Pazartesi günü ilk ders zili çaldı. İlkokula gidecek tüm öğrenciler okula uyum sağlayabilmek için bu hafta eğitim öğretime başladı. Özellikle ilkokulda başlangıç evresi aslında çocukların hayatında en önemli dönüm noktası. Çocuğun sosyal duygusal, zihinsel ve fiziksel anlamda hazır olmasını gerektiren, içerisinde yeni kişiler, kurallar ve sorumluluklar barındıran yabancı ve bir yandan da geniş bir sosyal çevreye doğru atılan ilk büyük okula başlamak. Bu sürece uyum sağlayabilmek için çocuklar ve aileler ne yapmalı? sorusuna Mektebim Koleji Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü Koordinatörü Sesil Kalender cevap verdi.
Çocuğun başı sıkışsa ne yapacak?
İlkokula başlangıcın hem çocuk hem de aile için zorlayıcı ve adaptasyon gerektiren bir süreç olduğunu belirten Sesil Kalender, "O güne kadar çocuğun aileyle kurulan bağlı/ bağımlı ilişki paterni, sorumluluk alıyor olup olmadığı, akranları ile olan sosyal iletişimi, benlik saygısı gibi durumlar okula alışma dönemindeki asıl belirleyiciler olabiliyor. Okul öncesi geçmişi olan bir çocuk bile ilkokuldaki sistem, beklentiler, sorumlulukların artışı, okul içerisinde kalınan daha uzun süreli zaman gibi değişiklikler uyum sağlamasını zorlaştırabiliyor. Bir yandan bunlar olmasa da zaten çocuk evden uzak kalma süresinin artması ile beraber başı sıkışsa ne yapacak?, midesi bulansa nereye gidecek?, tuvaleti gelse ne yapacak?, yemeği beğenmezse ne yapacak?, evde annesi ne yapıyor?, kardeşi ile eğleniyorlar mı?, odası ve oyuncakları ne durumda? gibi birçok kaygı ve korku barındıracak düşünceye sahip olabilir. Böyle bakıldığında her çocuk için olmasa da ilkokula geçiş süreci sancılı bir sürece dönüşebilir" dedi.
Okula dönüş etkinlikleri
Okula güvenerek okulla birlikte hareket etmenin, okulun oryantasyon programından haberdar olmanın ve onunla uyum içerisinde hareket etmenin önemli olduğunu belirten Kalender, "Örneğin; bazı okullar uyum programı dahilinde okula dönüş günü organizasyonları yapıyorlar. Bunları takip etmek, öğretmenlerle haberleşerek yapılan aktivitelere katılmak, okulun yönlendirdiği şekilde öğrencimizin yanında olup destek olmak çok önemli. Okul başlamadan önce okul ile ilgili çocukla konuşmak, konuşurken abartıdan uzak olmak (okulu hiç olmadığı bir yer gibi göstermemek olumlu veya olumsuz anlamda, örneğin sürekli oyun oynayacaksınız okulda gibi) fakat yapacağı, eğleneceği, merak edeceği aktiviteleri fark ettirmek, motivasyon oluşturmak, çocuğun kaygılarını öğrenmek, merak ettiği konularla ilgili sorularını cevaplamak, duygularını almak ve dinlemek önemli. Okul için öğrenci ile birlikte hazırlık yapmak da çocuk için yararlı olabilir. Yani okul başlamadan önce okulun ihtiyaçlarına göre birlikte okul çantasını, gerekli okul malzemelerini almaya gitmek, odasını okul dönemine göre şekillendirmek, okul dönemi programı için birlikte bir günlük yapılacaklar çizelgesi oluşturmak gibi aktiviteler çocuğun kaygısını azaltarak, sınırlarını belirleyerek çocuğun okulun başlaması için motive olmasını sağlayabilir. Çocuk okuldayken anne babanın nerede olduğunu ve ne yapacağını merak eder. Ona o okuldayken sizin neler yapıyor olacağınızı, çocuğunuzun kaçta okula gideceğini, kaçta döneceğini anlatıyor olmak, onu okuldan kimin nasıl alacağını anlatıyor olmak çok önemli. Rutinler ve sınırlar çocuklarda her zaman kaygıyı azaltır. Bunları çocukla paylaşmak ve özellikle de ilk zamanlarda bu rutinlere de uyuyor olmak çok önemli. Aksi takdirde çocuk sürece alışmaya çalışırken güven duymakla ilgili sıkıntı yaşayabilir" şeklinde konuştu.
