İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi?nin 2019-2020 akademik yılı açılışı, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan?ın ?En Zor Yüzyıl? başlıklı açılış dersiyle gerçekleştirildi. Akademik yıl açılışına; Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu, Rektör Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, çeşitli üniversitelerin yöneticileri, dekanlar, enstitü müdürleri, akademisyenlerin yanı sıra öğrenciler katıldı.
?Talep eden olun?
Prof. Dr. Göksel Aşan yeni akademik yıl açılış konuşmasına, ?Öğrenci olmak yerine özellikle üniversite hayatınızda talep eden kişi yani talebe olun? diyerek başladı ve sözlerini şöyle sürdürdü: ?Öğrencilere talebe demeyi tercih ediyorum. Talebe ?talep eden? demektir. Sizler üniversite hayatınız boyunca öğrenci olmayın çünkü öğrenen olmak kolaydır. Sizler talep eden olun. Talep etmediğiniz sürece biz size neyi ne kadar bilmeniz gerektiğine dair kendi kanaatimizle bir şeyler anlatmaya çalışıyoruz. Bu sistem, ?bir İktisat öğrencisi ne bilerek mezun olmalı? diye bizim karar vermemize bağlı. Dolayısıyla siz bizden fazlasını talep etmediğiniz sürece biz ne istersen size onu vermeye devam edeceğiz. Ayrıca sizlerden bir talep gelmeyince, bizler de ne de olsa öğreteceklerimizin sınırı belli diye yeni şeyler öğrenmiyoruz. Unutmayın ki sizin talep etmemizle birlikte bizler de yeni şeyler öğreniyoruz.?
?Birlikte yaşama mekanizması çok önemli bir değer?
Toplumda belli bir sistem içinde birlik ve beraberlik konusunun önemli bir değer olduğunun ve insanın sistem dışında tek başına hayatta kalmakta zorlanacağını kaydeden Prof. Dr. Göksel Aşan şöyle devam etti: ?İnsanlığın başından beri kurduğu bütün formlar ve sistem, tüm bireylerin topluluk içinde hareket etmesini ve yaşamasını öngörüyor. Bu sistem bütün canlı varlıklar için de geçerli. Fakat bizim diğerlerimizden farkımız var ki o da düşünüyor olmamız. Yani bizim normalde yararımıza olan sistem için, ?acaba sistemin dışında kalsam daha mı mutlu olacağım? diye düşünmekten kendimizi alıkoyamıyoruz. Sistemin dışında kalmamanız lazım. Hiçbir yeni üyenin o var olduğu topluluk neyse onun dışında ayakta kalamayacağı öğretiliyor. Sizin siz olduğunuz tek an var doğduğununuz an. Ondan itibaren bütün sistem sizin olmaktan daha çok ne olmanız gerektiğine odaklanıyor. Birlikte yaşama mekanizması çok önemli ve sahip çıkmamız gereken en önemli değerler. Niye değerlere ihtiyacımız var; hiç birimizin doğasında dürüst ve ahlaklı olmak yoktur mesela bu sonradan öğretilen bir şeydir. Ne kadar dürüst ve ahlaklı iseniz o kadar iyi eğitilmişiniz demektir ve takdir edilecek bir şeydir. Bu değerler sistemin ayakta kalmasını sağlayan şeyler. Bu dengeyi sağlamak için belli sisteme ihtiyacımız var.?
?Uluslararası düzen için bilime çok fazla ihtiyacım var?
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacısalihoğlu da konuşmasında bilimin önemine değinerek, özellikle uluslararası düzen açısından sosyal bilimlere ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Prof. Dr. Hacısalihoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: ?Üretilmeyi üreten söylenmeyeni söyleyen yazılmayana yazan konuşulmayanı konuşan bilgiyle değerlerin yorulduğu yerdir üniversite. Bu farkındalığı ve bilinci taşıyabilirsek üniversite olmak yolunda tarih tezimizi yolumuzu hedefimizi doğru belirledik anlamına gelir. Üniversite öncüdür ilktir, sorun çözendir derde derman olan yerdir. Zor bir yeryüzünün içindeyiz. Özellikle bu çekişmenin didişmenin, çıkarların ve siyasetin farklı amaçlarla kullandığı bir yüzyıldayız ve bu zaman dilimi içerisinde bilimin o adalet dağıtan eşitlikçi sorun çözen hakkaniyetli özelliğine büyük ihtiyaç var. Özellikle de sosyal bilimlere. Yansız olacak, adalet duygusunu vicdanlarla zihni buluşturarak yeryüzüne yayacak. Başka çare yok. Enerjisini tükettikçe evren sonunu hazırlar. Uluslararası düzen de bugün değerlerini tükettikçe yani insan hakları adalet, hukuk, mazlumların sorunlarını çözebilme yetisi gibi değerleri başaramadığı ölçüde düzensizliği ve sonunu hazırlayan bir sistemin içine girmiş durumda. Bugün uluslararası ortam dağınız, kuralsızdır ve adaletsizdir. Bunu çözmesi gereken yerlerde üniversiteler, bilim üreten yerlerdir. Siyaseti kötü kullananların elinde olmadan bunu ortaya koyabilmesidir. Bugün Türkiye en haklı olduğu teröre karşı mücadelesinde dünyanın en saygın sayılan medya kuruluşları demokrasinin insan haklarının kimseye bırakmayan ülkelerin siyasetçilerin güdümünde Türkiye?nin kimyasal silah kullandığını yaymaya çalıştığı günlerden geçiyoruz. Bu büyük bir akıl tutulmasıdır. Bu insanlığın sonunu hazırlamaktır. Bu yüzden üniversitelerin vizyonu bu sorunları aşmak olmalıdır. Ülkemize, milletimize ve insanlığa çare üretebilmenin sorumluluğunu almalıyız.?