Tarih: 06.10.2020 12:53
Alkol tüketen kadınlara meme kanseri uyarısı
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erdem Şentatar, meme kanserine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Kanserin teşhisinden tedavisine, yakalanma riskini artıran faktörlerden hastalığın belirtilerine ve evrelerine kadar kritik noktalara dikkat çeken Şentatar, çok fazla alkol almanın yakalanma riskini artırdığını söyledi.
Beykent Üniversitesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erdem Şentatar, meme kanserine ilişkin açıklamalarda bulundu. Op. Dr. Şentatar, kanserin, hücre büyümesini düzenleyen genlerde mutasyon adı verilen değişiklikler meydana geldiğinde ortaya çıktığını belirterek, bazı mutasyonların, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmesine ve çoğalmasına izin verdiğini kaydetti.
Meme kanserinin, meme hücrelerinde gelişen kanser olduğunu hatırlatan Şentatar, tipik olarak kanserin, memenin lobüllerinde veya kanallarında oluştuğunu ifade ederek, “Lobüller, süt üreten bezlerdir. Süt kanalları ise sütü bezlerden meme ucuna getiren yollardır. Kanser, göğsünüzdeki yağ dokusunda veya lifli bağ dokusunda da ortaya çıkabilir. Kontrol edilemeyen kanser hücreleri genellikle geride kalan sağlıklı meme dokusunu istila eder ve koltuk altındaki lenf düğümlerine gidebilir. Kanser hücreleri lenf düğümlerini vücudun diğer bölgelerine gitmek için bir yol olarak kullanır” dedi.
“İlk belirti genellikle yumrudur”
“Meme kanseri erken dönemlerinde herhangi bir belirti vermeyebilir” uyarısında bulunan Şentatar, çoğu durumda bir tümörün hissedilemeyecek kadar küçük olabileceğine dikkat çekti. Ancak mamografide yine de bir anormallik görülebileceğini, bir tümör hissedilebiliyorsa, ilk belirtinin genellikle memede daha önce olmayan yeni bir yumru olduğunu ve her yumrunun kansere işaret etmediğini söyledi.
Meme kanserinde en yaygın şikâyetler
Meme kanserlerinin her bir çeşidinin farklı şikâyetlere neden olabildiğinin altını çizen Şentatar, bu şikâyetlerin çoğunun benzer olduğuna vurgu yaparak en yaygın meme kanseri şikâyetlerini şöyle sıraladı: “Çevreleyen dokudan farklı hissedilen ve yakın zamanda gelişen bir meme yumru veya doku kalınlaşması, meme ağrısı, göğsün üzerinde kırmızı, çukurlu cilt, göğsün tamamında veya bir kısmında şişme, meme başı akıntısı, meme ucundan kanlı akıntı, meme ucunda veya göğsünüzde cildin soyulması, pullanması veya dökülmesi, göğsün şeklinde veya büyüklüğünde ani, açıklanamayan bir değişiklik, meme ucunun içe dönmesi, göğüsteki cilt görünümünde değişiklikler, koltuk altında bir yumru veya şişlik.”
Şentatar, bu şikâyetlerden herhangi birinin var olmasının, kesinlikle meme kanseri teşhisi anlamı taşımadığına vurgu yaparak, “Bunlardan biri sizde varsa, bu mutlaka meme kanseri olduğunuz anlamına gelmez. Örneğin; göğsünüzdeki ağrıya veya göğüste yumruya iyi huylu bir kist neden olabilir. Yine de göğsünüzde bir yumru bulursanız veya başka şikâyetiniz varsa, daha fazla inceleme ve test için doktorunuza görünmelisiniz” önerisinde bulundu.
Evreler birbirinden nasıl ayrılır
Meme kanserinin evreleri hakkında da bilgi aktaran Op. Dr. Şentatar, “Meme kanseri, tümör veya tümörlerin ne kadar büyük olduğuna ve ne kadar yayıldığına bağlı olarak evrelere ayrılabilir. Büyük ve / veya yakındaki dokuları veya organları istila etmiş olan kanserler, küçük ve / veya hala memede bulunan kanserlerden daha yüksek bir aşamadadır” ifadelerini kullandı ve doktorların bir meme kanserini, evrelemeleri için bilmeleri gerekenleri şöyle paylaştı: “Kanserin invaziv (saldırgan-yayılan) karakterde olup olmadığı, tümörün ne kadar büyük olduğu, lenf düğümlerinin tutulup-tutulmadığı, kanserin yakındaki doku veya organlara yayılıp-yayılmadığı.”
