12 ülkeden 400?den fazla akademisyen, bürokrat ve sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katıldığı sempozyum İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi?nde düzenlendi. AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Yardımcısı Nurettin Nebati, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekip Avdagiç, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak ve İKDER Başkanı Mustafa Bolat?ın katılımıyla gerçekleşen sempozyumda ?21. Yüzyılda İslam Ekonomisini Yeniden Düşünmek? temalı 6 farklı oturum düzenlenecek. Oturumlarda İstanbul?un İslami finansın da merkezi olması teması işlenecek.
"İktisadi alanı kontrol eden mekanizmaların kaynağında faizin kurumsallaşmış olması vardır"
Faizin, İslam?da yeri olmadığını ve yasakladığını vurgulayan Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, "İstanbul iktisadının temelinde adaleti, merhameti ve dayanışmayı, insanın huzurunu ve mutluluğunu esas alır. Ne yazık ki dünyada gücü elinde bulunduran kendi bekaları için sık dokulu zulüm mekanizmalarını tesis etmişlerdir. Diyebiliriz ki bugünkü dünya sisteminin güvencesi faizdir. İktisadi alanı kontrol eden mekanizmaların kaynağında faizin kurumsallaşmış olması vardır. Faiz eliyle sermayenin tek elde toplanmasıyla mücadele etmeden hak ve adaleti tesis etmek mümkün değildir. Kapitalizmin mutlak egemenliğini savunanlar, insanı ve hayatı koruyan İslam?a karşı ve Müslümanlara karşı ?İslamofobi? gibi yeni bir takım öcüler üretiyorlar. İslam sonsuza kadar insanı barışa, huzura, hidayete ve kurtuluşa davet eder. İslam, kula kulluğu reddeder. İslam dünyası insanın mutluluğunu esas alarak insanı üretime, yatırıma ve emeğe odaklandırmaktadır. Faizi, haksız kazancı, parayla para kazanmayı yasaklayan; zekatı, malından vermeyi, paylaşmayı, toplumsal dayanışmayı emreden ve farz kılan bir inanca mensuptur" diye konuştu.
"Dünya nüfusunun yüzde 70?i dünyadaki toplam zenginliğin sadece yüzde 3?üne sahip"
Gelir dağılımı adaletsizliğinden bahseden AK Parti Genel Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, "Bugün dünyada yüzde 1?den azı olan bir topluluk, dünyadaki toplam servetin yüzde 50?sine sahip. Ama buna mukabil dünya nüfusunun yüzde 70?i ise dünyadaki toplam zenginliğin sadece yüzde 3?üne sahip. İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde böylesine büyük bir gelir dağılımı adaletsizliği olmamıştır. Bu dünyanın hem politik, hem ekonomik anlamda en önemli sorunlarından birisidir. Uluslararası kaçak göçmen sorununda küresel terörizmin artan kaynaklarına kadar insan kaynaklarına kadar birçok sorunun altındaki temel problemin küresel gelir dağılımı adaletsizliği olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu çerçevede önümüzdeki 10 yılların en temel sorunu ne din ve mezhep çatışmaları, ne medeniyetler arasındaki kavga. Bunlar olmayacak. Önümüzdeki 10 yılların en temel meselesi zengin kuzey ile yoksul güneyin çatışması olacaktır. Bugün dünyada insanoğlu üretiyor, satıyor, ihracat yapıyor, katma değeri yüksek olan ürünler, yüksek olmayan ürünler dünyadaki toplam reel ekonominin üretimin yıllık değeri 20 trilyon dolardır. Baktığınız zaman çok büyük bir rakam gibi geliyor. Ama dünyadaki finansal varlıkların toplam miktarı 250 trilyon dolardır. Yani dünyanın gücünü finansal kapitalizm almış vaziyette. Siz üretin, siz çalışın, siz koşturun. Adam zaten sizin ürettiğinizin ortağı oluyor" dedi.
"Birleşmiş Milletler olmak üzere küresel, siyasal kurumların insanlığa adaleti getirmesi mümkün değil"
Dünyada kalkınma alanındaki uluslararası kuruluşlara kadar birçok kuruluşun yeniden gözden geçirilmesine dikkat çeken Kurtulmuş, "Hakkaniyete, adalete, paylaşımcılığa, üretime, kaynakların eşit dağılımına, insanlar arasındaki fırsat eşitliliğine, malın bereketliliğine, kazancın helalliğine dayalı yeni bir anlayış üzerinden insanlığın yeni bir ekonomik sistem arayışı zaruridir. Bu noktada tarih boyunca olmadığı kadar çok Müslümanların eline önemli bir fırsat geçmiş, çok büyük bir sorumluluk alanı çıkmıştır. Birleşmiş Milletler olmak üzere küresel, siyasal kurumların hiçbirisinin insanlığa adaleti getirmesi mümkün değil. Aynı şekilde dünyanın şu anda mevcut olan küresel finansal sisteminin kurumlarının hiç birisinin bu bahsettiğimiz ve aradığımız küresel adaletli bir ekonomik düzeni kurması mümkün değil. Onun için IMF?den Dünya Bankası?na, kalkınma alanındaki uluslararası kuruluşlara kadar birçok kuruluşun yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. İslami bir takım hassasiyetlerle kurulmuş olan müesseselerin sadece Müslüman dünyasına değil, bütün insanlığa büyük faydalar sunduğu bir sistemin insanı olarak konuşacaklar. Daha adil, daha katılımcı, daha düzgün, daha insani bir dünyanın insanları olarak konuşacaklar" ifadelerini kullandı.
"Dünyanın en zengin yüzde 1?lik nüfusunun zenginliği ilk kez dünyadaki toplam varlığın yarısından fazlasına eşit"
Küresel finansal sistemden bahseden Hazine ve Maliye Bakanı Yardımcısı Nurettin Nebati, "Dünya, 2?nci Dünya Savaşı?ndan sonra özellikle 2008?de çok önemli bir finans krizi ile karşı karşıya kaldı. Dünya ekonomisi daraldı ve bu daralma hala çözülmeye çalışılan önemli engellerden biri. Bugün küresel ekonomi ve küresel finansal sistem birbirlerinden ayrılmaz hale gelmiştir. Finans sektörünün temel fonksiyonu toplumların refah düzeylerini arttırılmasında gerekli olan kaynakların oluşturulması ve atıl kaynakların ekonomiye kazandırılarak ekonomik faaliyetlerin işbirliğinin arttırılmasıdır. Ancak bugün mevcut küresel finansal sistem bu amacı paylaşmıyor. Zira küresel finansal krizin tetikleyici sebepleri arasında en başında insanoğlunun ne pahasına olursa olsun kazanma hırsı ortaya çıkar. Bu hırs hiçbir ahlak, hukuk, vicdan gözetmiyor. 2018 yılında yayınlanan rapora göre dünyanın en zengin yüzde 1?lik nüfusunun zenginliği 2018 yılı itibariyle ilk kez dünyadaki toplam varlığın yarısından fazlasına eşit. Özetle homo economicus başarılı olmuş" dedi.
Orjinal Habere Git