Şuraya kırka yakın ilden 230 kişi katıldı. Ana konu Amasya Tamimi, Amasya Protokolü, Milli Mücadele ve Büyük Ortadoğu idi. Prof. Dr. İbrahim Öztek, verdiği konferansta şu ifadelere yer verdi:
?7.8.2003 tarihinde Condoleezza Rice, Washington Post gazetesinde yayınlanan yazısında BOP ile Türkiye Dahil 22 Ülkenin Sınırları, rejimleri ve haritalarının değişeceğini, bölgede İsrail?in çıkarlarının kollanacağını ve Amerika?nın Orta doğuyu ve Orta doğu petrollerini denetim altına alacağını açıklamıştı.
Çok geçmeden Büyük Osmanlı İmparatorluğunun yerinde Büyük Ortadoğu Amerikan İmparatorluğunun kurulduğunu gördük. Hedef: Fas?tan Pakistan?a uzanan genişletilmiş BOP (BAP) ile sosyal, kültürel ve mental gelişimini tamamlayamamış Türk ve İslam ülkelerinin tüm varlıklarına el koymak ve sömürmekti. Böylece Orta doğuda Arap Cehennemi yaşandı. Yönetimler Ömer Bin Abdullah?tan, Abdullah Bin Ömer?e geçti. Tüm petrol şirketlerinin başına Amerikalı emekli bir general oturdu. Irak ve Suriye?de iki milyon insan katledildi. On milyona yakın insan evinden yurdundan edildi. Bir damla petrol, bir damla kandan kıymetli oldu ve Amerika, vermeyenin petrolünü gazını zorla elinden aldı.
Çin, Türkmenistan, Kazakistan ve Rusya ile Şanghay işbirliği çerçevesinde bu ülkelerle iyi ilişkiler içinde sekiz bin kilometreyi geçen borularla ihtiyacının bir kısmını buralardan karşılamaktadır. Çin?e yönelen bu arterlerin gelecekte Türkiye ve Avrupa?nın zararına olacağı da bir gerçektir. Öte yandan Çin, Tel Aviv?den Kızıl denize, Hazardan da Basra körfezine açtığı kanallarla ihtiyaçlarını daha kısa ve emniyetli yollardan karşılamak için çalışmalarını sürdürmektedir. Avrupa ise; petrol ihtiyacının yarısını, gaz ihtiyacının da dörtte birini Rusya?dan sağlamaktadır. Türkiye Azerbaycan ve İran, Doğulu, Müslüman ve İran?ın nüfusunun yarısı olmak üzere halkı Türk?tür. Yani Avrupa, Amerika, Rusya ve Çin?in iyi niyetli yaklaşımı beklenemez. Bu nedenle bu ülkelerin hem üretimleri, hem de taşıma yolları daima tehlike altındadır.
Türkiye; mavi akım, Bakü Tiflis Ceyhan petrol boru hattı, Bakü Tiflis Erzurum gaz boru hattı ve Kerkük Mersin petrol boru hatlarını kullanmaktadır. Bunlara ilaveten Nabuk, Trans Hazar ve İran hatları projeleri gerçekleştiğinde Türkiye?nin önemi çok daha artacaktır. Türkiye?nin yer altı ve yer üstü kaynakları da Türkiye?yi hedef haline getirmektedir. Aslında Büyük Orta doğu projesinin öncelikli ana hedefi Türkiye?dir. Özellikle yurt içi terör olayları ile güney sınırlarımızda oynanan oyunlar bu amaca yöneliktir.
Kıbrıs Rum Kesimi: Yunanistan, AB ve ABD?yi arkasına alarak Kıbrıs?ın güneyinde petrol ve gaz aramalarını on beş yıla yakın sürdürmektedir. Ekson Mobil, Shel, Total ve Eni gibi dünyanın en büyük devlet ve firmaları ile sözleşmeler yaparak, Türkiye?yi de bunlarla karşı karşıya getirmiştir. Kıbrıs çevresindeki arama alanlarından Rum bölgeleri ile Türk bölgeleri çakışmaktadır. Türkiye, münhasır/özel ekonomik Bölgesini, denizlerdeki kullanım hakkını AB ve dünyaya resmen tanıtamamıştır ve bölgede yalnızdır. Ayrıca gaz ve petrol çıkaracak teknolojiye sahip değildir.
Doğu Akdeniz?de Amerikan 6. Filosu dahil 12 ülkeden 60 savaş gemisi boy göstermektedir.
Orta doğu sahipsizdir. Bölgede Şanghay işbirliğine benzer bir kuruluş, bölge çıkarları açısından gereklidir. Bunun için Türkiye aklını kullanmalıdır. Bugün için son derece kıymetli olan bu stratejik maddelerin büyük bir kısmı halen Türk topraklarından elde edilmektedir. Türk birliği için ise hiç bir harekete gözükmemektedir.
Kıbrıs sorunu bugün ayrıca bölgesel enerji denkleminin parçası haline gelmiş durumdadır. Kıbrıs?ın, Türkiye İngiltere ve Yunanistan arasında yarım asırdır süren çözümsüz durumunu, bundan sonra bölge hidrokarbonu için ağzı sulanan büyük devletler ve şirketler körükleyeceklerdir. Bölge BOP?nin önemli bir halkası haline gelmiştir. Buradaki petro-gazın paylaşımı kolay olmayacak ve Orta doğu ateşi Kıbrıs ve çevresinde de cehennem yangınına dönüşecektir. Bölge, ayrıca emperyal güçlerin egemenlik ve siyasal üstünlük yarışı alanına dönüşerek, uzun yıllar sürecek çok boyutlu bir krize sahne olacaktır. 1990 yılından sonra hızlanan petrol savaşı, petrol bitmeden bitmeyecektir. Bölgemizde daha 100 yıl petrolün bedelinin kanla ödeneceği açıktır."