Tarih: 21.09.2023 15:47
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Türkiye’de bir ilk gerçekleştirildi
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yumurtalık dokusu alınarak dondurulan meme kanseri kadın, tedavi sonrası yeniden yapılan nakille çocuk sahibi oldu. Bu tedavi programının Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıdığı öğrenildi.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Türkiye’de bir ilk olma özelliğine sahip bir tedavi gerçekleştirildi. 2016 yılında meme kanseri tanısı konulan Hilal Gündüz’ün yumurtalık dokusu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yapılan operasyonla alınarak donduruldu. Gündüz, kanser tedavisinin ardından yeniden hastaneye başvurdu ve başarılı bir operasyon sonucu kendi yumurtalık dokusu ona nakledildi. Nakil sürecinden sonra halime kalan hasta, doğumunu da yine Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde yaptı. Yıllardır hasretini çektiği çocuğunu kucağına alan Hilal Gündüz ve onun tedavisinde yanında olan hekimler bir araya gelerek süreci anlattı. Doktorlar, kanser tedavisi öncesinde uygun koşullardaki her bireyin üreme hücrelerini saklama şanslarını kullanması gerektiğini belirtti. Tedavi sayesinde anne olma mutluğunu yaşadığını söyleyen Hilal Gündüz ise, “Korktuğum gibi olmadı, hayallerim gerçek oldu. Hanemize güneş gibi doğdu, dünyamızı aydınlattı” ifadeleriyle sevincini paylaştı.
Hilal Gündüz’ün tedavi süreci anlatıldı
Hilal Gündüz’ün tedavi aşamalarını anlatan Uzm. Dr. Elif Akşahin, “Hilal Hanım bize 2016 yılında başvurdu. Kendisi o zaman daha yeni meme kanseri tanısı almıştı. Meme kanseri için gerekli tedaviyi görmeden önce biz kendisiyle görüştük ve yumurtalık dokusunun dondurulmasını ancak bu sürecin hala deneysel bir süreç olduğunu kendisine söyledik. 2016 yılında yumurtalık dokusu donduruldu. Ardından Hilal Hanım meme kanseri için kemoradyoterapi tedavisi gördü. Yaklaşık 5 yıl boyunca menopozdaydı, ardından bize tekrar başvurdu. 2021 yılında yumurtalık dokusunu yeniden kendisine naklettik. Yeniden menopoz öncesi şeklinde adet görmeye başladı, yumurtlamaya başladı. Takiplerde, yeniden üreme çağındaki bir kadın gibi yumurtalıklarını geliştirdikten sonra yumurta toplama ve diğer işlemlerinde sağlıklı bir gebelik elde ettik” dedi.
“İnsanlar kanser tedavisi öncesi üreme hücrelerini saklama şanslarını kullanmalı”
Prof. Dr. İsmail Çepni de Hilal Gündüz’in anne olma sürecini örnek göstererek son derece önemli bir konuya dikkat çekti. Çepni, “Kanser tedavisi öncesi hem hekim hem de insanların kanser tedavisi öncesindeki hastalara bilgi vermeleri gerekiyor. Uygun koşullarda onların üreme, doğurganlık şansları korunabilir. Ülkemizde de bu işi iki merkez yapıyor. Biri Ankara’da, biri de biz. Hilal Hanım bizim Türkiye’de meme kanseri olgusu olarak ilk vaka, ilk anne oldu. Mesajımız, bu insanların ilgili yerlerden bilgi alıp kanser tedavisi öncesi üreme hücrelerini saklama şanslarını kullanmalarıdır” diye konuştu.
“Kanser dışı hastalar için de uygulanan bir yöntem”
Prof. Dr. Mahmut Öncül ise, bu yöntemin kanser dışı hastalar için de kullanılmakta olduğunu belirtti. Öncül, “Biz merkez olarak 2011 yılından beri doku dondurma işlemini yapıyoruz. Hilal Hanım bizim ilk gebelik elde ettiğimiz vakamız fakat bizim yaklaşık 100’e yakın yumurtalık dokusunu dondurduğumuz hastalarımız bulunmakta. Tabii bu yöntem en çok kanser hastaları için uygulanmakta ama kanser dışı herhangi bir nedenle yumurtalık fonksiyonunu kaybedebilecek hastalar için de uygulanan bir yöntem. Yerleştirdiğimiz doku yaklaşık 2 yıldır çalışıyor. Muhtemelen çalışmaya da devam edecek. Bu hastanın sadece üretkenliğini karşılamakla kalmıyor, bunun yanında hastanın diğer kadınlık fonksiyonlarını da yerine getirmiş oluyor” şeklinde konuştu.
“Bize birçok bilim dalı inandı, hastalarımız inandı, biz de bu işlemi yapmaya başladık”
Tedavinin bilimsel ilerleme süreci hakkında bilgi veren Prof. Dr. Ertan Kervancıoğlu da, “Hasta tedavisi gerçekten çok uzun süren bir iş. Bu işleme başladığımızda, 2011 yılında bize destek veren yönetim ve hala desteğini veren, ismi geçmeyen Çocuk Cerrahisi de başta olmak üzere; Onkoloji, Hematoloji ve diğer ana bilim dalları bize destek verdiler. Çünkü bu yöntem deneysel bir yöntemdi. Hala dünyada deneysel olarak kabul ediliyordu. Artık uygulanabilir bir yöntem olarak kabul ediliyor. Ama biz 13 yıl önce başladığımızda bize birçok bilim dalı inandı, hastalarımız inandı, biz de bu işlemi yapmaya başladık. Bu işlem şu ana kadar 100’e yakın hastaya uygulandı ve bunların hepsi kadın değil” ifadelerini kullandı.
“Hanemize güneş gibi doğdu, dünyamızı aydınlattı”
Meme kanserini yendikten sonra başarılı bir tedaviyle çocuk sahibi olan 37 yaşındaki Hilal Gündüz, “Vaktim yoktu, hemen tedavi almam gerekiyordu. Tüp bebek tedavisi önermişlerdi, embriyo dondurmayı önermişlerdi ama vakit olmadığı için deney aşamasında olan bu yöntemi tavsiye ettiler. O dönem bu yöntemle 80 kişi çocuk sahibi olmuştu. Yola çıkarken “Ben neden 81’inci olmayayım?” diyerek yola çıktım. Bilime inandım, hocalarıma güvendim ve sonuç başarılı oldu. Güneş Bebek kucağımızda. Hanemize güneş gibi doğdu, dünyamızı aydınlattı. Bizim için bambaşka bir tecrübe, bambaşka bir deneyim oldu. O yüzden adını Güneş koyduk. Hastalıktan, kanserden yana hiçbir şekilde korkum olmadı. Atlatacağımdan emindim, hiç üzülmedim. Sadece anne olamayacağımı düşündüğüm zaman, o beni biraz üzüyordu. Çünkü ben bir kadınım ve o içimdeki anne olma dürtüsünü hiçbir zaman durduramıyordum. Ama korktuğum gibi olmadı, hayallerim gerçek oldu” ifadeleriyle yaşadığı mutluluğu anlattı.
“Ülkemizde böyle bir şeyin yapılıyor olması mutluluk verici”
Güneş bebeğin babası Burak Gündüz ise, “Eşim en başından beri çok inançlıydı. Ben de deney aşamasında, olur İnşallah diyerek daha çok onun sağlığını düşünüyordum. Ama iyi ki yapmışız. Ülkemizde böyle bir şeyin yapılıyor olması ve başarının sağlanması ayrıca mutluluk verici bir şey” dedi.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...