Tarih: 23.01.2019 12:30

Kekemelik Erkeklerde 4-5 Kat Daha Yüksek Oranda Görülmekte

Facebook Twitter Linked-in

 

VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzm. Dr. Selcen Esenyel, bireyin konuşmasının gerek akıcılık gerekse zamanlama yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulması olan kekemelik hakkında bilgiler verdi. Kekemeliğin genellikle 2 ila 6 yaş arasında ortaya çıktığını belirten Esenyel, kekemeliğin net bir tedavisinin olmadığını ifade etti.

 

Kekemelik hakkında bilgiler veren Selcen Esenyel, "Kekemelik bireyin konuşmasının gerek akıcılık gerekse zamanlama yönünden yaşına uygun olmayan biçimde bozulmasıdır. Her kekemelik bir diğerinden farklıdır; ancak özelliklerini gruplamak mümkündür: Normal sayılamayacak şekilde seslerin, hecelerin, sözcüklerin ve cümlelerin tekrar edilmesi;p-p,..-.peki, ol-ol olmaz, ben de, ben-de ben de geleceğim gibi. Sözcüklerin bitirilemeden bırakılması. Düzensiz solunum ve kararsız konuşmaya bağlı olarak sözcüklerde alışılmadık vurgulamaların ortaya çıkması: patlamalar gibi. Seslerin olağan dışı uzamaları ffff fare gibi. Belli bir sesin çıkartılması ve konuşma sırasındaki gerginliğin atılmaması, nefesin engellenmesine ve tıkanmasına yol açar. Konuşmanın akıcılığı ve ritmi bozulmakla birlikte yüzde gerilim, kaş-göz oynatma, başın ani hareketleri, bütün bedende istenmeyen jestler gözlenebilir ve her ses birimi bu tıkanmalardan etkilenebilir" dedi.

 

"Kekemelik hangi yaşta ortaya çıkabilir?"

Kekemeliğin genelde dil gelişiminin erken dönemlerinde ortaya çıktığını ifade eden Esenyel, "Kekemelik genellikle dil gelişiminin erken dönemlerinde yani 2 ila 6 yaş arasında ortaya çıkar. Ancak okul çağında, nadiren yetişkinlikte de ortaya çıkabilmektedir. Erkek çocuklarında kızlardan 4-5 kat daha yüksek oranda görülmektedir, şiddeti ve sürekliliği de kız çocuklara göre fazladır. Önceden düzgün konuşan çocuk birden veya yavaş yavaş kekelemeye başlar. Kekeleyen çocuk ilk hecede, belirli hecelerde, belirli sözcükler veya ilk sözcükte takılabilir. Çocuk kekelerken düzgün konuştuğu dönemler ve tekrar kekelediği dönemler olmak üzere dalgalanmalar yaşayabilir. En çok okulda, özellikle okurken, büyüklerin yanında ve heyecan, öfke gibi yoğun duygu durumları yaşadığında kekelemeleri belirginleşir. Kimi zaman da şarkı söylerken, fısıltıyla konuşurken kekelemezler. Aile içi ve akrabalarda da çocukluk döneminde kekemeliğe rastlanmaktadır. Bu durum kekemelikte çocuğun duygu durumuyla birlikte ailesel bir yatkınlığın da olduğunu düşündürtmektedir" diye konuştu.

 

"Kekeleyen çocuğa hangi tutumlar zarar verebilir?"

Kekeleyen çocuğa hangi tutumların zarar verebileceği hakkında da bilgiler veren Esenyel, "Kekeleyen çocuğa acımak, merhamet göstermek, endişeli, kaygılı bakmak, sabırsız ve öfkeli davranmak, akıcı olmayan konuşmadan ötürü cezalandırma tehdidinde bulunmak, suçlamak, hırpalamak, hor görmek, akıcı olmayan konuşmayı kesmesini söylemek, durup tekrar başlamasını söylemek ve ?Heyecanlanma, sakin ol? şeklinde uyarılarda bulunma tutumları zarar verebilir. Uygun tepkiler olarak ise; sabırla onu dinleyip, konuşmasını olay yapmayın. Kelimeleri çıkarmakta zorlandığı, takıldığı zamanlarda ?bu kelime uğraştırdı seni?, ?bazen zor oluyor değil mi?? gibi sözler söyleyerek onun konuşmakta zorlandığını ve çabasını fark ettiğinizi ifade edin. Yaşadığı konuşma güçlüğü hakkındaki duygularını onunla konuşmaktan çekinmeyin. Çocuğunuz veya siz bu konuyla ilgili konuşabilirsiniz" şeklinde konuştu.

