Tarih: 11.06.2020 14:26

Kemiklerin sessiz hastalığı: Osteoporoz

Facebook Twitter Linked-in

Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Dr. Sena İlin, insan ömrünün uzaması ile önemli bir sağlık sorunu haline gelen osteoporozun, önlenebilir hastalık olduğu gibi tedavisi de olan bir hastalık olduğunu belirtirken, osteoporoz hastalığının yanında osteoporozun yanında hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarının da önemli sağlık sorunu haline geldiğini belirtti.
Tüm dünyada insan ömrünün uzaması ve yaşlı nüfusun artması ile osteoporozun giderek önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, hastalığa hipertansiyon, diyabet ve kalp hastalıklarının da eşlik edebileceğini belirtti. Yaşlılıkla birlikte kronik dejeneratif eklem hastalıkları ve iskelet sistemini ilgilendiren hastalıkların görülme sıklığında artış olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, bu hastalıklar içerisinde iskelet sistemini ilgilendiren ve en sık karşılaşılan hastalığın osteoporoz olduğunu belirtti.
“Osteoporoz tedavi edilmediği durumlarda kemiklerde kırık riskini arttırarak yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir”
Halk arasında kemik erimesi olarak da bilinen osteoporoz hastalığının, birim hacime düşen kemik kütlesinde azalma olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, osteoporozun kemik dokusunun mikro-mimarisinin ve kemik kalitesinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının artması ile karakterize bir hastalık olduğunu belittiği açıklamalarına şöyle devam etti: “Hipertansiyonun kontrol altına alınamadığı durumlarda inme riski ve beyin kanaması gibi ciddi komplikasyonlarla seyreden tablolara yol açabileceği gibi osteoporoz da kemiklerde kırık riskini artırarak, hem yaşam kalitesini düşüren hem de ölümle sonuçlanabilen komplikasyonlara yol açabilen ve kırık oluşana kadar sessiz seyreden bir hastalıktır. Kemik kırılganlığında artış yani osteoporoz her kadının yaşayacağı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Genelde kadın hastalığı olarak özellikle menopoz sonrası dönemdeki bayanları etkilediği bilinse de aynı zamanda erkek popülasyonunu da büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir.”
Osteoporozun belirtileri
Elli yaşın üzerindeki kişiler arasında yapılan araştırmalar ışığında her üç kadının ve her sekiz erkeğin birinde yaşamları süresince osteoporoza bağlı kırık geliştiğinin kanıtlandığını söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, hastalığın gelişim sürecinde çoğu zaman belirti vermediğini belirtti. Hastalığın kırık oluşuncaya kadar sessiz seyir gösterdiğini söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin hastalığın belirtileri ile ilgili şöyle devam etti: “Yaygın kemik ağrıları ve kemiklerde hassasiyet, omurgada kırık, özellikle kemiğin içinin boşalmasına bağlı çökme kırıkları, şiddetli sırt ve bel ağrıları, kamburluk, öne eğik vücut şekli, vücut postüründe bozulma, boy kısalması, küçük bir travma ile el bileğinde, kalçada ve omurga gibi kemiklerde kırık ve hareketlerde kısıtlılık hastalığın belirtileri olarak sayılabilir.”
“Ergenlikte sahip olunabilecek güçlü kemik yapısı, ilerleyen yaşlarda osteoporoz riskini azaltacaktır”
Kemiklerin çok dinamik bir organ olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, normal kemik dokusunda sürekli ve dengeli bir şekilde yapım ve yıkımın söz konusu olduğunu belirtti. Doğumdan ergenliğe kadar şekillenip büyümeye devam eden kemik kütlesinin, ergenlikte doruğa ulaştığını söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, bu dönemde sahip olunabilinecek güçlü kemik yapısı oranına paralel olarak ilerleyen yaşlarda osteoporoz gelişme riskinin azalacağını söyledi. Uzm. Dr. Sena İlin, 30 yaşından sonra her iki cinste de yılda ortalama yüzde 0,2-0,5 oranında kemik yoğunluğu kaybının gerçekleşmeye başladığını sözlerine ekledi.
Osteoporoz risk faktörleri
Yaş ilerledikçe kemikteki yapım ve yıkım dengesinin yıkım lehine bozulmaya başlaması sebebi ile kemik deformasyonunda artış gözlemlendiğini söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, “Başta menopoz ve eşlik eden ilaç tedavileri, endokrinopati denilen ve bir takım hormonal problemlerle seyreden hastalıklarla ilgili süreçte kemiğin yeterince yenilenememesi ve kemik yoğunluğunun azalması neticesinde osteoporoz ile sonuçlanan tabloyla karşı karşıya kalınabildiğini belirterek, “Başlıca risk faktörleri 45 yaşın üzerinde olmak, erken yaşta menopoza girmek, yumurtalıkların herhangi bir nedenle cerrahi olarak çıkarılmasından dolayı cerrahi menopoza girmek olarak sıralanabilir. Erkeklerde erkek cinsiyet hormonu olan testosteron hormonundaki azalmalar da bu hastalığa neden olabilir. Genel olarak alkol ve sigara kullanımı, kalsiyumdan fakir ürünlerle beslenmek ve günümüzün sorunu D vitamini eksikliği de osteoporozu tetikleyen faktörler olarak gösterilebilir. Osteoporoz kısa boylu, minyon yapılı ve zayıf kişilerde daha sık görülmekle birlikte zayıf kişiler kilolu kişilere göre osteoporoz riskini daha fazla taşımaktadır.”
Osteoporozu önleyici önlemler
Osteoporozun önlenebilen ve destek tedavilerle kemik mimarisi güçlendirilebilen yani tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu söyleyen Uzm. Dr. Sena İlin, özellikle otuzlu yaşlara kadar kalsiyumdan zengin beslenme ve kemik yapısını güçlendirecek spor aktivitelerine yer verilmesinin önemine değindi. Osteoporozun önlenmesi konusunda alınabilecek önlemlerle ilgili açıklamalarda da bulunan Uzm. Dr. Sena İlin, “30 yaşından sonra kemik yoğunluğunda azalmalar başlayacağından, kuvvetli kemiklere sahip olmak isteyen herkesin günde 1000 miligram elementer kalsiyum alması gerekmektedir. 1 su bardağı süt, 1 adet taze sıkılmış portakal suyu veya beyaz peynir ya da kaşar peynir yaklaşık olarak 300-500mg kalsiyum ihtiva etmektedir. Buradan yola çıkarak normal osteoporotik olmayan, 50 yaş altı bayanlar ile 65 yaş altı erkeklerde günlük 1000 mg, 50 yaş üstü bayan ile 65 yaş üstü erkeklerde günlük 1500 mg kalsiyum, kemik yapısını idame ettirebilmek ve korumak için gereklidir. Eğer hastada eşlik eden böbrek taşı öyküsü ve kemik yıkımını artıran hastalık varlığı söz konusu ise doktor gözetiminde ve önerisi ile tedavi planlanmalıdır.”



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
... ...