Tarih: 14.08.2020 15:00
’’Huzursuz bacak sendromu, genetik kökenli olarak ve bazı hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabilir’’
Doç. Dr. Ahmet İnanır, ’’Huzursuz bacak sendromu genetik kökenli olabileceği gibi diyabet, hamilelik, hipotroidi, ağır metal toksinleri, polinöropati, hormonal hastalıklar, romatoid artrit, fibromiyalji sendromu, miyofasiyal ağrı sendromu, disk hernileri (fıtıklar), kas hastalıklar, kansızlık, üremi, sigara içme, kafein, alkol, böbrek yetmezliği, bacaklarda kan dolaşımı yetersizliği, bazı ilaçlar nedeni ile de meydana gelebilmektedir’’ dedi.
Huzursuz Bacak Sendromu istirahatte (kara ve havayolu seyahatlerinde dahi yaşanabilir) veya uyurken bacak ağrısı, kramp, karıncalanma, kaşıntı ve yanma hissi ile kendini belli eden bir semptomlar bütünü olup, bacaklar dışında vücudun başka yerlerinde de ortaya çıkabilir. Hastaların birçoğu, önleyemedikleri bir hareket etme mecburiyetinden (dayanılmaz dürtüsel hareket ettirme gereksinimi) yakınmakta ve hastalık kaynaklı uyku problemi yaşamaktadırlar. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır konu hakkında açıklamalarda bulundu.
Belirtileri nelerdir ?
Huzursuz bacak sendromunun belirtileri hakkında bilgi veren Dr. Ahmet İnanır, ’’Bacak ağrısı ve hareket ettirme mecburiyeti (kolları da etkileyebilir), kramp, uyuşmak hissi, karıncalanma, kaşıntı ve yanma olabilmektedir. Şikayetlerin kötüleşmesi veya sıklığının artması uyku kalitesini ciddi etkilemekte ve depresyon, panik bozukluk ve agresif tavırlara neden olabilmektedir. Genellikle yavaş başlayıp tedrici olarak artış göstermektedir. Bacaklarda hissedilen huzursuzluk hissini birçok hastalık sağlayabiliyor. Huzursuz bacak sendromunda görülen bacak şikayetleri genellikle bacakların hareket ettirilmesiyle rahatlayabilmektedir, bu bulgular durgunlaşmış dokuda meydana gelmektedir. Bulgular gün sonuna doğru, uzun istirahat ve gece yarısında insanları daha çok rahatsız ediyor. Genetik kökenli olabileceği gibi diyabet, hamilelik, hipotroidi, ağır metal toksinleri, polinöropati, hormonal hastalıklar, romatoid artrit, fibromiyalji sendromu, miyofasiyal ağrı sendromu, disk hernileri (fıtıklar), Kas hastalıklar, kansızlık, üremi, sigara içme, kafein, alkol, böbrek yetmezliği, bacaklarda kan dolaşımı yetersizliği, bazı ilaçlar nedeni ile de meydana gelebilmektedir. Huzursuz bacak daha çok kadınlarda görülmekle birlikte erkeklerde ve gebelik döneminde de görülebilmektedir’’ dedi.
Tanısı nasıl konulur ?
Tanısının nasıl konulduğuna dikkat çeken Dr. İnanır, ’’Huzursuz bacak sendromu görüntüleme yöntemleriyle veya kan tetkikleri ile ortaya çıkmamaktadır. Hastaların şikayetlerine göre teşhis konulmaktadır. Tanıyı koyabilmek için bacakları hareket ettirme ihtiyacı duyma bulgusu ön planda tutulmaktadır. Bazı hastaların değişik ifadeleri olabilmektedir. Bacaklarının gece ağrı makinası gibi rahatsız ettiği, kaslarını mengene gibi sıkıştırdığı, sanki bacaklarında karınca geziyormuş hissi deneyimlediklerini ifade etmekteler. Bu şikayetlerin hareket etmekle geçtiği veya hafiflediği görülmektedir’’ şeklinde konuştu.
Tedavisi
Huzursuz bacak sendromu belirtilerinin görüldüğü hastalarda detaylı bir muayene ile sorunun kaynağının saptanmasının büyük önem taşıdığını aktaran Dr. İnanır, ’’Tedavi görmeyen hastalarda, gündüz aşırı uyku hali, sıklıkla günlük yaşamlarında, işlerinde, sosyal ilişkilerinde problemler, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, depresyona yatkınlık sık görülür. Huzursuz bacak sendromunun tedavisinde hastalığın altında yatan nedenleri (demir eksikliği, diyabet vs.) tedavi etmek amacı ile ilaçlar kullanılabilir. Ayrıca kesin tanılı hastalarda İlaç tedavisi olarak dopamin düzeyini artırıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Hafif hastalık belirtisi gösteren hastalarda günlük egzersizler, masajlar, soğuk veya sıcak uygulamalar belirtilerin hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca hastalığın ortaya çıkmasına neden olan ilaçların kullanımının kısıtlanması gerekir. Alkol, kahve, çikolata ve sigara kullanımı sonlandırılmalıdır. Parkinson hastalığı, böbrek hastalığı, varis, romatizmal bir hastalıkları var ise öncelikle tedavi edilmelidir. Vitamin(özellikle B12 ve D- vitamini,) ve mineral(Magnezyum) eksiklikleri giderilmelidir. Hastaların tedavisinde kısıtlı kalınmamalı; nöralterapi, manuel terapi, prolotrapi, kupa terapi, kinezyolojik bantlama, ozon terapi ve çok güncel bir tedavi yaklaşımı olan rejeneratif tedavi seçenekleri hastanın hizmetine sunulmalıdır. Tedaviye, hastanın şikayetleri kayboluncaya kadar devam edilmelidir’’ diye konuştu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...