Türkiye, dünya patent pazarında hızla ilerleme kaydediyor. 2017 yılında 8 bin 625?i yerli, 10 bin 658?i yabancı olmak üzere toplam 19 bin 283 patent başvurusu yapıldı. Yerli patent başvuruları 2016 yılına göre yüzde 34 oranında artış gösterdi. 2017 yılında dünyada 243 bin 500 patent başvurusu yapılırken, Türkiye bin 235 başvuru ile dünya patent liginde 21?inci sırada yer aldı. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü?nün (WIPO) Patent İşbirliği Antlaşması (PCT) verilerine göre, 2017?de patent başvuruları bir önceki yıla oranla yüzde 4,5 arttı.
Türkiye?de TSE belgesi alan ilk buluş aşırı gerilim sönümleyici Trimbox?ın sahibi Elektronik Mühendisi Evren Yurttaş, 2007 yılında üretime başladıkları cihazın gelişim sürecinden bahsederek, "Elektrikte meydana gelen, elektrik tesisatların ve bağlı bulunduğu cihazların yanmasına sebep olan ani voltaj dalgalanması, aşırı gerilim, nötr kopması, yıldırım düşmesi ve trafo patlaması gibi durumlarda ortaya çıkan olumsuzlukları ortadan kaldıran cihazımız Trimbox; Türkiye dahil 28 ülke ile tüm Avrupa Kıtası, Çin, Hindistan ve Rusya?da marka patentini alarak Dünya?nın yüzde 70?inde tescilledi. Cihazımız, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ve bağımsız kuruluşlarca yapılan testlerden başarı ile geçmesine rağmen, ancak 2014 yılında TSE alabildi. TSE 2014 yılına kadar icat niteliği taşıyan ürünlere sertifika veremiyordu. Ancak Türk Standardları Enstitüsü (TSE), standart üstü veya hiç standardı olmayan icat niteliğindeki ürünlerin pazarda devlet güvencesiyle pay sahibi olabilmeleri veya var olan farklarını ortaya koyabilmeleri amacıyla başlattığı hizmet kapsamında ilk Beyan Doğrulama Sertifikasını (BDS) Trimbox adlı ürüne verdi. Bu sayede Trimbox BDS-0001-1 referans numarasıyla Türkiye?nin ilk TSE belgeli icadı unvanı alındı. Fakat bu süreç tam 6 yılımızı aldı" dedi.
"İşletmeleri sürdürülebilir rekabet avantajı kazanmış ülkeler zenginleşebilir"
Daha çok yerli firmanın daha çok çeşitli ürün ile sertifika ve belgelendirme işlemlerini tamamlayarak pazara girmeleri gerektiğini vurgulayan Yurttaş, "Günümüzün bu zorlu rekabet ortamında Ar-Ge faaliyetlerinin sürekliliğini sağlayan ve inovasyonlarını hayata geçirebilen işletmeler ancak sürdürülebilir rekabet avantajı yakalayabilir ve bunu koruyabilirler. İşletmeleri sürdürülebilir rekabet avantajı kazanmış ülkeler ise zenginleşebilir, ekonomik ve sosyal anlamda yüksek bir refah düzeyine sahip olabilirler. Bizler Türkiye?de daha stratejik teknoloji ürünleri üzerine yönelmemiz ve Ar-Ge çalışmaları yapmamız gerekiyor. Mesela dünyada televizyon üreten dev firmalar zaten bulunuyor. Şimdi bu gün yeni bir televizyon üretseniz, pazara girmek gibi çok büyük bir problem ile karşılaşırsınız. Dünyada marka bilinirliği ile kabul görmüş onlarca üretici firmayı da göz önüne aldığınız da fazlası ile problem ile karşı karşıya gelirsiniz. Ancak dünyada üretilen bütün televizyonların karşılaştığı bir sorunu bilir ve bunun çözümüne yönelik çalışmalar yapılırsa dünya pazarında daha çok Türk markası görürüz. Markası ne olursa olsun tüm televizyonlar aşırı gerilim, ani voltaj dalgalanması, nötr kopması, yıldırım düşmesi ve trafo patlaması gibi durumlarda hasar alır ve yanarlar. Üreticilerin bununla ilgili bir çözümü yoktu ve çözümü biz geliştirip pazara girmeyi başardık. Var olan teknolojilerin, açıklarının giderilmesi üzerine çalışmalar yaparsak teknoloji üreten ülkeler arasında daha kolay yer alırız" şeklinde konuştu.
Orjinal Habere Git