Tarih: 09.08.2020 11:55

Çiğdem Mercan'dan sevr anlaşmasının yıl dönümü nedeniyle açıklama

Facebook Twitter Linked-in

 I. Dünya Savaşı'nı bitiren antlaşmaların en sonuncusu olan ve asla uygulanamayan Sevr Antlaşması'nın 100. Yılındayız.

Bu vesileyle birkaç konuyu anımsamakta yarar var:

Şevket Süreyya Aydemir'in  3 ciltlik "Enver Paşa" adlı eserinde, Osmanlı genel kurmayında çalışan bir Alman subayına Kâzım Paşa bir soru yöneltir: "Fransa ve İngiltere dünyayı paylaştı; siz de Afrika ve uzak doğuda azımsanmayacak sömürgelere sahip olduğunuz gibi, sanayi alanında diğer ülkelerin önüne geçtiniz. Çok kısa zamanda İngiliz donanmasına karşı duracak bir deniz kuvveti meydana getirdiniz. Savaşı kazanırsanız çıkarınız ne olacak ki?

Alman subayın yanıtı kısa ve dehşet vericidir:"Türkiye!"

Daha 16. Yüzyılda Osmanlı topraklarını paylaşmak üzere çeşitli teoriler ortaya atılmıştı. 19.yüzyılın ilk yarısında hedeflerine ulaşabilirlerdi; ancak aralarındaki rekabet, bu paylaşımı hep öteledi ve Osmanlı Devleti'ni ayakta tutan güç, batılıların bu toprakları ne şekilde paylaşacaklarına karar verememeleriydi.

1870 yılından itibaren, batılılar arasında saflar belirlenmiş ve Fransa, İngiltere, Rusya bloğuna karşı, Almanya, Avusturya-Macaristan ile İtalya ittifak antlaşmaları imzalamışlardı. Bu bloklaşmanın sonucu, 1914 yılında I. Dünya Savaşı başlamıştı. Kazım Paşa'ya Alman subayının verdiği yanıta bakarsak, savaşın esas nedeni Osmanlı mirasına hangi bloğun sahip olacağı idi.

Müttefiklerin 1915 Çanakkale hezimetlerini takip eden yılda, kendi aralarında yaptıkları Skyes-Picot ve ardından Sainte-Jeanne de Maurienne antlaşmalarında, topraklarımızın ne şekilde paylaşılacağı hususunda karara varmışlardı.

Savaş sonrasında da, 10 Ağustos 1920 tarihinde bu kararları Sevr Antlaşması adı altında Osmanlı Hükümeti’ne dayatıp kabul ettirmişler, meclis ve padişah da bunu onamıştı.

Ancak, Anadolu'da Mustafa Kemal Paşa'nın başlattığı ulusal direniş nedeniyle bu antlaşma hiçbir zaman yürürlüğe giremedi.

Sevr Antlaşması'na göre, Türklere sadece İç Anadolu bırakılıyor, Karadeniz'in küçük bir sahili hariç, denizle ilişkileri kesiliyordu.

Daha da vahimi, ordu dağıtılıyor ve iç güvenlik nedeniyle sadece bir jandarma gücü bulundurmalarını ve askerliğin de gönüllülük esasına göre yapılmasını şart koşuyordu.

23 Nisan 1920 de kurulan TBMM, Gazi Meclis, Sevr Antlaşması'na karşı direnmiş ve Kurtuluş Savaşı başlamıştır. Bu mücadele 9 Eylül 1922 de sona ermiş ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Sevr tarihin karanlık çukuruna atılmıştır.

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu uğurda asker-sivil tüm şehitlerimiz ile canı ve malı ile ulusal mücadeleye katılmış olanları minnet ile bir kez daha anıyor, manevi huzurlarında saygı ile eğiliyoruz.

Şunu da belirtmekten kıvanç duyuyoruz: DSP olarak, her kademedeki partilimizle, Sevr'e karşı duran kahramanlarımızın ruhunu taşıyoruz; 100 yıl sonra bile Sevr'i hortlatmaya çalışanlara tüm gücümüzle direneceğiz. Biz var oldukça Sevr ve benzerlerine geçit olmayacak.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
... ...