Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Hakan, Işıl Açıkkar ve Salih Nayman moderatörlüğündeki sosyal medya ve televizyon ortak yayınına katıldı. Canlı yayında soruları cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ordu?da yaşanan olayla ilgili, ?Hukuki durum neyse bu küfrün karşılığı neyse bununla ilgili olarak sayın valimiz kendisine yapılan küfürle ilgili bu savcılığa taşıma kararlılığında. Burada kararı kim verecek, yargı. Yargı bu konuyla ilgili olarak bu ülkenin valisine bir it demenin ne olduğunu yasal olarak verecek olan merciidir. Yasalarımızda bir ilin valisine yöneticisine bu tür küfürlerin karşılığı oralarda belli, kaç yıldan kaç yıla, bu belli. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıydım. Bu daha seçilmeden yaptı. Ben İBB başkanıyken okuduğum şiir nedeniyle mahkum oldum. Bu mahkumiyetimle belediye başkanlığım elimden aldılar. Bu ise daha henüz belediye başkanı olmadı, bir ilin valisine küfrediyor, ben etmedim. Devletin resmi yayın organlarında yer alan şiir okudum, bundan dolayı 10 ay mahkumiyet aldım. Elimden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını aldılar. Bana orada bir soru sordun, ?sizin yerinize gelecek olana kefil misin? dedin. Bende dedim ki, siyasette babam bile olsa kefil olmam, ama ekonomik olarak gücüm neye yeterse ona kefil olurum dediler. Bu kadar önemli bir durum söz konusu, çünkü siz vali demek cumhurbaşkanını o ildeki vekili demektir. Milletin o ildeki vekili demektir. Siz bir valiye it derseniz, bunu kimse yemez. Bende cumhurbaşkanı olarak valime sahip çıkmak durumundayım, onu yedirtmem? dedi.
?Bunların en iyi bildiği iki şey algı operasyonu yapmak ve mağduriyet yapmak?
?Polislerimize yanındaki bir başkanı şerefsizler diye hitap ediyor. Buranın başına geçersen bunlar senin koruman olacak, sen bunlara şerefsiz diyorsun? diyen Erdoğan, ?Bunların en iyi bildiği iki şey algı operasyonu yapmak ve mağduriyet yapmak. Valiye küfür edecek, polisin üzerine yürüyeceksin sonra mağdur edebiyatı yapacaksın böyle bir şey olamaz. Benim orada yapamaz diye bir şey demedim, yargı böyle bir şey vermesi halinde bu düşer. Hele hele bir konu var ki o da şudur. Biliyorsunuz özellikle bu tür yargı süreci içerisinde belli bir süreyi aşan cezayı alırsa bu düşecektir. O süreyi aşmazsa görevine devam eder. Seçildikten sonra valinin özellikle savcılığa müracaatıyla başlayacaktır. Bu görevi ihmal değil, kötüye kullanmaktır. Bu göreve gelmeden yaptığı için o cezayı aldığı takdirde, benim kanaatimdir, yargı da bu kararı verirse, nasıl benim düştüyse onunda düşer. Ben yaşadığımı söylüyorum. Bana bu cezayı şiir okuduğum için sürdüler. 4 yıl 6 ay gibi bir süre geçmişti, düştü. Benden sonra seçim yapıldı ve o seçimle bir başka arkadaşımız başkan seçildi. Özellikle valime yapılanın görsel kayıtları, yazılı kayıtları var mı? Bütün kayıtları gördük. Bir cumhurbaşkanı olarak siz valinizin izzetini korumayacak mısınız, sahip çıkmayacak mısınız? Bırakamayız. Burada sahip çıkmak bizim öncelikli görevimiz arasındadır? dedi.
?Bir kişinin benzemez değil, zihniyet olarak benzemesidir?
