Tarih: 18.09.2022 13:23

Çocuklarda kafatası şekil bozukluğunda dikkat çeken artış

Facebook Twitter Linked-in

Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Semra Işık, pozisyona bağlı kafatası şekil bozukluğunda yüzde 600 artış olduğuna dikkat çekerek, “Ebeveynlerin dikkati erken tanı ve tedavi için elzemdir” dedi.
Çocuklarda genellikle birinci yılında görülen kafatası şekil bozukluğunun iki temel sebebi bulunuyor. Birinci ve en sık sebebi genellikle bebeğin aynı pozisyonda yatmasına bağlı olarak henüz sertleşmemiş kafatası kemiğinin deformasyonu sonucu meydana gelen pozisyonel plajiyosefali olarak adlandırılan durum, ikincisi ise kafatasındaki kemikler arasındaki kıkırdak veya bağ dokusu yapıdaki eklem yerlerinin anormal ve fizyolojik olmayan erken kapanmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan gelişimsel bir anomali olan ‘kraniyosinostoz’. Literatürde 2 bin ile 2 bin 500 doğumda bir görüldüğü belirtilse de son yıllarda sıklığı sebebi bilinmeyen bir şekilde artış gösterdi.

“Yatış pozisyonuna bağlı kafatası şekil bozukluğunda yüzde 600 arttı”
Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Semra Işık, pozisyona bağlı kafatası şekil bozukluğunda yüzde 600 artış olduğunu söyledi. Işık, “1980’lerin sonlarında Amerikan Pediatri Akademisi (APA) ani bebek ölümü sendromunun (ABÖS) yüzükoyun uyku pozisyonu ile yakından ilişkili olduğunu söyleyerek, Nisan 1992’de, her ebeveyni ani bebek ölümünü önlemek için uyurken bebekleri sırtüstü pozisyonda konumlandırmaya teşvik eden bir kampanya başlattı. Sonuç olarak ABÖS sıklığı yüzde 40’tan fazla azaldı, ancak pozisyonel plajiyosefali yaklaşık yüzde 600 oranında arttı ve her yıl artmaya devam ediyor” dedi.

“Bu bozuklukta kafanın toplam hacmi değişmez”
Doç. Dr. Işık, pozisyonel kafatası şekil bozukluğunun çeşitli nedenlerle ortaya çıkan asimetrik bir deformasyon olduğunu belirtti. Doç. Dr. Işık, “Bu sebepler arasında ilk doğum, yardımlı doğum, çoğul gebelik, erken doğum, konjenital kas tortikolisi (yamuk boyun duruşu), erkek cinsiyet ve en sık kafayı uzun süre aynı pozisyonda tutmak sayılabilir. Bu tür deformasyon süreçleri çoğunlukla doğumdan sonraki ilk birkaç ayda ortaya çıkar ve esas olarak başın pozisyonundan etkilenir. Başın uzun süre aynı pozisyonda tutulması, başın zemine bakan kısmının düzleşmesine neden olur, sonrasında yüzün üst kısmı düzleşmeye başlar. Başın her iki tarafı da kademeli olarak deforme olacak ve başın asimetrik bir şekline yol açacaktır. Bu bozuklukta kafanın toplam hacmi değişmez ve kafaiçi basınç artmadığı için zeka geriliği beklenmez. Ancak çocukluktan itibaren kozmetik kaygıların devreye girmesi ve akran zorbalığı nedeniyle psiko-sosyal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle tedavi edilmesi gerekmektedir. Tedavide sırayla pozisyon değişikliği, fizyoterapi, masaj terapisi ve en son kask terapisi uygulanır” diye konuştu.

“Ebeveynlerin dikkati eken tanı ve tedavi için elzem”
Doç. Dr. Işık, pozisyonel plajiyosefalinin genellikle doğumdan sonraki ikinci aydan itibaren görülmeye başladığını ifade ederek, “Kraniyosinostozis ise doğumdan itibaren görülebilir ancak yaşamın ilk yılında herhangi bir zamanda tanı konulabilir. Bebeklerle en fazla zamanı annenin ve babanın öncülüğünde bebek bakımına destek olan anneanne/babaanne gibi aile büyüklerinin geçirdiği düşünüldüğünde takip eden çocuk doktoru veya aile sağlığı merkezindeki hemşireden ziyade ebeveynlerin dikkati erken tanı ve tedavi için elzemdir. Pozisyonel plajiyosefalide bebeğin hep aynı tarafa yattığını fark edip pozisyon değişikliğine gidilebilir. Ya da bebeğin boynunu kastığı ve başını diğer tarafa çok çeviremediği fark ediliyorsa doğumsal tortikolis akılda tutulmalıdır” dedi.

