Rusya ve Çin, Suriye?ye 2014 yılından beri sınır ötesi yardımlar yapılmasını sağlayan BM Güvenlik Konseyi kararının yenilenmesini veto etmişti. Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, o kararı değerlendirdi. Suriye?de birçok insanın insani yardımlarla hayatını devam ettirdiğini ifade eden Kınık, kararın yenilenmesi için çalışmalarının devam ettiğini de ifade etti. Kınık, bölgede yaşanacak olası bir göç dalgasına ilişkin de açıklamalarda bulundu.
?8 milyon civarında Suriye iç göçmeni bu yardımlara bağımlı olarak yaşıyordu?
Rusya ve Çin?in veto kararını değerlendiren Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık, ?Kasım ayı başından bu yana süregelen çatışmalar neticesinde yaklaşık 200 bin insan, İdlib?in güney ve güneybatı bölgesini terk ederek Türkiye sınırlarına doğru hareket etti. Sivil yerleşim birimleri bombalandı ve sivillerde katliam korkusu oluşturarak sürgün edilmesi amaçlanıyordu. Bu amaç başarıya ulaştı. Devletimizin çatışmasızlık anlaşmasını sürdürmek için çabaları devam ediyor. Bir taraftan da Türkiye?nin sınır ötesi yardımlarına hukuki zemin hazırlayan BM Güvenlik Konseyi kararının aralık ayı sonundan itibaren 1 yıl daha uzatılması görüşmeleri gerçekleştirilirken beklemediğimiz bir şey ile karşılaştık. O da Rusya ve Çin?in bu anlaşmanın süresinin uzatılması kararını veto etmesi oldu. Türkiye?den Lübnan?dan ve Ürdün?den ihtiyaç sahibi olan bölgelere yapılan sınır ötesi yardımların BM?nin koruyucu şemsiyesinden çıkması anlamına gelecek olan bu karar çok tehlikeliydi. Çünkü 8 milyon civarında Suriye iç göçmeni bu yardımlara bağımlı olarak yaşıyordu. BM Güvenlik Konseyi kararının tekrar gündeme alınması için uluslararası baskılar devam ediyor. İnsani diplomasi çerçevesinde bu alandaki baskılarımız devam ediyor? dedi.
?4 milyona yakın insanın yarısı Türkiye sınırlarına yakın bölgelere hareket edebilir?
Bölgede yaşanabilecek olası bir göç dalgasıyla ilgili konuşan Kınık, ?Hedef gözetilerek sivil alanları vuruluyor. Türkiye sınırına yakın yerlerde güvende olabileceklerini hissettiklerinden bu bölgeye yakın olarak yerleşiyorlar. Bizler de bu bölgelerdeki Kızılay kamplarının kapasitelerini arttırıyoruz. Yeni kamp alanları oluşturmak için AFAD ile devletimizin ilgili kuruluşlarıyla beraber çalışıyoruz. Bu göç dalgası Suriye?nin içerisinde tamponlanmaya çalışılacak ama nihai çözüm buradaki kalıcı ateşkesle sağlanabilir. Saldırılar durmazsa Türkiye sınırına İdlib?te yaşayan 4 milyona yakın insanın yarısı Türkiye sınırlarına yakın bölgelere hareket edebilir. Bu bir kaostur, yönetilemez bir kaostur. Kaosun etkileri birincil etkisi belki Türkiye olur ama hemen akabindeki etkisi Avrupa?ya olur. Bu kaosun yönetilmesi için kalıcı ve topluma güven veren ateşkesin bir an önce tesis edilmesi gerekiyor? diye konuştu.