Tarih: 10.04.2021 15:39

İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kışla:

Facebook Twitter Linked-in

İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kışla, “Şunu unutmamak gerek, vererek asla azalmaz, vererek artar. Bunun ben çok örneklerini de görüyorum. Hayır işlemek için önümüze gelen fırsatları bir nimet gibi görmek ve onu değerlendirmek lazım” dedi.
İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kışla, Ramazan ayına girerken, 70. yılına giren İlim Yayma Cemiyeti’nin çalışmaları hakkında bilgi vererek Türkiye’de hayırseverlik faaliyetlerine ilişkin sorularını yanıtladı.

“70 yıl önce 19 öğrenciyle yola çıkan cemiyet, bugün 30 bin öğrenciyi desteklemenin haklı gururunu yaşıyor”
Hayırseverlerin desteğiyle Sirkeci’deki Konya Lezzet Lokantası’nın üst katında 11 Ekim 1951’de faaliyete başlayan İlim Yayma Cemiyeti’nin bugün Türkiye’nin en köklü kurumları arasında yer aldığını aktaran Kışla, “70 yıl önce 19 öğrenciyle yola çıkan cemiyetin bugün 180 civarında yurdu var, 30 bine yakın öğrencinin eğitimini desteklemenin haklı gururunu yaşıyor. 100 binlerce öğrenci bu okullarda okumuş, yurtlarında kalmış ve burslar almış. İlkokulundan doktora düzeyine kadar İlim Yayma Cemiyeti’nde her alanda güzel hizmetler var. İlim Yayma ile başlayan bu hayır yarışında bugün bizler gibi 5 binin üzerinde vakıf, 120 bin civarında dernek var. Ve bu kurumlar tıpkı bizim gibi tamamen hayır sahiplerinin katkılarıyla faaliyetlerini yürütüyorlar” dedi.

“Makam, mevki elde etmek için değil Cenab-ı Hakkın rızasına matuf yapılan faaliyetler”
Cemiyetin ilk kurucularının o dönemdeki esnaf ve eşrafın ileri gelenlerinden, paşalardan, avukatlardan, generallerden, iş dünyasından insanların bir arada olduğu 68 kişiden oluştuğunu aktaran İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kışla, “O dönem profesyonel idareciler de olmadığı için iş adamları bu yurtlara maddi desteğin yanı sıra bizzat mesai de ayırmışlar. Fatih İmam Hatip’te 1950’li yıllarda işadamları gece ’çocuklar acaba üstlerini açtılar mı?’ diye nöbet tutmuşlar. İsmail Niyazi Kurtulmuş’un, Sabri Ülker’in, Yusuf Türel’in ve birçok büyüğümüzün İlim Yayma Cemiyeti’nde büyük katkıları oldu. Onlar adeta kendi cennetlerinin bir vesilesi gibi düşünüyordu bu işi. Bir yere gelmek için yapılan hizmetler değil bunlar. Bir makam, mevki elde etmek için değil tamamen Cenab-ı Hakkın rızasına matuf yapılan faaliyetler” ifadelerini kullandı.

"Hayır işlemek için önümüze gelen fırsatları bir nimet gibi görmek gerek”
Türkiye’de hayırseverlik denince ne anlaşıldığı ve iş dünyasının hayırseverlik faaliyetlerine bakışına yönelik soruyu yanıtlayan Kışla, “ Bizim milletimiz için hayırseverlik önemlidir. Bunun gösterişten uzak yapılmasına ve adabına da dikkat edilir. Bizim milletimiz gerçekten cömert bir millettir. Güzel olanı, iyi olanı hep destekler. Hayır işi deyince akla hemen para gelmemeli. Önemli olan Allah için yola çıkmaktır, iyiyi amaçlamaktır. Bazen bir iş hazır bir parayla başlamaz. Bir yerden başlarsınız ama 1 ton demirle başlarsınız, birkaç torba çimento ile başlarsınız. Bir işi yapma azminiz varsa millet de her türlü desteği verir. Şunu unutmamak gerek, vererek asla azalmaz, vererek artar. Bunun ben çok örneklerini de görüyorum. Bir çok aileleri biliyoruz yıllarca zekat veren. Topbaş ailesi, Ülker ailesi, Kiğılı ailesi, bunlar gibi yüzlerce aileyi de sayabiliriz. Hayır işlemek için önümüze gelen fırsatları bir nimet gibi görmek ve onu değerlendirmek lazım” diye konuştu.