Sisi?ye mi oy vereceksiniz Binali Yıldırım?a mı diye konuşmasının sorulması üzerine açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?Mursi içeriye alındıktan kısa bir süre sonra benimle ilgili CHP trolleri şu başlıkları attılar. Erdoğan?ın akıbeti Mursi gibi olacak dediler. Şimdide aynı şekilde Mursi?yi adeta orada 20-25 dakika çırpınırken, en ufak müdahale olmadığı halde bu troller devreye girdiler Erdoğan?ın akıbeti de aynen Mursi gibi olacak dediler. Yüzlerce tweetler atıldı. Benim Pazar günüyle alakalı bir zihniyet çatışmasında bir tarafta Sisi taraftarları var zihniyet olarak. Bunlar Erdoğan?ı oraya oturtuyorlar. Bir tarafta da Binali beyin durumu var, benim belediye başkanı adayım olarak ilerde Mursi zihniyetini temsil etmiş oluyorlar. Böyle bir anlayışla Pazar günü seçime gidiyoruz. Bundan önce 31 Mart seçimlerinde Yunan gazeteleri nasıl devreye girdiler. Bütün bunlar zihniyet çatışmasının ortaya çıkışıdır. Bir kişinin benzemez değil, zihniyet olarak benzemesidir. Bizimde buradaki ifademiz sadece buna yöneliktir. Bu incelikleri ciddi manada ayrıştıralım ki işi bir yere vardıralım. Batı basının Almanya, Fransa Erdoğan?a niye saldırıyor. Bu zihniyet değil mi, zihniyet meselesinden dolayı saldırıyor. Alman medyasının sürekli olarak saldırılarının ardından PKK, FETÖ DHCKP-C var. Bütün bunlar ciddi manada neyi nereye oturduğunu görmek bakımından çok çok manidardır? dedi.
?Ben yayını beğenmedim, yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu?
Ortak yayına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?Ben yayını beğenmedim. Bir defa yayında objektif bir yönetim anlayışı yoktu. Burada dakikalardan soru soruş şekillerine varıncaya kadar ciddi bir tarafgirlik söz konusuydu. Bu tarafgirlikle kalmayıp sonradan soru soruş şekillerinde bile bazı tarafgirlikler çok somut ortaya çıkıyordu. CHP adayına başkan, Yıldırım başkan adayı diye hitap etmesi dikkatlerden kaçmadı. Canlı yayın boyunca konuşma süresinde eşitsizlik göze çarpıyor. İki adayın konuşma sürelere bakılınca, buna çok dikkat edeceğim, her iki adaya dikkatle kontrol edeceğim demesine rağmen dikkat edilmemiştir. Sayın Yıldırım?a bütün süre içerisinde 4 dakika daha az süre verildi. Çok ilginç bir şey, sayın yıldırımın sözleri zaman zaman kesilmiş, rakibinin ise böyle bir sıkıntısı olmamıştır. Yaptığımız tespitler şu, rakamları göstererek özellikle 10 kez CHP adayının müdahale uğradığını görüyoruz, ama yıldırımın 26 kes kesildi. Bir böyle bir moderatörün olduğu konuşmacılar ne kadar fazla kesilirse oradaki iradesini veya sunumunu o denli kaybeder o akış ortadan kalkar. Burada da bunu maalesef yaşadık, gördük? şeklinde konuştu.
?Tamamen soru çalma sanatıdır, bu tamamen FETÖ?nün işidir?
Moderatör İsmail Küçükkaya ile CHP?nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayıyla görüşmesine ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?Özellikle bazı şeyleri anladık. Bilgilerde aktı. O akşam orada da bunu tespit ettik. 3 gün önce Marmara etapta moderatörün CHP adayıyla bir araya gelmesi. 45 dakika bunların görüşmesi var. Görüşmede bütün doneler ne tür sorular sorulacak, tamamen soru çalma sanatıdır, bu tamamen FETÖ?nün işidir. O akşam program esnasında CHP adayının yanında kutucuklar var, bu kutucukların üzerinden soru başlıkları var. Bu konu başlıklarına göre de kutucuklarda gösterdiği kartonlar var. Çok ilginçtir moderatör soruyor, sonra da oradan başlıklara göre o karton çıkartılıyor, o gösteriliyor. Bu denli hırsızlık olur mu? Böylede çok doğru adil bir moderatörlük yaptım nasıl diyeceksin? Bunlar dersi 45 dakika çalıştılar. O kutucukların hepsinin resimlerin aldık, bunlar nasıl hazırlandı. Bu adil bir tartışma olmadı. Nitekim adil olmaktan çıktı hem siyasi hem ahlaki değerlere ters bir tartışma halini aldı. Ben sayın Dündar?la Baykal döneminde tartışma olmuştu. Her iki danışmanlar görüşmeler yaptı, ondan sonra programa çıktık, çok daha güzel bir tartışma oldu. Güzel değerlendirmeler yapıldı buna benzer olumsuz şeyler olmadı. Moderatör mademki görüşmemiş ne soracağı belli olabilir mi? Moderatör sürpriz bir soruyla karşınıza çıkabilir. Bu bir moderatör olarak kendisini bitirmiştir. Bana soruldu ben farklı isimler vermiştim. Herhalde bu isimler makul karşılanmadı. O akşamki tartışmanın hasılasını Pazar günü sandıklarda göreceğiz. İster buralarda hırsızlık olsun, öyle ya da böyle bu netice kendini açık ve net gösterecek. Görüşme yapması CHP adayının ne kadar sorumsuz olduğunu gösterdi? diye konuştu.