Meme kanserinde, teşhisin nasıl konulduğuna ilişkin süreç hakkında da bilgi aktaran Op. Dr. Erdem Şentatar, “Şikâyetlerinizin meme kanserinden mi yoksa iyi huylu bir meme durumundan mı kaynaklandığını belirlemek için meme muayenesine ek olarak kapsamlı bir fizik muayene yapmak gerekir. Ayrıca; şikâyetlerinize neyin sebep olduğunu anlamak için bazı testler yapmak gerekebilir” dedi.
Teşhis için hangi testler uygulanır
Teşhise yardımcı olabilecek testlerin, mamografi, ultrason, MR ve göğüs biyopsisi olduğunu söyleyen Şentatar, ’’Mamografi: Göğüs yüzeyinizin altını görmenin en yaygın yolu, mamogram adı verilen bir görüntüleme testidir. 40 yaş üstü kadınlar için, yıllık mamogram önerilmektedir. Ultrason: Göğüs ultrasonu, göğsünüzün derinlerindeki dokuların bir resmini oluşturmak için ses dalgalarını kullanır. Ultrason, doktorunuzun tümör gibi katı bir kitle ile iyi huylu bir kist arasında ayrım yapmasına yardımcı olabilir Doktorunuz ayrıca MR veya göğüs biyopsisi gibi testler önerebilir. Göğüs biyopsisi: Bu test sırasında doktorunuz şüpheli alandan bir doku örneği alarak test ettirecektir. Birkaç çeşit meme biyopsisi vardır. Biyopside doktorunuz doku örneğini almak için bir iğne kullanır ya da göğsünüzde bir kesi yapılır ve numune alınır.’’ diye konuştu.
En yaygın tedavi ameliyat
’’Tedavide rol alan en önemli faktörler; kanserin evresi, ne kadar yayıldığı ve tümörün ne kadar büyüdüğüdür’’ sözleriyle tedavi sürecine dair bilgi aktaran Erdem Şentatar, ’’Ancak, bunları bildikten sonra tedavi seçeneklerinizi tartışabilirsiniz. Meme kanseri için en yaygın tedavi ameliyattır. Pek çok kadının kemoterapi, hedefe yönelik tedavi, radyasyon veya hormon tedavisi gibi ek tedavileri vardır.’’ ifadelerini kullandı.
Hayatta kalma oranları artıyor
Şentatar, meme kanserinde hayatta kalma oranlarının da giderek arttığına dikkat çekerek, ’’ACS’ye göre; 1975’de kadınlarda meme kanseri için 5 yıllık sağkalım oranı yüzde 75,2 idi. Ancak 2008 ile 2014 arasında teşhis konulan kadınlar için bu oran yüzde 90,6 idi. Meme kanseri için beş yıllık sağkalım oranları, tanı aşamasına bağlı olarak lokalize, erken evre kanserler için yüzde 99’dan, ilerlemiş, metastatik kanserler için yüzde 27’ye kadar değişmektedir” bilgisini paylaştı.
Yakalanma riski nasıl azaltılır
Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Erdem Şentatar, meme kanserinde kontrol edilemeyen risk faktörleri olsa da, sağlıklı bir yaşam tarzı sürmenin, düzenli taramalar yaptırmanın ve doktorun önerdiği önleyici tedbirleri almanın, meme kanseri gelişme riskin azaltmaya yardımcı olduğunu söyledi.
Şentatar, riski azaltmanın yollarına ilişkin önerilerini şu sözlerle aktardı: “Yaşam tarzı faktörleri meme kanseri riskinizi etkileyebilir. Örneğin, obez kadınların meme kanserine yakalanma riski daha yüksektir. Sağlıklı bir diyet sürdürmek ve daha fazla egzersiz yapmak kilo vermenize ve riskinizi azaltmanıza yardımcı olabilir. Alkol almak da riskinizi artırır. Bununla birlikte, yeni yapılan bir çalışmada günde bir içkinin bile meme kanseri riskinizi artırdığını buldu. Düzenli mamogram ve ultrason yaptırmak meme kanserini önleyemeyebilir, ancak tespit edilememe ihtimalini azaltır ve uygun tedavi ile kanseri yenmenizi sağlar.”
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
...