 

"Kekemeliğin net bir tedavisi yok"

Kekemeliğin net bir tedavisi ve bunun için kullanılan bir ilacın olmadığını söyleyen Selcen Esenyel, erken tanı ve erken müdahalenin önemine değinerek, "Çocuğunuzun gelişim döneminde ortaya çıkan kekemelikle ilgili endişeleriniz olduğu vakit aile hekiminize danışabilirsiniz. Aile hekiminiz başka bir uzmana yönlendirebilir veya çocuğun gelişimini takip edebilir. Birçok durumda kekemelikle ilgili çocuk ve ailenin net bir şekilde bilgilendirilmesi ve düzenli takibi tedavi olarak yeterlidir. Kekemeliğin net bir tedavisi yoktur. Kekemeliğin tedavisinde kullanılan bir ilaç yoktur. Ciddi kekemeliği olan çocuklarda erken tanı ve erken müdahale oldukça önemlidir. Konuşma eğitimi, özel eğitim ve rehabilitasyon kurumlarında aile ve çocukla birlikte yapılan dil terapistlerinin verdiği konuşma terapisi şeklinde verilmektedir. Çocuğun kekemeliği ve konuşma terapisi gerekliliği çocuk psikiyatrisi uzmanı tarafından değerlendirilir. Ergenlik ve erişkinlikte olan kekemelikte konuşma terapisi önerildiği halde erken çocukluk çağı dönemindeki kekemelikte şu durumlarda konuşma terapisi önerilir: Kekemeliğin sıklığı ve şiddetinin giderek artması, kekemeliğe yüz ve vücut hareketlerinin eklenmesi, konuşmakta zorlanıyor ve gerginleşiyorsa, konuşması gereken durumlardan kaçınıyorsa, konuşurken gittikçe ses tonu artıyorsa, 6 yaşını doldurmasına rağmen hala kekemeliği devam ediyorsa, kafa travması, beyin kanaması, beyin cerrahi operasyonu sonrası başlayan kekemelikte de fizik tedavi, konuşma terapisi önerilir ve çeşitli ilaçlar kullanılabilir" ifadelerini kullandı.

 

"Kekemeliği olan çocuğunuza nasıl yardımcı olabilirsiniz?"

Esenyel, "Ebeveyn ve ailenin diğer bireyleri kekemeliği olan çocuğunuza yardımcı olabilecek bir sürü şey yapabilirsiniz. Çocuğun kendini daha doğal ifade edebileceği eğlenceli, rahat ortamlar oluşturmak. Konuşmasını bölmeden, müdahale etmeden göz kontağı kurarak dinlemek. Onunla konuşurken sakin ve yavaş konuşun. Kısa ve basit cümleler kullanın. Çocuğunuzla düzenli sessiz birlikte vakit geçirmek sizinle eğlenmesi kendine güvenini artırır. Çocuğunuzu ne olursa olsun kabul ettiğinizi anlamasını sağlamak. Kekeleyen çocuğunuz konuşma sıkıntısı yüzünden sık sık ağlama, öfkelenme nöbeti geçiriyorsa, kekelediği için okula gitmek istemiyor, okulda arkadaşlarına katılmak istemiyor veya sınıfta derse katılmaktan kaçınıyorsa, içine kapanıklık oluşmuşsa ve aile çocuğunun kekeleyeceği korkusuyla kekemeliğinin arttığını gözlemliyorsa çocuk psikiyatrisi yardımı gereklidir. Çocuk psikiyatrisi ile yapılan görüşmelerde, çocuk ve ailenin kekemelikle ilgili bilgileri, düşünceleri ve duyguları anlaşılır. Çarpık düşünce ve bununla birlikte artmış kaygı ve öz güven düşüklüğü gibi durumlar çocuk ve aileye bilişsel davranışçı terapi yardımıyla azaltılabilir. Birlikte olan sosyal kaygı ve depresyon varlığı incelenir, bu tür durumlarda ilaç tedavisi gerekebilir. Role-playing dediğimiz rol modelleme ve oyun odaklı aktiviteler kekemeliğinin daha fazla olduğu durumlarda neler yapabileceğini öğrenmesini sağlayabilir. Terapist çocuğun farklı kişilerle farklı ortamlarda örneğin sınıfta bir konuşma yapması, telefonda konuşma veya derste sesli bir şekilde okuma yapma gibi çeşitli ödevler vererek yaşadığı tecrübe ve kekemeliğin derecesi değerlendirilebilir" dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
... ...