?Trump ve Hilary Clinton tartışması gibi bir program olsun istedik?
Herkesle deneyimden dolayı tartışmaya girebileceğini söyleyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?İdeolojik yaklaşımlar bu tür tartışmaları bozuyor. İdeolojik yaklaşımdan ayrıştırılmış bir tartışma olacak mı? Ben yeni bu sürecin içindeydim, sayın Baykal benden çok deneyimli olmasına rağmen o tartışmayı yaptık. Bugünde yarında belirli bir deneyime sahip bir lider olarak ben herkesle bu tür tartışmalar girerim. Bütün mesele moderatör olayındaki neticedir. Böyle bir durum olmamış olsa, biz böyle çalışma yaparken dünyada oluyor mu diye inceledik. Bu tür tartışmada Amerika?daki en son Trump ve Hilary Clinton tartışmasını aldık. Danışmanıma da mahir beye de buradan hareketle böyle bir tartışma olsun dedik. Hazırlıklar bu şekilde yapıldı ama böyle olmadı? dedi.
?Sayıştay böyle bir tespit yapmadık diyor. Beylikdüzü?nde yaptıklarını Sayıştay kendisi açıkladı?
CHP adayının açıkladığı Sayıştay raporuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?İstanbul sıradan bir şehir değil, İstanbul benim dönemimde 8-8,5 milyon nüfusa sahipti, şu anda 15 milyon nüfusa sahip. Bu şehrin alt yapısı, üst yapısı 1994-199 arasında maliyetler belirli bir fiyattaysa bu şuanda aynı bedele bunları çıkartmanız mümkün değil. Buradaki yatırımın bedel ve maliyetleri o günden bugüne artmıştır. Altyapı noktasında yapılması gerekenlerde çok daha farklı bir şekilde arttı. İBB aldığımızda kavşak, alt geçitler yoktu. Biz göreve geldikten sonra alt yapılar başladı, kavşak düzenlemeleri, alt geçitler yaptı. Benim görev dönemimde metrobüs diye bir şey yoktu. Ben geldiğimde ikarüsler vardı, dökülüyordu. Mazotlu bezlerle temizlenir, içeriye girince o mazot kokusundan durulmazdı. İETT arkadaşlara dedim ki bu milletimize yakışma dedim. gelin Mercedes, Man, BMC alalım dedim. halkımıza yakışanı yapalım dedik. Benden sonra arkadaşlarım daha ileri gittiler, metrobüs sistemini kurdular. Bununda en güzel tarafı çok seri yapılabiliyor. Metroyu yapmayı kolay iş değil, hafif metro kolay ama diğer metro hem zaman alan hem maliyetleri çok yüksek. Bizim her tür metro yatırımı şu anda İstanbul?da var. Bunları yapan AK Parti belediyeciliği. Üsküdar?dan girip Çekmeköy?e kadar geliyorsunuz. Vatman falan yok uzaktan kumandayla gidiyor. İstanbul buna erişen müstesna illerden bir tanesi. Kadıköy?den kartal civarına kadar oraya da metro sistemi kuruldu. Şimdi aynı şekilde Mecidiyeköy?den havalimanına kadar bu sistem kuruluyor. Bütün bunları israf bildiği kalemlerle yapılan yatırımlar. Sayıştay böyle bir tespit yapmadık diyor. Beylikdüzü?nde yaptıklarını Sayıştay kendisi açıkladı. Yalan üzerine bu işler binaya girmez. Belediyecilikte bu tür yalanlara başvurmanın faydası yok? ifadelerini kullandı.