalarımızda bize çok büyük destek olacağına inanıyorum.” diye konuştu.
“Kutsal mücadelemize katkının ifadesidir”
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise, adada geçmişten bugüne gelinen süreci ve yaşananları anlatarak, “Bizler için önemli olan birlik ve beraberlik içerisinde bu kadim kutsal davamızda Kıbrıs’a sahip çıkmak. Kıbrıs’ta artık bir anlaşma yapılacaksa iki egemen, eşit devletin anlaşmasıyla olacaktır. Mehmetçiğin adaya çıkmasıyla artık eskiye dönüş olamayacağını herkes bilmelidir. Haklılığımızı ifade eden
böyle bir belgeselin hazırlanması da, bu kutsal mücadelemize olan katkının bir ifadesidir “diye konuştu.
Kıbrıs Meselesini tarafsız kamuoyuna sunuyor
KKTC’nin bugüne kadar geçirdiği siyasal, sosyal, ekonomik ve askeri süreçleri uluslararası kamuoyuna nesnel bir biçimde anlatmayı amaçlayan belgesel film, her biri 35 dakika olan iki bölümüyle, “Milli Dava” niteliğindeki Kıbrıs Meselesini masaya yatırıyor. Genel bir anlatımın yanı sıra konunun uzmanları ile yapılmış olan röportaj çekimleriyle kamuoyunun bu süreç hakkında hem bilgilendirilmesi hem de kişisel hikâyelerin parçası olması sağlanacak. Belgesel ayrıca, Antik dönemden itibaren Kıbrıs’a yerleşen kültürlerin katkılarını ortaya koymayı, Kıbrıs Meselesi ve Kıbrıs Türk halkının yaşadıkları hakkında güçlü ve nesnel bir tarihsel veri tabanı sunmayı, adanın resmi siyasal bir güç ve devlet olarak dünya uluslararası platformunda tanınmasına katkıda bulunmayı ve Kıbrıs Türklerinin mücadeleleri hakkındaki yanlış algıları olumlu yönde değiştirmeyi amaçlıyor. Çekimleri, Maraş, Girne, Gazi Mağusa, Lefkoşa, Lefke, Karpaz Yarımadası gibi yerlerde gerçekleştirilen belgesel, Kıbrıs Türklerinin hayatlarında yaşanan dramatik dönüşümleri, 1974 Barış Harekatı’nın oluşturduğu değişimleri ve 1983’te KKTC kurulduktan sonraki ve günümüzde devam eden süreçleri ortaya koymaktadır.
Yaşananlar, insan hikâyeleriyle aktarılıyor
1571 yılında Kıbrıs’ı fetheden Osmanlı Devleti, adanın yönetimini 1878’de İngiltere’ye bırakır. Londra’nın adadaki Rum halkını kayırması ile başlayan süreç, Yunanistan’ın desteklediği Enosis fikrinin doğmasına neden olmuştur. Kıbrıs Türklerine karşı saldırıları ve bunlara karşı Türkiye Cumhuriyeti’nin takındığı tavır ve Kıbrıs Türklerinin var olma mücadeleleri anlatan belgesel, yaşananların detaylarını ve insan hikâyelerini içermektedir.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...