“Kraniyosinostoz her durumda cerrahi müdahale gerektirir”
Doç. Dr. Semra Işık, kraniyosinostoz tedavi edilmezse kötüleşen kraniyal deformiteye ve potansiyel olarak artmış kafa içi basıncı ile genel kraniyal büyüme kısıtlamasına neden olabileceğini belirtti. Doç. Dr. Işık, “Olası zeka geriliği, okul başarısında düşüklük, görme ve işitme kayıplarının yanı sıra deformite, çocuğun gelişimi sırasında akranlarıyla etkileşime girmesi, akran zorbalığı nedeniyle psikososyal sorunlara yol açabilir. Kraniyal büyüme kısıtlamasına ek olarak, sendromik hastalarda hidrosefali nedeniyle artmış kafa içi basınç gelişebilir. Tanı konulmasından kısa bir süre sonra cerrahi uygulanması gerekiyor. Tedavi edilmeyen kraniyosinostoz ile ilişkili riskler nedeniyle, genellikle kapalı olan sütürleri açmak ve kemikleri yeniden şekillendirmek için tanıdan kısa bir süre sonra cerrahi uygulanır. Şu anda bunun için kullanılan dört cerrahi yöntem var” ifadelerini kullandı.

“Yeniden şekillendirme ameliyat sırasında gerçekleştiğinden, başka ek tedaviye gerek yoktur”
“Geleneksel açık kalvaryal şekillendirme ameliyatı, kaynamış sütür de dahil olmak üzere deforme olmuş kafatası kemik kısımlarının çıkarılmasını, yeniden şekillendirilmesini ve yerleştirilmesini içerir” diyerek konuşmasını sürdüren Işık, “Ameliyat yaklaşık 4-5 saat sürer ve sıklıkla kan nakli gerekir. Ameliyat sonrası, çocuk genellikle en az 1 gün yoğun bakım ünitesinde gözlemlenir ve daha sonra normal beyin ve sinir cerrahisi servisinde yaklaşık 3-5 gün geçirir. Göz çevresi şişmesi sonucu gözler kapanır, taburcu edilmeden önce tekrar açılması beklenir. Cerrahi riski azaltmak için ameliyat genellikle çocuk 6 aylığa ulaştıktan sonra yapılır. Yeniden şekillendirme ameliyat sırasında gerçekleştiğinden, başka ek tedaviye gerek yoktur” dedi.

Endoskopik ameliyat sonrası kask terapisi
Ameliyatın endoskopik olarak da yapılabildiğini söyleyen Doç. Dr. Işık, “Endoskopi yardımlı minimal invazif cerrahi, kemikleri serbestleştirmek için sadece kaynaşmış sütürün çıkartılmasını içerir. Yeniden şekillendirme daha sonra kraniyal şekillendirici kask yardımıyla ameliyat sonrası gerçekleşir. Ameliyat yaklaşık 1 saat sürer; nadiren kan nakli gereklidir. Ameliyat sonrası, çocuk tipik olarak 1-2 gün beyin ve sinir cerrahisi servisinde gözlenir ve taburcu olmaya hazırdır. Genellikle göz çevresi ödemi gözlenmez. Takiben ameliyat sonrası 10. gün gibi şekillendirici kask tedavisine başlanır. Şekillendirici kask, sert bir dış kabuk ve özelleştirilebilir iç köpük dolgudan oluşur. Köpük, daha az büyümenin istendiği kafatası bölgeleriyle temas eder. Açık alanlar, daha fazla büyümenin istendiği kafatası bölgelerine yerleştirilmiştir. Bu şekilde, genel kafatası büyümesi stratejik olarak yönlendirilir. Kask tedavisinin göreceli dezavantajı kaskın maliyetidir. Ancak toplam maliyete bakıldığında yoğun bakım ve servis yatışının uzunluğu, cerrahi işlemin büyüklüğü nedeniyle açık kalvaryal şekillendirme endoskopi yardımlı sinostoz cerrahisine oranla nerdeyse 3 kat daha pahalı bir tedavi yöntemidir” diye konuştu.

“Bu süre içerisinde ne kadar erken ameliyat edilir ise kozmetik sonuçlar o kadar iyi olacaktır”
Her cerrahi yöntemin olumlu ve olumsuz özellikleri olduğunu vurgulayan Semra Işık, “Bununla birlikte, tüm seçenekleri sunabilmenin anahtarı erken tanı ve yönlendirmedir. Endoskopik yardımlı minimal invazif cerrahiyi takiben kask tedavisi seçeneğini gerçekleştirmek için yaş penceresi ideal olarak 2.5-3.5 aylıktır, ancak bu prosedürü 6. aya kadar uygulayan merkezler de mevcuttur. Sendromik, kapalı çoklu sütür olguları ve 6 aydan büyük hastalar açık kalvaryal şekillendirme ile tedavi edilir. Kaskın çocuğun ilk doğum gününe kadar her gün günde 23 saat takılması gerekmektedir. Alışması zor gibi gözükse de bebeklerin çoğu oldukça uyumlu olmakta, alışma zorluğunu daha çok mental olarak aile yaşamaktadır. Endoskopi yardımlı kraniyosinostoz cerrahisi için uzun dönem sonuçları yayımlanmış en ideal hasta grubu herhangi bir sendromun eşlik etmediği tek sütür sinostozu ile başvuran 2 - 6 ay arası bebekler olarak belirtilmiştir. Ancak bu süre içerisinde ne kadar erken ameliyat edilir ise kozmetik sonuçlar o kadar iyi olacaktır. Özellikle metopik ve koronal sinostozda 4. aydan sonra yapılan cerrahilerde kozmetik başarının düştüğü görülmektedir” ifadelerini kullandı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
... ...