Üniversiteyi bitirmesinin ardından devlet bursu ile Çin?e giden ilk Türk olan Noyan Rona, Wuhan Üniversitesi Tarih Bölümünde Yüksek Lisans eğitimi gördü. Türkiye?de üst düzey liderler için Çince tercümanlık yapan ilk kişi olma unvanına sahip olan Rona, Shanghai Başkonsolosluğunun kurulma çalışmalarına da katıldı. Geçmişte konsolosluk ve büyükelçilik gibi çeşitli görevlerde bulunan ve şu an Özel bir Türk bankasının Şanghay Temsilciliğini yapan Rona, konuşmasında Çin?de imza attığı başarılarının yanı sıra Türkiye ile Çin arasındaki ticari rekabete de değindi.
"36 yıldır Çin?deyim"
Çin?e ilk gidiş sürecini anlatan Rona, "Ben üniversiteyi bitirdikten sonra ilk defa Türkiye ile Çin arasındaki kültür değişim programı çerçevesinde Çin?e gönderilen ilk devlet burslusu olarak gittim orada master yaptım. Çin?de master yaptıktan sonra Dış İşleri Bakanlığı?na girdim. Dış İşleri Bakanlığı doğal olarak beni hep Pekin?e gönderdi. Büyükelçilikte yıllarca çalıştım. Daha sonra Şanghay Başkonsolosluğunun açılması için beni Shangia?da görevlendirdiler orada bir başkonsolosluk açtık. Orada daha önce konsolostum. Ondan sonra da özel bir banka teklifte bulundu. Konuştuk anlaştık ondan sonra da bankaya geçtim. Ondan öncede 16 yıllık bir büyükelçilik ve başkonsolosluk serüvenim var. Dolayısıyla 36 yıldır Çin?deyim" şeklinde konuştu.
"Şehrin fahri hemşehrisiyim"
Shangai Belediyesindeki görevine ilişkin konuşan Rona, "Şanghay Belediyesinin denetleme üyesiyim. Bu 108 kişiden oluşuyor ve oradaki tek yabancı benim. Bırakın Türk?ü tek yabancı benim. Bu orada sistem itibariyle meclis üyeliği falan sayılmaz ama belediye denetim üyeliği etkin bir görev. Şehir ile ilgili her türlü denetimi yapacak yetkiye sahipsiniz. Bu denetimlerin sonucunu da Shangai İl Meclisi?ne rapor ediyorsunuz. Değiştirilmesini istediğiniz, düzeltilmesi istediğiniz konuları rapor ediyorsunuz. Onlar bir çalışma yapıyorlar, sonra size geri dönüyorlar; şu teklifinizi yaptık, bunu yapamadık, bunu yapacağız gibi bir geri dönüm oluyor. Bunun yarı sıra ayrıca Şanghay?daki bir Tüketici Hakları Koruma Konseyi var. Bu konseyin de 67 üyesi var. Bunun da tek yabancısı benim. Zaten şehrin fahri hemşehrisiyim ben. Şanghay?da Çinlilerle aynı haklara sahip bir yabancıyım. Benim gibi 3 tane yabancı var, başka yabancı yok. Onun için şehirde etkin görevlerimiz oluyor" ifadelerini kullandı.
"Çin?den çok alım yapıyoruz"
Türkiye ile Çin?in arasında tekstil sektöründe yaşananlara ilişkin konuşan Rona, "Şimdi biliyorsunuz Türkiye ile Çin arasındaki ticaret hacmi 26 milyar dolar. Bazen 23 milyar dolara düşüyor. Çinlilere göre 20 milyar dolar. Rakamlar pek tutmuyor karşılıklı ülkelerin ama 20 milyar doların üstünde bir ticaret hacmimiz var. Bunun yüzde 90?ı Türkiye?nin ithalatı. Sadece yüzde 10?u, 2-2,5 milyar doları, bazı yıllar 3 milyar dolar kadar ihracatımız var Çin?e. Böyle bir açığımız var. Her yıl açık veriyoruz. Bu açığın kapatılmasına yönelik olarak da yıllardır bütün hükümetler çalışıyor ama pek başarılı olamıyoruz bunda. Çünkü Çin malları gayet ucuz ve cazip geliyor bize. Tabi burada şöyle bir durum var, özellikle tekstil sektörünü söylediğiniz için ben de onu söyleyeyim; tekstil sektöründe Çin?den çok alım yapıyoruz. İthalat yapıyoruz ancak bunların bir kısmı ara malı. Yani Türkiye?nin tekstil ihracatında kullandığı ara malının bir kısmını Çin?den alıyoruz. O bakımdan bizim pek aleyhimize olmayabilir ama dünya pazarlarında tabi ki Çin ile rekabet ediyoruz" dedi.
"Yerimiz her zaman hazır"
Konuşmasının devamında Rona, "Bizim bence tekstilde bir tık daha yukarı çıkmamız lazım. Çünkü Çinlilerin ürünleri genelde orta ve alt seviyeye hitap ediyor. biz eğer bir üst segmente çıkıp biraz da markalaşırsak tekstilde bizim yerimiz her zaman hazırdır, her zaman kabul edilen bir yer. Çinliler daha çok kitlesel üretimde alıcı buluyorlar ama biz konfeksiyon ve orta gelir düzeyine hitap edecek tekstilde Türkiye çok çok daha iyi. Bunu ilerletmemiz lazım. O bakımdan Çin bize korktuğumuz kadar da tehdit değil eğer bir üst segmente çıkarsak" diye belirtti.
"Eğlence olsun diye katıldım"
Çin?de katıldığı bilgi yarışmasında 3?üncü olmasına ilişkin konuşan Rona, "1992 yılında Çin?de Pekin?de devletin merkez televizyonuyla birlikte yaptığı organizasyon bu. O zaman Çin?de 100 bin yabancı öğrenci vardı. Onlar arasında Çince bir bilgi yarışması yaptılar. Bakın bilgi yarışması, Çince?yi zaten bileceksin de bir de Çin?i bileceksin. Böyle bir yarışma yaptılar. Ben de başta eğlence olsun diye öyle bir katıldım. Daha sonra iş ciddiyete bindi çünkü sürekli yarışmaya çağırdılar, elemeye çağırdılar. Ben o zaman kaç kişinin katıldığını da bilmiyordum. Yani bu çabucak bitsin diye sözlüye girdik, yazılıya girdik, konuşmaya girdik, dinlemeye girdik, çeşit çeşit sınavlara girdik" diye konuştu.
"Güzel bir anı oldu"
Son olarak Rona, "Sonunda 18 kişi finale kaldı. Bu 18 kişiyi de Çin Merkez Televizyonunda çalıştırdılar, tam da haberlerden sonra en parlak zamanda. O zaman 450 milyon kişi bizi seyretti, ben o yarışmada 3?üncü oldum. Ertesi gün herkes tanır oldu. Çok büyük bir yankı buldu. Çin?de böyle bir yarışma yapıldı, 3?üncülük ödülümüz var. Ayrıca bir sertifika verdiler. Ayrıca Çin?de Konfüçyüs?ün doğum yeri olan yeri 1 haftalığına gezdirdiler. Bir de çok ünlü bir kaligrafistin kaligrafini verdiler. Güzel bir anı oldu benim için de" diyerek sözlerini sonlandırdı.
Orjinal Habere Git