"En güzeli gönlü zengin olmaktır”
Hayır işlerinde iş adamlarının ön planda olduklarını ancak bunun reklamının olmadığını aktaran Kışla, “Bizim de İlim Yayma Cemiyeti olarak mantığımız bu. Hayrı vereni de alanı da çok konuşmayız, kayıtlarımızı sıkı tutarız ama pek reklam yapmayız. Elbette tüm hesaplarımız şeffaftır ve daima denetlenmektedir. Ne yardım yapanlardan ne de yardım yapılmasına vesile olduklarımızdan bize minnet duymalarını beklemeyiz. Çünkü biz zaten vazifemiz neyse onu yapıyoruz. Güzel insanların yetişmesine katkı sunmak bizim için ayrıca büyük bir mutluluktur. Pek çok faydalı işler yapan insanlar, güzel eserler biliyorum ki, hayırseverler hiçbirine ismini koymamıştır ve kimin yaptırdığı bilinmez. En güzeli gönlü zengin olmaktır” dedi.
İlim Yayma Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı İsrafil Kışla, Bir süre önce bir zenginler listesi açıklandı. Size destek olan kişiler de var mı bu zenginler listesinde? Hayrı hep zenginler mi yapar? Bir vakıf insanı olarak siz zenginlik konusuna nasıl bakıyorsunuz? Sorusu üzerine ise “Sahip olduğumuz her şeyin hesabını vereceğiz. Ömrümüzün, paramızın, zamanımızın, neyimiz var ise O nedenle en güzeli gönül zengini olmaktır. Bu dünya bir imtihan dünyası. Hepimizin sorumlukları var. Hepimizin imkanlarımız ölçüsünde toplumsal sorumluluklarımız var. Bu da demektir ki ne kadar çok imkanımız varsa sorumluluğumuz da o kadar fazladır. Başkalarının mutlu olması ile mutlu olabiliyorsak, ona iş vererek, aş vererek, sıkıntısını gidererek mutlu olabiliyorsak, esas zenginlik budur. Mevzu bahis haberi ben de gördüm. Başında da Murat Ülker’in de adını sayıyorlar. Biz İlim Yayma Cemiyeti olarak az evvel de ifade ettiğim Topbaş ve Kiğılı aileleri gibi, Ülker ailesinin ve Murat Bey’in pek çok hayrına aracılık ettik. Başkaları da etmiştir. Başka kurumlar da başka hayır sahiplerine köprü olmuştur. Bir tek o ve bu aileler değil elbette, ama şimdi iş dünyası ve listeler dendiği için bu örneği verdim. Bizim cemiyetimize destek olan pek çok işadamı ve hayırsever var. Az evvel de bahsettim ya. Verince azalmaz bilakis artar diye. Türkiye’nin en zengini listesinde Murat Ülker’i görünce bu sözün ne kadar doğru olduğunu bir kez daha düşündüm. Murat Bey’in hem Sebahattin Zaim Üniversitesi’ne hem de bizzat İlim Yayma Cemiyeti’ne sadece geçtiğimiz yıl bile önemli yardımları oldu... Kızılay, Deniz Feneri, Bezmi Alem gibi kurumlara desteğin yanında bildiğim kadarıyla geçtiğimiz yıl İstanbul Erkek Lisesi Yurdu’nu ve Darüşşafaka Yurdu’nu tamamladılar. Demem o ki, zenginlik paylaştıkça artıyor” diye konuştu.
Ramazan ayına girerken özellikle de belli bir varlık sahibi insanlara bir mesajı olup olmadığı sorulan Kışla, “Bizler vakıflar ve dernekler olarak doğruyu ve güzeli yapmak zorundayız. Siz eğer örgütlü bir yapıysanız, dernekseniz, kurum ve kuruluşsanız buradaki ihtiyacı hissettireceksiniz. İhtiyaç sahibi ile hayır sahibi arasında köprü kurmaktır bizim işimiz. Orada nasibi olan yardım eder. Bize düşen bu gayret içinde olmak. Bizim insanımızın gönlünün zengin olduğunu düşünüyorum” dedi.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
... ...