Somon DNA tedavisinin, somon balığından üretilen polinükleotitler ve hyalüronik asit kombinasyonundan oluşan popüler bir cilt gençleştirme yöntemi olduğunu söyleyen Yakın Doğu Üniversitesi Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Uzmanı Öğretim Görevlisi Dr. Didem Mullaaziz, gençlik aşısı olarak da bilinen Somon DNA tedavisinin hızlı canlandırma ve gençleştirme etkisiyle yaygın olarak talep edildiğini belirtti. En etkili anti-aging tedavilerinden biri olan Somon DNA tedavisinde, somon balığından elde edilen doğal polinükleotitlerin, mevcut kolajeni korumanın yanında yeni kolajen üretimini de desteklediğini söyleyen Öğretim Görevlisi Dr. Didem Mullaaziz, bu sayede cildin nemlendirilmesi, ince kırışıklıkların tedavisi, elastikiyet kaybının giderilmesi ve homojen bir cilt tonunun sağlandığını belirtti.
Onarıcı proteinler cilt yenilenmesini sağlıyor
Yıllar içerisinde bağ doku elemanlarında kayıp yaşandığını söyleyen Dr. Didem Mullaaziz, Somon DNA?nın elde ettiği kaynağının laboratuvar şartlarında ayrıştırılarak insan cildinde uygulanabilen bir forma getirildiğini belirtti. Didem Mullaaziz sözlerine şöyle devam etti: ?Bu sayede cilt altına enjeksiyon yoluyla verilerek bağ dokunun çok daha güçlü hale gelmesi sağlanmaktadır. İçeriğindeki onarıcı proteinler ve hyaluronik asit cildin yenilenmesini sağlarken, güçlü antioksidanlar, hücrelerde oluşan oksidatif hasarı azaltır? dedi.
Mullaaziz: ?Somon DNA tedavisi, herkese uygulanabilecek bir işlemdir?
Somon balığı DNA?sının insan DNA?sına en çok benzeyen DNA yapısını içerdiğini söyleyen Mullaaziz, bu nedenle insana enjekte edilen Somon DNA?nın kişinin DNA yapısına etki ederek kolajen yapımını çok kuvvetli bir şekilde uyardığını ve genellikle 3 - 4 ay gibi bir süre içerisinde kişinin cildini daha sıkılaşarak daha dolgun hale getirdiğini belirtti. Mullaaziz sözlerine şöyle devam etti; ?Somon DNA tedavisi, cinsiyet ve yaş fark etmeksizin herkese uygulanabilecek bir işlemdir. Özellikle otuzlu yaşlardan sonra dermatolojik açıdan uygun bulunan herkese uygulanabilir. Kuru cilde sahip olan kişilerde cilde nem kazandırmak, sigara içen veya uzun süre güneş hassasiyeti olan kişilerde cilt kalitesini artırmak, lekeli ciltlerde leke tonunu açmak, ince kırışıklıklarda azalma, ciltteki elastikiyet kaybı ve sarkıklıklarda toparlayıcı etki sağlamak amacı ile uygulanabilmektedir? ifadelerinde bulundu.
Mullaaziz: ?İşlem sonrası cilt tipine uygun nemlendirici ve güneş koruyucu ürün kullanılmalıdır?
Enjeksiyon bölgesine lokal anestezik krem uygulayıp yirmi dakika bekledikten sonra ince iğneler veya dermapen yardımıyla Somon DNA?nın uygulandığını söyleyen Mullaaziz, seansların bölgeye bağlı olarak ortalama otuz dakika sürdüğünü belirterek sözlerine şöyle devam etti: ?İşlem sonrası cilt tipine uygun nemlendirici ve güneş koruyucu ürün kullanılmaktadır. Seanslar ortalama iki hafta aralıklarla 4 - 6 seans şeklinde uygulanır. Tedavi bittikten sonra elde edilen ciltteki iyileşme ortalama 6 - 8 ay daha devam etmektedir. Tedavi sonrası altı ay aralarla veya yılda bir kez tekli seanslar halinde Somon DNA işleminin tekrarlanması elde edilen sonucun kalıcılığını artıracaktır? dedi.
Hasta işlemden sonra günlük hayatına rahatlıkla devam edebilir
İşlemden sonra hastanın günlük hayatına kolaylıkla devam edebildiğini söyleyen Mullaaziz, işlemin yaygın görülen bir yan etkisi bulunmadığını belirtti. İşlem sonrasında hafif kızarıklığın olabileceğini söyleyerek; uygulama günü banyo yapılmaması, özellikle tedavi yapıldığı gün güneşten kaçınılması ve dermatolog önerisi ile SPF 50+ bir güneş koruyucunun düzenli olarak dört saat arayla sürekli olarak kullanımının gerekli olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: ?Somon DNA tedavisi; yüz, boyun, gıdı, dekolte, göğüs, eller gibi birçok alana uygulanabilmektedir. Bu tedavi ile cilt yenilenmesi ve gençleştirilmesi, cilt neminin artırılması, yüzdeki koyu renkli lekelerde azalma, cilt tonunda açılma ve homojenleşme, gözaltı koyu halkaların giderilmesi, vücuttaki sarkma ve çatlakların giderilmesi, ince kırışıklıkların giderilmesi amaçlanmaktadır. Somon DNA tedavisi, mezoterapi, PRP, lazer ve radyofrekans tedavileri ile birlikte yapıldığında çok daha başarılı sonuçlar elde edilebilir? diyerek sözlerini noktaladı.