İstanbul Medipol Üniversitesi Gazetecilik ve Medya Kulübü, ?Barış Pınarı Harekâtı ve Medya? başlıklı panel düzenledi. TGRT Haber Spikeri Alper Altun?un moderatörlüğünü üstlendiği panele İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Özkır ve Öğretim Görevlisi Dr. Bora Bayraktar konuşmacı olarak katıldı. Medipol Medya Merkezi TV Stüdyosu?nda düzenlenen panelde, Türk Silahlı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından Fırat?ın doğusuna yapılan Barış Pınarı Harekâtı ile Avrupa ve ABD?deki yansımaları değerlendirildi.
Özkır: "Batı medyası hukuki sınır ve gazetecilik ilkesi tanımıyor"
Doç. Dr. Yusuf Özkır, Barış Pınarı Harekâtı?na ilişkin Batı medyasında bilinçli bir çarpıtma olduğunu söyledi.
Avrupa ve ABD medyasındaki Türkiye karşıtlığının kökenlerinin epey geçmişe gittiğini belirten Özkır, "Bunun ekonomik, siyasi, dini ve tarihi kökenleri var. Terör örgütü olarak PKK, uzun bir zamandır Avrupa ülkeleri, BM, AB ve ABD?nin terör örgütleri listesinde bulunuyor. İçlerinde devlet kurumlarının da yer aldığı Batı medyası genel yayın politikalarını PKK-YPG-PYD savunuculuğu bağlamında şekillendiriyor. Bu tutumlarıyla gazeteciliğin evrensel hukuk kurallarıyla uyumlu ilkelerinin dışına çıkıyorlar. İkincisi, gazeteciliğin öngördüğü tarafsızlık ilkesi gereği Türkiye?nin tezlerinden de bahsedilmesi gerekirken, Batı medyası bir koro halinde ezberlenmiş sloganları PKK lehine seslendiriyor. Türkiye ne zaman kendi çıkarları doğrultusunda hareket etse, Batı kamuoyunun önemli bir bölümü bu durumu genel olarak kendi aleyhine görerek ona göre pozisyon alıyor, benzer iddiaları manşete taşıyor. Bu iddiaların ilkini DEAŞ bağlamında üretilen yalan haberler oluşturuyor. İddiaların ikincisini, Türkiye?nin sivilleri hedef aldığı yalanı oluşturuyor. Üçüncüsü ise ?Türkiye Kürtleri hedef alıyor? yalanı. Haberlerde ve köşe yazılarında terör örgütü PKK, YPG, PYD demek yerine ?Kürtler? ifadesi bilinçli olarak kullanılıyor" dedi.
Bayraktar: "Suriye ile ilişkiler hep iniş çıkışlı oldu"
Dr. Bora Bayraktar ise Türkiye?nin harekât ile birlikte Fırat?ın doğusunu PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerinden temizlemeyi hedeflediğini hatırlattı.
Türkiye?nin Suriye ile ilişkilerinde iniş çıkışların yer aldığını kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti: "Türkiye 910 kilometrelik en uzun kara sınırını Suriye ile paylaşıyor. Sınırın her iki yanında birbirleriyle akraba birçok aile bulunuyor ancak bu yakınlık iki devletin tarihsel süreçteki ilişkilerinde iniş çıkışa engel olamadı. İki ülke Hatay meselesi, Abdullah Öcalan ve Fırat Nehri gibi konularda karşı karşıya geldi. Suriye?de ilk protestolar başladığında Türkiye o dönem iyi ilişkiler içinde olduğu Esed yönetimine reform önerileri sundu ancak kabul edilmedi, sonrasında da köprüler atıldı. Suriye?de başlayan iç savaş bir boşluk doğurdu ve terör örgütleri bu toprakları hareket üssü olarak kullanmaya başladı. Suriye iç savaşının arka planında Avrupa?nın enerji güvenliği, Rusya, Türkiye ve İran?ın enerji geçişinde by-pass edilmesi, bunun Irak ve Suriye?nin kuzeyinden açılacak bir koridor ile Akdeniz?e taşınması vardı. Türkiye kendi sınırlarına hapsedilmek istendi. Bu kapsamda 2015-2016 terör dalgası, hendek kalkışması, DAEŞ?in alan hakimiyeti, 15 Temmuz Darbe Girişimi, 2017 Irak Kürtlerinin bağımsızlık referandumu, ABD?nin YPG üzerinden bölgeyi dizayn etmesi gibi projeler devreye sokuldu. Türkiye 15 Temmuz direnişi, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Pençe I- Pençe II, yurt içi terörle mücadele operasyonları, milli savunma projeleri, S-400 alımı, Soçi ve Astana süreçleriyle bu kuşatmayı yardı. Barış Pınarı Harekâtı operasyonunun başarıya ulaşması ile bu kazanım kökleşecektir".