Okul korkusunun olası nedenleri:
Sesil Kalender, okul korkusunun olası nedenlerini şöyle sıraladı:
"Okul korkusunun temelinde çocuğun anne babaya, çoğunlukla da anneye aşırı bağımlı olması ve anne babadan ayrılma korkusu yatar.
Çocuk anne babası olmadığında kendisine veya anne babasına bir şey olacağından korkuyor olabilir.
Sorumluluk almaktan korkuyor olabilir.
Anne babanın çocuğun okula başlamasıyla geliştirdikleri endişe ve kaygıları çocuğa yansıtmaları sonucu çocukta okul korkusu yaşanmaya başlayabilir.
Annenin de çocuğa bağımlı olması okul korkusunu tetikleyebilir.
Çocuğun geç saatlere kadar ayakta kalması gitmek istememesine neden olabilir.
Öğretmenin ilgi ve sevgisi diğer çocuklara da yöneleceğinden çocuk kendisine gösterilen ilgi ve sevgiden tatmin olmayabilir.
Ev ortamı çok kuralsız ve patronun çocuk olduğu aile yapılarında, çocuklar bir düzen bütünü olan eğitim kurumlarına uyumda akranlarına kıyasla güçlük çekmekte ve okula gitmeyi istemeyebilmektedirler. Bu çocuklar kurallı ortama aşina olmadıklarından da endişe".
Çocuğu okula gitmek istemeyen anne babalara bazı öneriler:
Eğer çocuğunuz okula gitmek istemiyorsa Sesil Kalender, şu önerilerde bulundu:
"Okula karşı direncin belirtilerini tanıyarak, sorun daha da kemikleşmeden önlem alın.
Çocuğunuzla sık sık konuşarak okula gitmek ile ilgili hem olumlu hem de olumsuz duygu ve düşüncelerini dile getirmesine yardımcı olun. Anne babalar bazen olumsuz duygu ve düşüncelerin konuşulduğu zaman daha da artacağını düşünerek konuşmaktan kaçınmaya çalışırlar. Fakat çocukların davranışlarında meydana gelen değişikliklerin her biri yardım çağrısıdır ve ?yardım çağrıları? duyulmalıdır. Duyulmaması sorunun daha da alevlenmesine yol açacağı gibi, ayrıca duygusal gelişimini de olumsuz etkiler.
Konuşmanın yanı sıra oyun, dans, resim, müzik gibi etkinlikler de çocukların duygularını dışa vurmasına yardımcı olurlar.
Çocuğun okul ile ilgili duygu ve düşünceleri karşısında yargılayıcı, küçümseyici, alaycı, suçlayıcı olmayın. Çocuğu okula göndermekten hemen vazgeçmeyin. "Evet korkuyorsun, bizden ayrıldığın için üzülüyorsun ve bu yüzden okula gitmek istemiyorsun. Ben de seni özlüyorum fakat tıpkı senin yaşındayken benim ve şimdi senin yaşında olan diğer arkadaşların gibi sen de okula gitmek zorundasın. Hem ben senin okulda neler yaptığını çok merak ediyorum. Böylece akşam konuşacağımız birçok şey oluyor" diyebilirsiniz. Fakat akşam eve geldiğinde okul ile ilgili konuşmak istemeyen çocuklar ile de hemen başka keyifli konular hakkında sohbete başlamalısınız.
Bu konuda anne babanın yanı sıra çocuğa yakın olan tüm yetişkinlerin tutarlı davranmasının gerekliliğinin önemi göz ardı edilmemelidir. Çocuğun okula ilişkin en küçük bir olumsuz tepkisinde hemen geri adım atarak sadece bir günlüğüne bile olsa okula göndermemek, daha sonraki günlerde çocuğun olumsuz davranışlarını daha da pekiştirecektir.
Aile içinde yaşanan sorunlara çözüm aranmalıdır.
Okul veya öğretmeniniz hakkında olumsuz düşünceleriniz olsa dahi bunlar çocukların duyabileceği yer ve zamanlarda dile getirilmemelidir. Çocuğun güveninin sarsıldığı ve gözünde otoritesinin zayıfladığı öğretmen ve okulun hangi okul ve hangi öğretmen olduğu çocuğun zihninde fark teşkil etmez. Ortadan kalkmasına neden olunan güven ve saygı duyguları çocuğun zihninde tüm okullar ve öğretmenlere yöneliktir. Yetişkinler sorunları kendi aralarında çözmeli, çocuklara durum uygun bir neden gösterilerek sunulmalıdır.
Okula gitmediğinde çocuğunuzu cezalandırmak yerine gittiği günlerde övmeyi unutmayın".