İlerleyen yaş ile birlikte ortaya çıkan sarı nokta hastalığı (makula dejenerasyonu) tedavi edilmez ise görme kaybına kadar gidebiliyor. Retina içerisinde bulunan ve gözün keskin ve renkli görmesini sağlayan sarı nokta (makula,) zamanla yıpranır ve işlevini yerine getirememeye başlar. Sarı nokta hastalığı ile birlikte merkezi görme kaybolur ve hastalar günlük hayattaki önemli işlerini yerine getiremez. Erken teşhis ve tedavinin önemine dikkat çeken Biruni Üniversite Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Banu Acar, hastalıkla ilgili bilgi verirken aynı zamanda uygulanan tedaviler hakkında da konuştu.
?Hastalar yüzleri tanıyamıyor, kitap okuyamıyor?
Öncelikle hastalık ile ilgili detaylı bilgilendirmelerde bulunan Prof. Dr. Banu Acar ayrıca hastaların yaşadığı sıkıntılara da dikkat çekerek açıklamalarına şu şekilde devam etti; ?Gözün arka kısmında yer alan ve merkezi görmeden sorumlu olan makula kişinin okuma, yüz tanıma, araba kullanma gibi detayları algılamasını sağlayan bölgedir. Makula sayesinde yüzleri tanır, okuyabilir, yazabiliriz. Ancak yaş ile birlikte makula içerisinde bulunan hücreler yıpranır ve dejenere olur. Bunun sonucunda kişiler merkezi görmeyi giderek kaybederek, karanlık ve bulanık görmeye başlar. Genetik yatkınlık, sigara kullanımı, yetersiz beslenme de bu süreci hızlandırır. 60 yaş sonrası kişilerde sık rastlanan makula dejenerasyonunun kuru ve yaş olmak üzere iki farklı tipi vardır. Kuru tip makula dejenerasyonu, çoğu kişide rastlanan ve yaşlanmaya bağlı olarak yavaş ilerleme gösteren retina bozukluğu tipidir. Yaş tipi makula dejenerasyonu ise, gözün arka kısmında gelişen anormal damarlanmalar sonucunda meydana gelen sızıntı ve kanamalar ile belirti veren bozukluk tipidir. Kuru tip sarı nokta hastalığı ilerleyen safhalarda yaş tipe dönüşebilir.?
Bu belirtilere dikkat
Erken teşhis için belirtilere önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Banu Acar, ?Sarı nokta hastalığı bazı kişilerde farklı belirtiler ile ortaya çıkmaktadır. Yüzleri tanımada güçlük, renkleri soluk görme, bazı kelimeleri okurken bulanıklığın artması, loş ortamlara adapte olmakta güçlük çekme, bir ya da her iki gözde merkezi görme kaybı yaşanması gibi belirtiler sarı nokta hastalığının en sık rastlanılan belirtileri arasında yer almaktadır? şeklinde konuştu.
Genetik faktörler ve beslenme alışkanlığı risk faktörü
Sarı nokta hastalığında birçok risk faktörü var? diyerek sözlerine devam eden Acar, ?Yaş artıkça hastalığının görülme oranı artar. Özellikle 60 yaş üzeri bireyler risk altındadır. Araştırmalar sarı nokta hastalığından sorumlu birçok gen keşfetmişlerdir. Bu nedenle hastalığın kalıtsal özelliği olduğu düşünülmektedir. Ayrıca sigara içmek ya da sigara dumanına maruz kalmak sarı nokta hastalığı riskini artırmaktadır. Obezitenin de sarı nokta hastalığını artırdığı görülmektedir. Aynı zamanda beslenme yetersizliği, özellikle de antioksidandan zayıf beslenme de hastalığın ilerlemesini hızlandırmaktadır? dedi.
Erken tanı ve tedavi
Erken tanının öneminden bahsederek tavsiyelerine devam eden Acar, ?Kuru tip makula dejenerasyonunda, bölgesel kayıplara skotom adı verilir. Hastalığın ilerlemesi ile hücre ve doku kaybı daha geniş alanlara yayılır. Bu duruma ?coğrafik atrofi? denir ve merkezi görüşü etkileyen körlük gelişebilir. Bu nedenle hastalıkta erken tanı ve hastalığı durdurabilmek amacıyla erken başlanan tedavi önem taşır. Hastalığın takibinde detaylı retina muayenesinin yanında görme fonksiyonunun ?kareli kağıt? testiyle de takibi önemlidir. Orijinal adı ?Amsler Grid? olan bu kartla hastalar düzenli olarak merkezi görmelerini takip ederler. Karttaki karelerde kırıklı, eksik veya eğik görüntüler ortaya çıkması durumunda doktorlarını bilgilendirirler? ifadelerini kullandı.
Aferez yöntemi ile güncel ve etkin tedavi
Ayrıca sarı nokta hastalığında etkili ve güncel tedavi yöntemlerinden biri olan aferez yöntemi hakkında bilgilendirmelerde bulunan Acar, ?Aferez tedavisi sarı nokta hastalığında etkili ve güncel tedavi olarak kabul edilmektedir. Hasta ya da bağışçıdan alınan kan cihaz yardımıyla ayrıştırılır ve hastalığa sebep olan toksik maddeler kandan uzaklaştırılır. Hastanın ihtiyacı olan temiz kan tekrar hastaya verilerek ihtiyaç duyulan kısmı kullanılıp geri kalan kısmının tekrar hastaya enjekte edilir. Böylece hastalığının gelişimine eşlik eden risk faktörleri, hastanın kanından uzaklaştırılarak, hastalığın ilerlemesi yavaşlatılır ya da durdurulmuş olur? dedi.
Antioksidandan zengin beslenme koruyor
Son olarak da hastalıktan korunma olarak tavsiyelerde bulunan Acar, ?Her ne kadar yaş ve genetik faktörler hastalığın meydana gelmesinde etkili olsa da hücreleri yenileme özelliğinden dolayı antioksidan ağırlıklı beslenmenin de koruyucu özelliği olduğu ispatlanmıştır. Bu nedenle antioksidan içeriği zengin meyve ve sebzeler kişilerin günlük beslenme programında mutlaka yer almalıdır. Bunlar arasında yaban mersini, brokoli, enginar, lahana gibi yer alır? diyerek sözlerini sonlandırdı.
9420,54%0,56
34,56% 0,23
36,22% -0,03
2995,69% 1,15
4956,37% 0,00